‘’Harekete Geç’’ Mottosu ile imeceLAB Sürecimiz!

Koray
imece
3 min readAug 21, 2019

--

Herkese merhaba! Ben ASAP ekibinden Mete Koray Gergin. Hollanda Başkonsolosluğu’nun ana partneri olduğu, imece tarafından yürütülen imeceLAB sosyal inovasyon ve girişimcilik süreci “Hareketlilikte Yenilikler” başlığı kazanan ekibi, Zorlu Holding’in destekleri ile Hollanda’da 1 hafta boyunca ALab’de bulunma hakkı kazanan, ASAP’ın bir parçasıyım. Sizlere ortaya koyduğumuz projenin detaylarından, bir haftalık Hollanda gezimizde yaşadıklarımızdan ve elbette içerisinde bulunmaktan çok hoşnut olduğum imeceLAB sürecinin detaylarından bahsetmeden önce kendimi ve ekip arkadaşlarımı tanıtmak istiyorum.

Öncelikle kendimi tanıtayım: Ben Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde hazırlığı yeni bitirmiş bir öğrenciyim. Diğer ekip arkadaşlarım gibi ben de İstanbul’a üniversiteyi kazanarak geldim dolayısıyla hepimiz şehirde yeniyiz.

Süreçten beni haberdar eden arkadaşım Çiğdem Över de benim gibi bir Boğaziçi İşletme öğrencisi. Çiğdem; enerjik, sempatik ve fikirleriyle öne çıkan biri. Henüz hazırlık öğrencisi olsa da etkinlikten etkinliğe koşturmaktan kesinlikle caymıyor ve bu onun en etkileyici özelliklerinden biri.

Bir diğer ekip arkadaşımız Arda Ulutürk, kendisi tam "CEO olacak" çocuk. Boğaziçi Makine öğrencisi olan Arda da hepimiz gibi bir hazırlık öğrencisiydi. Ekibimizin karşı karşıya kaldığı matematiksel hesaplamaları yapan ve birçok yurtdışı partner ile iletişimimizi sağlayan Arda, oldukça idealist ve kararlı bir yapıya sahip.

Son olarak da Elif İpek Komar, diğer üçümüzden farklı olarak Diş Hekimliği okuyan, disiplinler arası çalışma kültünün yaşayan bir efsanesi! Süreç boyunca yapmamız gereken sorumluluklarımızı hatırlatan ve hiç bakmadığımız perspektiflerden sorunları inceleyen Elif, sempatik ve sorumluluk sahibi, sorulara bambaşka çözümler üretebilen biri.

Peki biz ne yaptık?

Kentsel Hareketliliğin karşı karşıya olduğu sorunlara gençlerin bakış açıları ile çözümler yaratmak için hayata geçirilen imeceLAB sürecine ASAP ekip adıyla dahil olduk. Çiğdem ile daha önce de tanışıyorduk ve imeceLAB sürecine beraber dahil olmuştuk ancak bir takım olarak da beraber olabileceğimizden haberimiz yoktu. Yani aslında ASAP, birbirini tanımayan dört gencin farklı yetkinliklerini birleştirerek hikayelerini Hollanda’ya kadar taşıdığı bir aile.

imeceLAB süreci içerisinde bir çok farklı öğrenim edinme fırsatımız oldu. Sürecin ilk safhalarında yapılan 140journos Hackathon etkinliği ile masa başında ya da sahada nasıl araştırma yapabileceğimizi öğrendik. Tahmin edebileceğiniz gibi bu öğrenimler sürecin belki de kırılma noktasıydı çünkü biz İstanbul’a geleli daha birkaç ay olmuş gençler olarak İstanbul’un kentsel hareketliliğinde yaşadığı sorunlar namına hiçbir şey bilmiyorduk. Hackathon gecesinde yoğun bir şekilde çalışarak Arda ile birlikte en çok veri çıkartan ekip biz olduk. 140journos’un o gece bize verdiği bilgiler ışığında araştırmalarımızı hem sahada hem de masa başında oldukça derin şekilde incelemeler ile yaptık. Bir de baktık ki, 2017 Metroİstanbul faaliyet raporuna göre şehir içi ulaşımın yalnızca %3’lük kısmı deniz ulaşımına ait! Bu rakam bizi çok şaşırttı; ortasından boğaz geçen, birçok ilçesi Marmara Denizi’ne kıyı olan bir şehirde bu oran çok ilkeldi. Bu alana dair kapsayıcı, etkili, yenilikçi ve çevreci bir çözüm önerisi bulmalıydık.

Ne yapabileceğimize dair düşünürken aklıma İstanbul’a ilk geldiğim günlerden bir anı geldi. İstanbul’a geldiğim ilk hafta, Beşiktaş’ta ortaokul yıllarımdan tanıdığım arkadaşlarımla buluştum. Birbirimizi senelerdir görmemiş olmanın etkisi ile sohbet oldukça uzadı ve benim de aslında 23.00’da sonuncusu kalkacak Kilyos otobüsüne yetişmem gerekiyordu. Otobüs Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüs’ten kalkıyor ve arkadaşlarım 559C adlı otobüs ile bulunduğumuz konumdan Kilyos otobüsüne yarım saat içerisinde ulaşabileceğimi biliyorlarmış. Şehirde yeni olan ben ise böyle bir hattan bir haber Bebek’e otobüsle gidip oradan yukarı tırmanmayı planlamıştım. Tabi ki trafik tıkandı, saat 12’yi geçti ve ben Güney Kampüs’te çimlerde uyumak zorunda kaldım.

Eğer Beşiktaş’tan Bebek’e vapur veya bir deniz aracı seferi olsaydı?

ASAP olarak, bu soru ve benim acıklı hikayem üzerinde yola çıktık. Fikrimiz üzerine çalışarak, onu geliştirip düzenleyerek imeceLAB Kentsel Hareketlilik mesele sürecinin “Hareketlilikte Yenilikler” başlığının kazanan takımı seçildik.

(Soldan sağa doğru) Çiğdem,Arda,Mete Koray,Elif İpek

Projemiz kıyıya paralele deniz ulaşım hatları ve bu hatların raylı sistemler ve lastikli sistemler ile entegrasyonu üzerinden işliyordu. Deniz ulaşımında kullanacağımız elektrikli deniz araçlarıyla ve entegre füniküler sistemiyle Pendik-Levent arası 45 dakika sürecek şekilde hesaplanmıştı, oysa aynı yolu günümüzdeki en hızlı alternatif metroyu kullanarak gitmek 94 dakika sürüyordu. Ana hedefimiz olan İstanbul halkına konforlu, bol manzaralı bir ulaşım sunmak ve bunu yaparken daha çevreci, daha kapsayıcı ve daha yenilikçi bir yolla en hızlı şekilde ortaya koymaktı.

Hedefimizi gerçekleştirirken imeceLAB komünitesiyle beraber birçok farklı yoldan geçtik. Bu yollardan ve Hollanda yolculuğumuzdan bahsettiğim ikinci yazımız için beklemede kalın!

--

--