Boğaz Kaç Boğumdu?

Melis Merih Kılıç
Türkçe Yayın
Published in
5 min readDec 3, 2023

“Tıp ilmi iki beyte sığdırılmıştır ve söylemenin güzeli de kısa söylenmesindedir. Az ye! Yedikten sonra hazım oluncaya kadar başka bir şey alma! Zira şifa yemeğin hazım olunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. O yüzden tıpta, hastalık ve sağlığın sebeplerini bilmemiz gerekir.” Eş Şeyhü’r Reîs İbn-i Sina

Osmanlı’da yeme içme kuralları sofra kuralları well-being sağlıklı beslenme Osmanlı mutfağı geleneksel tıp mizaçlar

Şundan emin olabilirsiniz ki, bizler, doğanın bize sundukları, bunların faydaları/zararları, dozajları ve kullanım şekilleri konusunda geçmişe kıyasla sınırlı bilgiye sahibiz. Sürekli karşımıza çıkan uzman tavsiyeleri ve “mucize karışım” olarak sunulan sosyal medya paylaşımları sizi yanıltmasın. Kaçımız dağa, bayıra çıktığımızda orada bulunan bir otu, bir çiçeği tanıyor? Kaçımız ıhlamur, adaçayı gibi birkaç bitki dışında “Şu, şuna iyi gelir,” diyerek bitki çayı, macun hazırlayabiliyor? Çoğumuzun günlük hayatta böyle bir pratiği yok. Ananevi tarifler kayboluyor. Mesela, rahmetli babaannemden laz böreği için el almamış olmak içimde bir uhdedir. Bu noktada tablo karanlık gibi gözükse de hiç ümitsiz değilim. Pandemi gazisi dünya vatandaşları olarak el mahkum uyanışa geçtik. Artık geleneksel terkiplere dudak bükmek yerine, evde neyi, nasıl yapabileceğimiz konusunda bir merak ve araştırma içindeyiz. Dananın kuyruğunun koptuğu yer de burası. Güvenilir kaynak, doğru bilgi, uygulanabilir tarif bermuda üçgeni. Burayı geçersek ne ala. Geçiş sancılı olabilir. Zira mevcut bilgi bombardımanı altında doğru ile yanlış ayrımı çok kolay değil. Müsaadenizle seçim yapmayı kolaylaştırıcı bir yöntem paylaşmak isterim. Zamanın eleğinden geçmiş; çağlar boyunca sınanmış ve bugün de ayakta kalan kadim bilgiye kulak vermek. Bu, öyle üç, beş günün bilgisi değil. Yumurtanın sarısı dün zararlıydı, bugün faydalı bilgisi de değil. Farklı yüz yıllarda, birbirinden farklı coğrafya ve iklim koşullarında yaşayan insanların defalarca uyguladıkları, yeniden ve yeniden biçimlendirdikleri, eleğin üstünde kalan, rafine bilgiler. Tıpkı Ayurveda gibi, Çin tıbbı gibi, biz de kökeni ta Orta Asya’ya dayanan, birçok farklı kültürle bilgi alışverişi sonucu zenginleşen muhteşem bir bilgi kaynağının üzerinde oturmaktayız. Üzerinde oturduğumuz bu hazineyi, pozitif bilimin bulgularıyla harmanlayarak, bütüncül bir ‘iyi yaşam’ pratiği oluşturabiliriz. O zaman, durmak yok. Havanın etkilerinden bahsettiğimiz yolculuğumuza, gıdalardan bahsederek devam edelim.

Osmanlı tıp kitaplarında gıdalar deva-i gıda ve gıda-i deva olmak üzere ikiye ayrılır. Deva-i gıda olarak nitelendirilen gıdalar, vücuda girdiğinde ilk olarak ilaç, sonra gıda etkisi gösterenlerdir. Gıda-i deva olarak nitelendirilenler ise vücuda girdiğinde ilk önce gıda, sonra ilaç etkisi gösterenlerdir. Bu kapsamda gıdaları incelediğimizde eminim ne kadar çok gıdanın “Yedikleriniz sizin ilacınızdır” kapsamında ilaç statüsünde değerlendirildiğini görünce şaşıracaksınız. Sağlığın yolunun mutfaktan geçtiğini bilen Osmanlı hekimleri buna o kadar önem verirlerdi ki, hangi gıdanın, diğeri ile ne tarz bir etkileşime gireceği; mizaç ve keyfiyet yönünden hangi organı nasıl etkileyeceği konusunda halkı bilgilendirirlerdi. Bazı yemişleri, sebzeleri, ot ve kökleri tedavi maksatlı kullanmak gerektiği hususunda uyarıda bulunurlardı. Gıdalar ve kullanımı konusundaki bilgilendirmenin yanı sıra yemek pişirme ve yeme kuralları konusunda da rehberlik ederlerdi. Biz bu yazıda yemek yeme kurallarına göz atalım. Devamını bir dahakine getiririz.

Osmanlı’da yeme içme kuralları sofra kuralları well-being sağlıklı beslenme Osmanlı mutfağı geleneksel tıp mizaçlar

Yemek Yeme Kuralları

  1. Yemekten önce biraz hareket etmek iyidir. Böylece midede bir önceki yemekten kalan kalıntılar varsa, bunlar mideden aşağı iner. Böylece mide boş kalınca gerçek iştah meydana gelir.
  2. Yemek ancak gerçek iştah olduğunda yenmelidir. Henüz bir önceki sindirimi tamamlamadan ağıza atılan tek lokma dahi sağlığa zarar verir.
  3. Yemek yedikten sonra aşırı hareket edilmemelidir. Çünkü bu hareket neticesinde, henüz ham halde olup, sindirilmemişken damarlara çekilen yemek organlarda tıkanıklığa sebep olabilir.
  4. Yemek ne çabuk yenilmeli, ne de yemek yeme süreci çok ağırdan alınmalıdır. Yemek ölçülülük üzere iyice çiğnenip yutulmalıdır. Zira iyice çiğnenmemiş bir yemeği sindirmek mide için oldukça zahmetlidir.
  5. Sağlığı yerinde olan kimselerin sağlıklarını korumak için yumuşak, ağır olmayan besinleri tüketmeleri gerekir. Ağır besinler arada sırada tüketilmelidir.
  6. İnsan acıkmadıkça yemek yememeli, pek acıktığı zaman da yemeği ertelememelidir. Zira bu durumda midede salgılar birikip mideyi bozar. Mide bulantısı oluşturur ve kişiyi kendinden geçirir.
  7. Henüz yeme arzusu varken yemekten el çekmelidir. Çünkü o iştah gerçek değildir. Biraz beklenirse geçtiği görülür. Beklenmeyip, yemeye devam edilirse, bu yemek mideye ağır gelir. Midede artıklar, gazlar oluşur. Beden uyuşuk olur ve sıkıntılar çeker.
  8. İdeali iki günde üç öğün yemektir. Yani bir gün sabah ve akşam, ertesi gün öğlen yemelidir. Fakat buna alışık olmayan veya ağır işte çalışan bir bünye kendini zorlamamalıdır. Günde iki öğünle devam etmelidir. (IF/Aralıklı oruç fanlarını buraya alalım! :) )
  9. Midesinde safra salgısı fazla olanlar, yemeklerini geciktirmemelidirler. Daha sık aralıklarla yiyebilirler.
  10. Yemek sırasında ve hemen akabinde yaşanan birden öfkelenmek, aşırı neşelenmek gibi ani ve yoğun duygusal geçişler hazmı zorlaştırır.
  11. Beden hareketlerinden ve çok çalışmaktan sonra, beden iyice ısınmışsa süt ve balık gibi yiyecekler tüketilmemelidir. Çünkü bu durumda mide de ısınmıştır ve ısınmış mideye süt, balık, şeftali gibi yiyecekler girince hıltlar bozulur. Sıcak mideye, ani bir şekilde soğuk mizaçlı gıda sokulmamalıdır.
  12. Eğer bir şekilde yemekte aşırıya kaçılmışsa önce bir süre yatılır ve dinlenilir. Sora ağır ağır beden hareketleri yapılır.
  13. Yemek yeme adabında sinidirimi hafif olanlar önden, ağır olanlar ise üzerine yenilmelidir. Mesela önce çorba, sonra tirit gibi.
  14. Bir öğünde çok çeşitli yemekler yenilmemelidir. Bu kati suretle bedene zarar verir. Beden bunları güzelce sindiremez, karışık salgılar ortaya çıkar. Bu durum mide zayıflığı, beden gevşemesi, nezle ve eklem ağrıları gibi çeşitli hastalıklara zemin hazırlar.
  15. Yemek yedikten sonra hemen uyumamalıdır. Araya en az iki saat kadar bir zaman girmesi tercih edilir.
  16. Yazı soğukça, kışın sıcakça olan yemekler tercih etmelidir.
  17. Midesi ıssı olan sıcak mizaçlı kişiler yemek vakitlerini geçirdiklerinde baş ağrısı yaşarlar.
  18. Daima ekşi yemek sinirlere zarar verir, çabuk yaşlandırır ve cinsel ilişkiye zayıflık getirir.
  19. Daima tuzlu yemek bedeni kurutur ve zayıflatır, görmeyi güçsüzleştirir. Uyuz ve gıcık getirir.
  20. Daima tatlı yemek sinirlere iyi gelse de bedeni kurutur ve mideyi gevşek eyler.
  21. Kuru gıdaları çok yemek kuvveti düşürür, rengi bozar, tabiatı kurutur.
  22. Sulu gıdaları çok yemek, kanın içindeki rutubeti artırır. Bedende ağırlığa ve sıtmalara sebep olur.
  23. Yağlı gıdaları çok yemek bedende uyuşukluğa ve ağırlığa sebep olur. İştahı yok eder.
  24. Gıdaların kendi mizaçlarının yanı sıra pişirilme yöntemleri de ağırlığını etkiler. Örneğin yağda kızarmış bir gıda ağırlaşır. Ama buğulama hafif bir pişirme tekniğidir.
  25. Lezzetli ve insanın o an içinin çektiği gıdalar yemesi ona şifadır. Böyle yemeklerin hazmı kolay olur.
  26. Bir yere gidip bir süre kalınacaksa, hastalık çekmemek için oranın toprağında yerel olarak yetişen gıdaya beden alıştırılmalıdır.
  27. Hiçbir besin ne kadar “süper gıda” olarak tanıtılsa da daimi surette tüketilmemelidir. Sürekli olarak yenilen bir gıda iyi özellikler taşısa da bir süre sonra vücutta doz aşımından ötürü sıkıntı veren durumlarla karşılaşılır. Gıdalar mevsimine uygun ve aralıklar vererek yenmelidir.
  28. Yeme içme alışkanlıklarını birdenbire değiştirmek beden için zararlıdır. Her geçiş ılımlı olmalı, beden ve nefis alıştırılmalıdır.

--

--

Melis Merih Kılıç
Türkçe Yayın

Solopreneur Professional NAHA Certified Aromatherapist & Humoral Theory Counselor Author of Amazon Selling Book 'Doing Tango in Istanbul' MA in Hum. & Soc. Sc.