Dinlerken Kendimden Geçtiğim 8 Kadın DJ

8 Mart, 8 Kadın

Berk Üstünel
Türkçe Yayın
6 min readMar 7, 2021

--

Photos from: @amelie_lens, @samaabdulhadiofficial, @peggygou_, @deborahdeluca, @ninakraviz, @nastia.dj, @evrimtufekcioglu, @vildangunduz ‘s Instagram Accounts | Photo merging by @berkustunel

Herkesin pandemi koşullarında özlediği şeyler var elbette. Maddi ve manevi kayıplarımızı bir yana koyarsak; kimimiz özgürce gezememekten, kimilerimiz sevdiklerimizle vakit geçirememekten yakınıyor. Benim de özlem duyduğum şeylerin başında elektronik müzik festivalleri ve dans etmek geliyor. Günlük yaşamın rutininden bizi alıp uzaklaştıran parti ve festivalleri özlemek belki şu anki koşullar düşünüldüğünde size çok bohem bir yaklaşım gibi gelecek ancak bana hak vermeniz için biraz daha okumanızı sizden rica ediyorum.

Maalesef ki birçok sektörde olduğu gibi eğlence sektörü de pandeminin getirdiği sınırlamalardan payını almaya devam ediyor. Bunların başında yer alan meslek grubu da DJ ve müzik yapımcıları. Günümüzün dijitalleşen dünyasında albüm veya tekli çıkararak zaten emeklerinin karşılığını kazanamadıklarından, yaptıkları canlı performanslarla geçimlerini sağlayabilen insanlar birçoğu. Tatil, bayram, hafta sonu, gece gündüz demeden işlerinin başında olan; insanları eğlendirmek için saatlerce stüdyolara kapanıp yoğun bir şekilde setlerini hazırlamaya çalışan elektronik müzik DJ ve yapımcılarından bahsediyorum. Çoğu zaman partilerin ve festivallerin görünmez kahramanları onlar. Dünyada yapılan binlerce etkinlikten yüzbinlerce kişinin de ekmek kazandığı koca bir sektörü temsil ediyorlar(dı).

Ben de 8 Mart sebebiyle büyük bir özlem duyduğum elektronik müziğe ve bu işe gönüllerini koymuş harika kadınlara bu yazımda yer vermek istedim. Müzik konusunda bir uzmanlığım yok. Dolayısıyla sadece dinleyici gözüyle birkaç karalama yapmak istedim. İşte karşınızda, büyük bir keyifle izlemekten ve dinlemekten keyif alarak kendimden geçtiğim 8 Kadın DJ:

1-) Amelie Lens

Listemizin başında sanırım en çok sevdiğim ve saygı duyduğum Belçikalı DJ ve müzik yapımcısı Amelie Lens yer alıyor. Çaldığı enerji dolu setlerle hem raver’ları hem de kendisini eğlendirirken sempatik duruşuyla izleyenleri kendisine aşık ediyor. Ve tabii ki vegan olmasıyla gönlümde ayrı bir yere sahip. 2019’da çaldığı bir set sırasında ekipten birinin kendisine getirdiği patates kızartmasına sevinirkenki hali, dünyadaki tüm kötülükleri bir anda silip süpürüyor adeta:

Şu tatlılığa bakar mısınız? ❤

Tweet’in altında “Hani mayonez nerede?” diyen bir takipçisine “Ben veganım.” yanıtını veriyor.

Bu kadar övgü yeter mi bilmiyorum ama size izlemekten büyük keyif aldığım kendi evi Brüksel’deki ikonik yapıt Atomium önünde 2019’da gerçekleşen Cercle etkinliğinden %100 vegan setini aşağıda paylaşıyorum:

2-) Sama Abdulhadi

İlk kez dinlediğimde “Vay canına Filistin’de böyle şeyler oluyor muymuş!?” tepkisini verdiğim Filistin Ramallah’lı DJ ve müzik yapımcısı. Normalde savaş ve şiddetin bitmek bilmediği Ortadoğu topraklarında müziğin gücüyle ırk, cinsiyet, din ve ideoloji gözetilmeksizin insanların birleştiği kareleri görmek pek sık olmuyor. Barış gelecekse birbirimizi dinlemeyle, birbirimizi sevmeyle ve buna da en büyük katkıyı verecek müzik ile gelecek. Sama bize bunu turntable’a her dokunuşunda kulaklarımızın pasını temizlerken yoğun bir şekilde öğretiyor bence. İyi ki varsın Sama! ❤

İşte size 2018’de Filistin, Ramallah’da gerçekleşen Doğu ve Batı’yı birleştiren etnik tınıların bolca olduğu Boiler Room etkinliğinden efsane seti:

3-) Peggy Gou

Biraz da Ortadoğu’dan Uzakdoğu’ya gidelim. Aslen Koreli olan Peggy Gou, Berlin’den yerleşik olarak tüm dünyaya renkli kişiliği ve kalite akan pürüzsüz geçişleriyle adeta elektronik müzik dersi veriyor. Tabii dans pistlerini de hayretler içinde bırakmayı ihmal etmeden… ❤

2017 yılında sahne aldığı Dekmantel Festivali’nden Oppan Gangnam Style kıvamında setini buraya yapıştırıyorum*:

*Boiler Room kanalı, Youtube’dan kaldırdığı için Facebook’ta bulduğum videoyu paylaşmak zorunda kaldım.

4-) Deborah De Luca

Uzakdoğu’nun hemen ardından yolumuzu da İtalya’ya düşürelim. Müzik kariyerine başlamadan önce çeşitli kulüplerde garsonluk yapıp dans ederek geçirdikten sonra çok çalışıp sahneleri müziğiyle sallamaya karar veren İtalyan DJ ve müzik yapımcısı. Kendine has otantik setleriyle elektronik müziğin Venüs’ü benim gözümde.

2015 yılında Barcelona’nın en ikonik gece mekanlarından biri olan City Hall’de mitolojik bir astral seyahate çıkardığı setini paylaşmazsam gözüm arkada kalır:

5-) Nina Kraviz

Yakın zamanda keşfetmiş olduğum Rusya vatandaşı tekno müzik kraliçesi dj ve müzik yapımcısı. Kendisi aslında diş hekimliği okumuş, birçok farklı dalda işte de çalışmış. Hatta müzik yapımcılığına başlamadan önce Rus kozmonotların dişlerini tedavi ediyormuş. Diş hekimliğinden elektronik müzik yapımcılığına dönen kariyeri sizce de çok ilgi çekici değil mi? ❤

2016 yılında Sırbistan’ın Novi Sad kentindeki Petrovaradin Kalesi’nde kendisinin sahne aldığı Exit Festivali’nden Only in Russia kıvamında setini buraya bırakıyorum:

6-) Anastasia Topolskaia aka Nastia

Sizi Rusya’nın çetin steplerinden Ukrayna’nın Dinyeper nehri kıyılarını götüreyim biraz da. Nina, nasıl tekno’nn kraliçesiyse, Nastia da onun prensesi. Onun hikayesi müzik eğitimi alan diğer DJ ve yapımcılardan biraz daha farklı. Ailesinden kimsenin müzikle ilgisi olmadığı küçük bir köyde dünyaya geldikten sonra dansa olan tutkusunu müzikle birleştirip kendisini yetiştiren alaylı bir DJ. Amacı kendi deyimiyle olabildiğince fazla insanı dans pistine çekip onlarla beraber dans ederken hepimizi birleştiren o haleti ruhiyeye önderlik etmek… Yani müziğe. Ne kadar saf ve doğal bir misyon, değil mi? ❤

2017 yılında İspanya’nın eğlence cenneti İbiza’da çaldığı gün batımı seti, güneşi batırmadan dans etmek için bizlere birden fazla sebep veriyor:

7-) Evrim Tüfekçioğlu aka Evrim de Evrim

Biraz da bizim topraklara gidelim. Elektronik ve yeraltı müziğin Türkiye’de kabul görmesini sağlayan en önemli isimlerden biri olur kendisi. Özellikle Avrupa’da da çıktığı festival ve kulüplerde uluslararası bilinirlik kazandı ve Türkiye’yi temsil etti. Birkaç kez Suma Beach’teki etkinliklerde dinleme fırsatım oldu kendisini. Yaptığı yaratıcı setlerle dans etmek istemeyenleri bile dans ettirmeye zorlayıp dans pistlerini homojenize ederek gönülleri fethetmeye devam ediyor.

Pandemi döneminde Big Burn Digital 2020 kapsamında Gökçe Özer aka Procombo ile sahneyi paylaştığı setini buraya ko-yu-yor-um… Ko-yu-yor-um… Koydum gitti bile!

8-) Vildan Gündüz

Yakın dönemde başladığı müzik kariyeriyle ve FG 93.8 frekansında hazırladığı setlerle adından ilerleyen yıllarda daha çok söz ettirecek bir isim. Gün ağırmaya yakın yorgunluğumuzu unutturup enerjimizi daha da arttıran setleriyle gündümüzü gecemize, gecemizi gündümüze, yarınlarımızı bugünümüze, bugünlerimizi yarınlarımıza çeviren harika insan: Patlat bizi Vildan! ❤

Kendi Youtube kanalında hazırlamış olduğu distopik ve fütüristik setlerden birini de izninizle paylaşıyorum:

İyi güzel de bu kadar pohpohlayıp bu DJ’leri övmemin asıl sebebi ne? Hemen açıklayım. Niye bilmiyorum ama kadın istihdamı, pozitif ayrımcılık, 8 Mart ile ilgili konular tartışılırken aklımıza hep o büyük kurumsal şirket ve holdinglerdeki ünlü lider yöneticiler geliyor veya bu kişiler ilham alınması için sanki tek rol modeler gibiymiş gibi karşımıza çıkıyor. Aslında bu algının oluşması bana biraz garip geliyor. Sanki kurumsal hayat dışında başka hiçbir alanda kadınlar başarılı olmamış gibi. Yanlış anlaşılmasın, tabii ki kurumsal hayatta da daha fazla kadının özellikle stratejik ve yönetimsel pozisyonlarda daha etkin görev alması gerektiği konusunda hemfikirim. Lakin kurumsal olmayan hayatta da kadınların öne çıkartılması gerektiğini düşünüyorum. Feyz alınacak veya referans gösterilecek insanların sadece büyük uluslararası şirketlerde veya holdinglerde yönetici olması gerekmiyor. Bize daha çok halk kesimine yakın insanlar gerekiyor.

Özellikle spordan sanata, bilimden müziğe daha geniş bir çerçevede başarılı işler yapmış kadınların medyada yer verilmesi gerekiyor. Bu sebeple yazımın odağına aldığım kadın müzisyen, sanatçı ve yapımcıların daha çok öne çıkması için elimizden geldiğince desteklememiz gerektiğini düşünüyorum. Çünkü müzik cinsiyet ayırt etmeden insanları birleştiriyor ve ilham veriyor.

Yazımı sonlandırırken, tekrar özgürce müzik dinleyip dans edebileceğimiz sağlıklı ve eğlenceli günlerin en kısa sürede gelmesini diliyorum. Ve tabii ki tüm kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü bu yazı vesilesiyle en içten dileklerimle kutluyorum.

Bu yazı ilk olarak berkustunel.com sitesinde yayınlanmıştır. Yazıyı beğendiyseniz yandaki 👏 ‘a istediğiniz kadar tıklayabilir ve yazının diğer insanlara ulaşmasına daha fazla katkıda bulunabilirsiniz. Yazı ve konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz beni çok memnun edersiniz. Sonuna kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim.

Benimle berk.ustunel@gmail.com adresinden veya aşağıdaki kanallardan iletişime geçebilirsiniz:

Medium | LinkedIn | Web

Ayrıca diğer yazılarıma aşağıdan ulaşabilirsiniz:

--

--

Berk Üstünel
Türkçe Yayın

Istanbul, TR berkustunel.com business analyst, life-time learner, knowledge trader, motivation booster, tech enthusiast, animal rights activist and many more