Albert Camus’nun Sisifos Söyleni’ndeki Metaforu

Birsen Akyüz
Bi’ Dünya İçerik
4 min readDec 18, 2020

Albert Camus’nun Yabancı isimli romanından ve düşüncelerinden temel itibariyle önceki yazılarımda bahsetmiştim. Bu yazımda ise Camus’nun düşüncelerini biraz daha açıp Yabancı romanından hemen sonra ve aynı tarihte (1946) yazdığı denemesinden yani Sisifos Söyleni’nden bahsetmek istiyorum.

Ruhum, ölümsüz yaşamın ardından koşma, olanaklar alanını tüketmeye bak — Pindaros

Felsefe ve edebiyat arasındaki ilişki her daim süregelmiş ve irdelenmiştir. Felsefi-edebi yazarlardan biri olan Albert Camus ise düşüncelerini romanlarına ve deneme yazılarına aktarırken felsefi motiflerinin edebi atmosferin içinde yok olmasına izin vermez. Bundan öte bir strateji de gizlidir eserlerinde. Yazar, ilk önce bizlere uyumsuz (saçma) bir karakter olarak Mersault’u tanıtır Yabancı’sında. Adeta kucağımıza bir bomba bırakır. Anlamlandırmayı ve somutlaştırmayı okuyucuya yani bizlere bırakır. Mersault dünyaya karşı öylesine kayıtsızdır ki başına gelen bir dizi olaylara tepki vermez. Bir adamı öldürmekten yargılandığı davada bile sanki bir başkası yargılanıyormuş hissi verir okuyucuya. Çünkü kayıtsızdır. Ve hep şunu söyler: “Hepsi bir…”

İşte Albert Camus Sisifos Söyleni’nde, romanında aktardığı varoluşçu izler taşıyan “saçma” felsefesini somutlaştırır. Zengin bir üslup ile saçma felsefesini derinleştirir ve bizim için onu anlamlandırır.

“Hiç kimsenin varlığın özüyle ilgili bir kanıt uğruna öldüğünü görmedim, önemli bir bilim gerçeğine varmış olan Galilée, bu gerçek yaşamını tehlikeye sokar sokmaz, büyük bir rahatlıkla dönüverdi ondan. Bir bakıma iyi de etti. Uğrunda yakılıp ölmeye değmezdi bu gerçek…” — Sisifos Söyleni

Uğrunda yakılıp ölmeye değmezdi bu gerçek” işte Camus’ya göre felsefesinin temel sorusu budur. “Uğrunda ölmeye değen şey nedir?” Ya da “Yaşam uğrunda yaşamaya değer midir?”

Sisifos, Yunan mitolojisinde Tanrılarına karşı suç işlemiş bir hükümdardır. Ruhlar ülkesinde cezaya çarptırılmıştır. Cezası ise şudur: Sisifos dev bir kayayı yüksek bir dağın tepesine çıkaracak. Diğer taraftan ise bu kaya tekrar yere yuvarlanacak ve Sisifos kayayı tekrar tepeye çıkaracak. “Tanrılar yararsız ve umutsuz bir çabadan daha korkunç bir ceza olmadığını düşünmüşlerdir.” ¹ En büyük ceza boşa harcanan çabadır büyük ölçüde. Camus’ya göre ise Sisifos bizizdir. Bu anlamsız hayatta hep bir mücadele içindeyizdir. Sürekli yerinden oynayan bir takım şeyleri tekrar olduğu yere koymaya çalışan çabalayan biz insanlarızdır. Peki bu dünya gerçekten yaşamaya değer mi? Ya da şöyle soralım “Yaşayacak kadar anlamlı mı?”. Camus, bu soruya cevap arıyor her defasında. Sık sık intihardan bahsediyor yazar. Fakat intiharı bir çıkış yolu olarak görmez. Ona göre kabullenmek tek çözüm yoldur. Ölüm, ne yaşarsak yaşayalım sonunda karşılacağımız bir gerçektir. O zaman sonsuz özgürlükten bahsedilemez. Özgürlük tanıtlanamaz bir kavramdır bu noktada.

“Gerçekten önemli olan bir tek felsefe sorunu vardır; intihar. Yaşamın yaşanmaya değip değmediğinde bir yargıya varmak, felsefenin temel sorusuna yanıt vermektir. Gerisi, dünyanın üç boyutlu olup olmadığı, aklın dokuz mu, yoksa on iki ulamı mı bulunduğu, sonra gelir. Oyundur bunlar; ilkin yanıt vermek gerekir.” — Sisifos Söyleni

Uyumsuza ise şu şekilde cevap veriyor Camus: “Uyumsuz insan nedir gerçekten? Ölümsüzü yadsımamakla birlikte, onun için hiçbir şey yapmayan.” Gelip gelecek olan tek gerçeğin karşısında çırpınmamaktadır uyumsuz olmak. Hayatın anlamını iyi insan olmak, erdemli olmakta bulan ya da dinsel temellere dayanan düşünceleri de şu şekilde çürütüyor: “Canı erdemli olmak istediği için de erdemli olabilir insan.” Bu hayata anlam katar mı bilinmez. Ya da Mersault’un dediği gibi: “Hepsi bir…

Hikayesi defalarca farklı yazarlar tarafından anlatılmış efsanevi ve kurgusal bir karakter olan ² Don Juan’dan ise şu sözlerle bahseder: “Ne var ki bilinçlidir, bilinçli olduğu için de uyumsuzdur.” Uyumsuz, tam da bu noktada başlıyor işte: Bilinçte. İnsan bilinçte bulur saçmayı ve uyumsuzlaşır bir anda. Uyumsuzun ne zaman geleceğini bilemeyiz ve farkedemeyiz de… Bir anda dünya absürtleşiverir.

Kaynak:https://www.youtube.com/watch?v=vPtzpjC7TF4

“Çağımdan ayrılamayacağımı bilincimde duyduğum için, onunla kaynaşmaya karar verdim. Bireye sırf kendisini önemsiz ve alçalmış gördüğüm için bu kadar önem verişim bundan. Kazanılmış dava olmadığını bildiğim için, yitirilmiş davalardan hoşlanıyorum; geçici yenmelerinde olduğu gibi, bozgununda da eşit olan, tam bir ruh ister bu işler. Bu dünyanın yazgısına sorumlulukla bağlanan kimse için, uygarlıkların çarpışmasında bunalımlı bir şey vardır.”

Albert Camus’un bütün düşüncelerinin özü dünya ile insan arasındaki ilişkinin irdelenmesi ile ortaya çıkmıştır. İkinci Dünya Savaşı yıllarının karamsar ve ağır atmosferinde kaleme aldığı Sisifos Söyleni’nde geçen yukarıdaki cümlelerde çarpıcı bir gerçeklik vardır. Sözün hülasası, değiştiremeyeceği ve hakimi olamadığı bu dünya ile kaynaşmak, kabullenmek ve değiştirmeye çalışmamak…

İnsan dünyaya tüm gücüyle bağırır; dünya ise sağırdır, dilsizdir.

“Her şeyin günün birinde ölmek zorunda olmasıdır yaşamı boğan. Ya tüm çırpınmalarını aşan daha yüksek bir anlamı vardır bu dünyanın, ya da bu çırpınmalardan başka hiçbir şey gerçek değildir. Ya zaman ile yaşayıp onunla ölmek ya da daha büyük bir yaşam için ondan çekilmek gerek..”

Sevgilerle.

Kaynakça:

📍¹http://blog.ilem.org.tr/sisifos-soyleni/

📍 Journal of Social Sciences CiltVolume 11, SayıNumber 46, HaziranJune 2011, 61–74

📍 ²https://tr.wikipedia.org/wiki/Don_Juan#:~:text=Don%20Juan%2C%20hik%C3%A2yesi%20defalarca%20farkl%C4%B1,olarak%20%22zampara%22%20anlam%C4%B1nda%20kullan%C4%B1l%C4%B1r.

📍https://www.youtube.com/watch?v=FmXF8SQ96E0

📍https://www.youtube.com/watch?v=vPtzpjC7TF4

--

--

Birsen Akyüz
Bi’ Dünya İçerik

Content Creator | YouTube (birsnakyuz) | LinkedIn (birsenakyuz) | Address: birsnakyuz@gmail.com | Instagram: birsenakyuzz