Motive Olmak için Dip Görmemiz Neden Önemli?

Berk Üstünel
Türkçe Yayın

--

Normalde çok kitap okuyan biri değilim ancak düzenli okumaya çalışan biriyim. Geçen senenin başında, kitaplığımda bulunan okuduğum ve okumadığım tüm kitapları bir excel dosyasında kitapların çeşitli bilgilerini de içerecek şekilde aşağıdaki görseldeki gibi listelemeye başladım. Ana sebebi, bugüne kadar okuduğum kitapları kayıt altına alarak düzenli kitap okumak için kendimi motive etmeyi hedeflemem. Bunun için tabii ki Goodreads tarzı çözümler de var ama excel formatında böyle listeler hazırlamaktan büyük bir haz duyuyorum. Geçmişte düzenli kitap okumakta zorlanan biri olarak kendi adıma faydalı olduğunu düşündüğüm bu basit yöntemi başkalarına da faydalı olması umuduyla bu yazının giriş bölümünde paylaşmayı uygun buldum.

Bu formatı isterseniz berk.ustunel@gmail.com ’e mail atmanız yeterli.

Bu formatı daha da genişletip izlediğiniz filmlere, gittiğiniz tiyatro ve konserlere bile uyarlayabilirsiniz. Mikro günlük gibi de bir işlevi de oluyor. Benim gibi hayatının her alanında veri üretmeyi ve kayıt altına almayı seven takıntılı biriyseniz size de öneririm. Gerçekten çok keyifli oluyor.

Bu yazıya başlama sebebim ise; uzunca bir süredir okunacaklar listemde bulunan ve geçen ay okuduğum pazarlama gurusu Seth Godin tarafından yazılan “dip” hakkında yazmak. Merak etmeyin, öyle “Bir kitap okudum, hayatım değişti!” minvalinde bir yazı olmayacak…yani umarım. Bir süredir okuduğum bazı kitaplar hakkında yazmak istiyordum. “dip” ile başlamak nasip oldu. Sizden bu kitabı içi boş kişisel gelişim kitaplarından biri olarak değil, bolca hap bilgi içeren bir motivasyon kitabı olarak görmenizi rica ediyorum.

dip

İngilizce “The Dip” olan kitap Türkçe’ye de aynen “dip” diye çevrilmiş. Alt başlık olarak da “Vazgeçmeyi ve Vazgeçmemeyi Öğreten Küçük Bir Kitap” yazılmış. Gerçekten de 80 sayfalık bir oturuşta bitirilecek küçük ama sevk ettiği düşünceler açısından büyük bir kitap. Nedir peki bu “dip” dediğimiz olgu? Aslında anlaşıldığı gibi en alt nokta anlamına geliyor. TDKya göre de “Oyuk veya çukur bir şeyin en alt bölümü” olarak tanımlanıyor.

Peki alt başlıktaki “Vazgeçmeyi Öğreten” ifadesi? Hani bu motivasyon kitabıydı? Vazgeçmek de nereden çıktı? Vazgeçerek motive olur mu insan? İşte tüm bu soruların cevabı kitabın içinde saklı.

Sizi vazgeçmeye iten durumları anlamak, istediğinizi elde etmenin birinci adımıdır.

Peki hayatımızın her noktasında vazgeçmeden devamlı daha iyi olmanın, daha çok çalışmanın, daha çok büyümenin ve gelişmenin, kısaca yükselen eğriye sahip grafikler görmemizin kutsandığı dünyamızda, bir pazarlama gurusu tarafından söylenen bu dip görmek ifadesi sizin de kulağınıza biraz absürt gelmiyor mu?

Gelelim kitabın kapağındaki şu “dip” noktada bulunan çöp adama. Seth Godin kitapta, genel olarak yaşamımızda eylemlerimizin sonucunda bir dip görmenin ne kadar kritik ve etkili olduğuna vurgu yapıyor. Bir işe yeni başladığımızda daha yolun başındayken her şey çok tatlı gelir. Bu, yeni bir spor dalına başlamak da olabilir; yeni bir enstrüman çalmak da; yeni bir yabancı dil ya da yeni bir programlama dili öğrenmek de. O ilk programlama dersinizde birkaç satır kod ile ekrana “Hello World!” yazdığınız ilk heyecan dolu anı hatırlayın mesela. Sonradan hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağının saflığıyla bir şeyi öğrenmenin ve uygulamanın verdiği gururu. İşte o pürüzsüz ve akış halinde yaşadığımız tatlı anlar genellikle çok uzun sürmez. Yaptığımız iş için efor sarf etmeye devam ettikçe aldığımız sonuçların o kadar da parlak olmadığını fark ederiz ve yavaş yavaş daha derin ve daha karanlık bir dip noktasında buluruz kendimizi. Aynı şu çöp adam gibi. Tezatlığa da bak! Oysaki çoğumuz çok çalışmanın ya da pratik yapmanın başarının anahtarı olduğu algısıyla yetişmişizdir. Evet belki engelleri aşmanın önemi de öğrenmişizdir ama ya doğru parkurda koşmuyorsak?

İşte bir “dip” gördüğümüzde karşımıza iki seçenek çıkıyor:

  1. Vazgeçmeyip “dip”i aşmak için daha fazla efor sarf edeceğiz. Yani parkuru koşmaya devam edeceğiz ve daha iyi sonuçlar elde edeceğiz.
  2. Vazgeçip eforumuzu başka “dip”leri görmek ve aşmak adına kullanacağız. Yani koşmak için yeni bir parkur bulacağız.

Peki başlanan her işte bir “dip” görülür mü? Efor ve zaman sarf ettiğimiz her aktivite bize tatlı sonucu bahşeder mi? Tabii ki hayır. Seth Godin’e göre bir işte dip görmeden ilerlemeniz aşağıdaki grafikler gibi ya sizi “Uçurum”a (The Cliff) sürükler ya da boşa efor sarf ettiğiniz “Cul-de-Sac” noktasına götürür. Yani Fransızca çıkmaz sokağa.

Cul-de-Sac sıkıcıdır, uçurum ise bir süreliğine heyecan vericidir ama tehlikelidir. İkisi de sizi “dip”e değil başarısızlığa götürür. Yani büyük bir hüsrana. Harcadığınız efora karşın sonuç alamazsınız. Aldığınızı düşünürken bir anda sona yaklaştığınızı görürsünüz. Ve bu da sizi psikolojik olarak yıpratarak motivasyonunuzu alt üst eder. Sabit bir bisiklet üzerinde pedal çevirmek ama hiç yol almamak gibi. Ya da yokuş aşağı düşüncesizce son hız bisikleti sürerken karşınıza bir engelin çıkması gibi. Seth Godin’e göre başarımızın önündeki en büyük engel ise bu eğrileri yeterince erken terk edememiş olmamızdır.

İşte bu yüzden Seth Godin’in “dip” olgusu hepimizi motive etmeli. “dip” görmüyorsak izlediğimiz yolun veya efor sarf ettiğimiz aktivitenin bize pek de bir hayrı olmayacağının bilincinde olmamız gerekiyor.

O zaman “dip”te olduğumuzu algıladığımız her anda, dipten çıkabilmenin yolunu bulmaya daha da yaklaştığımızın farkına varmamız gerekiyor. “Dip”e sonumuzu getirecek bir düşman, bizi yıldıracak bir engel olarak değil; aksine mücadelemizi sürdürmemize vesile olan bir araç olarak benimsememiz ve kucaklamamız bizi daha sağlıklı bir rotaya sokacaktır.

Eğer gördüğümüz “dip”in ne kadar çabalasak da bir rotaya sokmadığını görürsek o zaman vazgeçmeyi de bilmemiz gerekiyor. Vazgeçmek, başarısız olmak değildir. Tam tersine daha güzel “dip”ler görmek için verdiğimiz stratejik bir karar bu sadece.

Stratejik vazgeçme başarılı organizasyonların sırrıdır.

Gerektiğinde vazgeçerek odağımızı başka bir alana kaydırmalı ve başka bir “dip”i aşmak için efor sarf etmeliyiz.

Bu yazıyı da bundan sonra olumsuz manada “dibi görmek” deyimini kullandığınızda bir kez daha düşünmenizi ısrar ederek artık sonlandırıyorum.

Umarım hepimiz sıkıcı “Cul-de-Sac” ve tehlikeli “Uçurum”ları görmeksizin harika “dip”ler görerek kendimize ve dünyamıza önemli değerler katabiliriz.

Bu yazı ilk olarak berkustunel.com sitesinde yayınlanmıştır. Yazıyı beğendiyseniz yandaki 👏 ‘a istediğiniz kadar tıklayabilir ve yazının diğer insanlara ulaşmasına daha fazla katkıda bulunabilirsiniz. Yazı ve konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz beni çok memnun edersiniz. Sonuna kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim.

Benimle berk.ustunel@gmail.com adresinden veya aşağıdaki kanallardan iletişime geçebilirsiniz:

Medium | LinkedIn | Web

Ayrıca diğer yazılarıma aşağıdan ulaşabilirsiniz:

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--

Berk Üstünel
Türkçe Yayın

Istanbul, TR berkustunel.com business analyst, life-time learner, knowledge trader, motivation booster, tech enthusiast, animal rights activist and many more