Koşulsuz Sevgi ve Ebeveynlik
Çocuklar, İstediklerini yapmazsam beni sevmez mi? sorusu ve benzeri soruları art arda sıralayarak sevgiye koşulsuz erişip erişmediklerini anlamlandırırlar, ebeveynler ise bilinçli ya da bilinç dışı davranışları ile bu duruma neden olabilirler.
Eşlerin çocuk sahibi olmadan önce, çocuk ile ilgili hayalleri, düşünceleri ve kabulleri vardır. Çocuklar ise gelişim süreçleri ile beraber, sevgiyi anne-babadan koşulsuz alıp almadığını sorgulamaya başlar, ebeveynlerin davranışları bu durumu tetikleyici nitelikte olabilir.
Çocuk bir birey olarak, ebeveynlerinin hayallerinin hiçbirini gerçekleştirmek istemeyebilir, büyüdüğünde fikirleri değişebilir ve tamamen ebeveyninden farklı biri olabilir ve ebeveynin isteklerini karşılamayabilir. Bu durumda çocuk ile ebeveyn arasındaki sevgi bir koşula bağlı olmadan yaşam boyu sürdürebilir mi? Sevgi, yaşam boyu sürse bile, hayatın bazı anlarında koşullu sevgi çocuğun davranışlarını şekillendirmek için kullanılabiliyor.
Buna bir örnek vermek gerekirse, ‘Eğer, dediğimi yapmazsan seni sevmem’ cümlesi ağızdan kaçabilir. Bu karmaşık ebeveyn-çocuk dinamiğinde, “Çocuğuma nasıl davranmalıyım?” sorusu karşısında yapılabilecek en iyi şeylerden biri çocuğu koşulsuz sevmek olabilir. Peki koşulsuz sevgi nedir? Bunu yapabilmek çok mu zordur? Sevgiyi bir koşula bağlarsak ne olur? Bu konulara beraber bakalım.
Koşulsuz sevgi ve kabul, psikolog Carl Rogers tarafından çocuğun davranışları, düşünceleri ve kim olduğundan bağımsız olarak onu tamamen kabul etmek ve ona koşulsuz olarak sevgi göstermek olarak tanımlanır. Yani karşıdaki kişi ne yaparsa yapsın, kim olursa olsun sevginin koşullardan bağımsız o kişiye ait olmasıdır. Ebeveynler, bu sevgi ve kabulü bazen çocuklara ceza vererek bazen de onları kontrol etmek için bir koşul haline getirip sevgiyi kullanarak çocuğun davranışlarını şekillendirmek isteyebilir (Bu konu ile ilgili “Çocuk Hakları Koruyucusu Ebeveyn Olmanın Yolları” isimli yazımıza buradan ulaşabilirsiniz). Lopes, Putten, ve Moormannc’ ın yaptığı araştırmaya göre, duygusal sıcaklığın eksikliği ve katı bir disiplin çocukta kaygı ve paniğe sebep olabiliyor (Lopes, Putten, ve Moormannc, 2015).
Çocuğun yetersiz ve başarısız olduğunda veya ebeveynden farklı düşüncelere sahip olduğu durumlarda hala sevildiğini bilmesi onu olumlu etkiliyor. Örneğin, çocuk özgüvenli, kendine şefkat gösterebilen, olumlu ilişkiler kurabilen bir birey olabilir. Eğer sevgi bir koşula bağlı ise, çocuk sevgiye ulaşmak için çaba harcıyor ve bu durum “Acaba sevgiye değer miyim?” veya “Ne yaparsam sevilirim?” düşüncesini çocuğun aklına getirebiliyor. Peki çocuğa koşulsuz sevgiyi nasıl hissettirebiliriz:
- Sevgi çocuğa karşı bir ceza yöntemi olarak kullanılmamalıdır. Örneğin, “Bunu yemezsen seni sevmem, dediğimi yapmazsan giderim.” gibi cümlelerden kaçınılmalıdır. Bu cümleler çocuğun hem şimdi hem gelecekte sevilmesi için bir koşul olması gerektiği düşüncesine kapılmasına ve kendini sevilmeye değer görmemesine sebep olabilir.
- Çocukların başarısızlıkları da kucaklanabilir, konuşulabilir ve onu başarıları için cesaretlendirilebilir.
- Verilen bir görevi yapamadığında abartılı müdahalelerden kaçınıp eylemin sonucundan bağımsız olarak onu sevdiğinizi hareketlerinizle gösterebilirsiniz. Daha sonra ise ona yardımcı olarak zorlukların üstesinden beraber gelebileceğinizi hissettirebilirsiniz.
- Çocuğunuza kızdığınız zaman, ona kızmanızın nedeninin onun davranışı olduğunu ve ona karşı sevginizde bir azalma olmadığını hissettirip açıklayabilirsiniz.
- Çocuklarınızın duygularını ve kendi duygularınızı tanımak da koşulsuz sevgi için önemli bir konudur. Örneğin; ağlıyorsa, mutsuzsa veya siz üzgünseniz, kırgınsanız bu duyguları paylaşabilirsiniz ve duygularınızın çocuğunuza olan sevgiden bağımsız olduğunu gösterebilirsiniz. (Çocukların Duygu Düzenleme Sürecinde Ebeveyn Desteği adlı yazımıza buradan ulaşabilirsiniz).
Özetle, çocuğa “Seni sen olduğun için seviyorum, yaptığın hatalar ve yanlışlar beni üzebilir ama bu sana olan sevgimi azaltmaz. Sen elinden geleni yap sonuç ne olursa olsun verdiğin çaba benim için değerli ve sonuç sana olan sevgimi değiştirmeyecek.” temelinde cümleler, çocuğun güvende olduğunu ve koşulsuz sevildiğini hissetmesini sağlar. Ayrıca çocuğun düşüncelerine ve davranışlarına saygı duyulduğu bir ortamda yetişmesi ve sevginin düşüncelerden bağımsız olduğunu görmesi daha özgüvenli ve özerk olmasını sağlayacaktır.
Kitap Önerisi | Alfie Kohn — Koşulsuz Ebeveynlik
Kaynakça
Kohn, A. (2009, 09 14). When a Parent’s ‘I Love You’ Means ‘Do as I Say’. The New York Times. https://www.nytimes.com/2009/09/15/health/15mind.html
Lopes, D. R., Putten, K. v., & Moormann, P. P. (2015). The Impact of Parental Styles on the Development of Psychological Complaints. Europe’s Journal of Psychology, 11(1), 155–168. 10.5964/ejop.v11i1.836
Newport Academy. (2018). The Power of Unconditional Love. https://www.newportacademy.com/resources/restoring-families/power-of-unconditional-love/