Ne Okumalı: Cennet ile Cehennem’in Evliliği — William Blake

Fatih Başar Kutlu
Türkçe Yayın
Published in
5 min readDec 26, 2021

Haftalık olarak bizleri düşünmeye sürükleyebilecek, ufkumuzu genişletebileceğine inandığımız, yeni bir bakış açısı yaratabilecek kitapları ele aldığımız “Ne Okumalı” serimizin bu yazısında; şiir kültürünün ve görsel sanatlarda Romantik Çağ’ın önde gelen isimlerinden William Blake’in kaleme aldığı Cennet ile Cehennem’in Evliliği eserini inceleyeceğiz!

“Yani varlığın bir parçası Yaratıcı, diğer parçası Tüketicidir: üretici güç zincirlenmiş gibi görünür tüketiciye, oysa öyle değildir; o varlığın yalnızca parçalarını algılar da bunu bütün sanır.”

Popüler kültürde de birçok noktada rastlayabileceğimiz, William Blake, sıradan bir şair veya ressamdan çok daha farklılaşacak bir şekilde mistik bir kimliğe sahiptir. Nitekim eserlerinde de bu mistik kimliğin içeriği farklılaştırarak, çağının çok daha ötesinde bir kimliğe büründürdüğünü görmek mümkündür.

1757 yılında Londra’da dünyaya gelen Blake, söylenilenlere göre Londra’nın bir günlük yolculuk mesafesinden daha uzağına hiç gitmemiştir. Ancak yarattığı eserleri ve modern dünyamızın getirdiği bilgi akışıyla birlikte bu eserlerin açtığı ufukları düşündüğümüz vakit, kendisinin bedenen olmasa da zihnen değil Londra sınırlarını, dünyamızın sınırlarının dahi çok daha ötesine gittiğine tanıklık edebiliriz.

Blake’in yarattığı kendi mitolojik evreninden: Urizen [Geleneksel Akıl ve Hukuk]

Okul hayatı yaşamamış olan Blake, küçük yaşlardan itibaren özellikle oymacılık sanatına ilgi göstermiş ve daha sonrasında tanışacağı şiir sanatıyla görsel sanatları birleştirdiği eserler ortaya koymuştur.

Birçok dönemdaşı tarafından delilik ile dahilik sınırları arasında görülürken, kendisinden bahsedildiğinde sık sık gördüğü halisünasyonlara ve özellikle bu halisünasyonlardaki dini motiflere vurgu yapıldığına rastlamak mümkün.

Kendisi başlarda James Basire’e çıraklık yapmış daha sonrasında ise usta olarak kendi eserlerini vermeye başlamıştır. Daha sonrasında Kraliyet Akademisi’nde yer almış ve sanatını devam ettirmiştir.

Özellikle ailesinin nispeten dini-muhalif (Moravian Kilisesi yanlısı) tutumunun, Blake üzerinde İncil’in oldukça yoğun etkilerini göstermesine yol açtığı söylenmektedir. Aynı şekilde, Kraliyet Akademisi bünyesinde çalışmalar sergilerken, daha sonrasında, İsa ve Havarileri gördüğü sayrılar geçirdiğini söylenmektedir.

Blake’in baş karakterlerinden Urizen, kendi oluşturduğu dünya önünde dua ediyor.

Sahicilik ve aykırılık kavramlarının temsilcisi niteliğinde olan Blake, eserlerinde de geleneksel yapıtlarla aykırı düşmekten çekinmemiştir. Nitekim daha sonrasında Aldous Huxley’den Jim Morrison’a, Bob Dylan’a kadar birçok (göreli olarak aykırı kabul edebileceğimiz) sanatçının da ilham kaynağı olduğu bilinmektedir.

Blake’in kendi mitolojik evrenini ve bir çeşit din yaklaşımını yarattığını söyleyebiliriz. İncil’in yarattığı derin etkinin gördüğü halisünasyonlarda, bilinçsel ve bilinçaltı düzeyde ortaya çıkarak Blake’in eserlerine de yansıdığını görebiliriz. Eserleri, kutsal kitapları çağrıştırır nitelikte bir edebi anlatım içerirken, neredeyse her bir yapıtının kendine has içerik tarzı ve yapısı mevcuttur.

Örneğin, yazımızda bahsi geçen Cennet ile Cehennem’in Evliliği eseri, kendi oluşturduğu ve eşiyle renklendirdiği oyma levhalar kullanılarak oluşturulmuştur. eserde birçok sözcük farklı büyüklüklerde oyulmuş ve farklı sözcüklere büyük harfle başlatılmış, tamamı büyük yazılmış şekilde yer verilmiştir.

Toplamda 27 levha oyularak eser meydana getirilmiş, renklendirmesini ise Blake, eşi Catherine ile birlikte gerçekleştirmiştir. Bilinene göre eşi, okuma-yazma ve oymacılık eğitimlerini William Blake’ten öğrenmiş ve daha sonrasında eserlerinde kendisine yardımcı olmuştur.

Catherine Blake (1805 — William Blake)

1827'de yaşamını yitiren William Blake’in ölmeden önce Dante’nin İlahi Komedya eseri üzerinde çalıştığı bilinmektedir. Öleceği gün (12 Ağustos), çalışmalarını sonlandırdıktan sonra eşine dönüp “Kımıldama Kate! Öylece dur. Portreni çizeceğim, sen her zaman meleğim oldun benim” dediği ve eşinin portresini çizdikten sonra ilahiler mırıldandığı rivayet edilir.

Evrensel yapının dinler neticesinde sürekli olarak bir ikilikten meydana geliyormuş gibi yansıtıldığını ileri süren Blake, “Bütün Mukaddes Kitaplar veya kutsal buyruklar şu Yanlışlara yol açmıştır: İnsanın gerçek iki varoluş kaidesi vardır, yani Bedeni ve Ruhu. Ruhundan ayrı bir Bedeni yoktur İnsanın; Beden dedikleri, Ruhun beş Duyuyla ayırdedilen parçasıdır.”

Nitekim ikiliği ortadan kaldırmaya ve her şeyin teklik üzerinden birbirinin bir parçası olduğu iddiasına yönelik en büyük çalışması Cennet ile Cehennem’in Evliliği eseri olmuştur. Blake, bu bağlamda Tanrı-Şeytan ikilemini de kabul etmeyerek, Şeytan’ın da Tanrılığın bir parçası olduğunu söylemiş ve tüm bunların farklılaşarak ikiliği yarattığını şu şekilde ifade etmiştir; “İnsanlar, Bütün tanrısal varlıkların insanın bağrında yer aldığını unuturlar.”

“Tüketici eğer bir deniz gibi onun hazzının fazlalıklarını alıp götürmese, Yaratıcı artık Yaratıcı olmayacaktı. Kimileri şöyle diyecektir: Bir tek Tanrı değil midir Yaratıcı olan? Ben şöyle yanıt veririm: Tanrı yalnızca mevcut varlıklarda veya insanlarda Eyler ve Varolur.”

Kaynak: Ayrıntı Yayınları Web Sitesi

Teknik Bilgi

Eserin bendeki baskısı, yukarıda da kapak görselini eklemiş olduğum Ayrıntı Yayınları baskısıdır. Oldukça güzel ve canlı renklerle bezenmiş bir sayfa tasarımı olan eser, William Blake’in orjinal yapıtının görselleri sol sayfalarda, Türkçe çevirisi sağ sayfalarda olmak üzere toplam 77 sayfadan meydana gelmektedir. Eserin çevirmeni Burhan Sönmez’in kaleme aldığı, 2016 tarihli bir sunuş ile Blake ve hayatının önemli noktaları 10 sayfalık kısa bir şekilde ele alınmıştır. 74. sayfada “Çünkü yaşayan her şey kutsaldır.” sözüyle Blake’in eseri sona ererken, 75–77 arasında orjinal levhaların denk geldiği sayfa aralıkları ve ayrıntılı içerik yer almaktadır.

Pazar günleri düzenli bir şekilde yayınlamayı hedeflediğim “Ne Okumalı” serimizin bu yazısında William Blake tarafından kaleme alınmış, mistik bir görsel ve edebi eser olan “Cennet ile Cehennem’in Evliliği” eserini inceledik. Blake’in evreninde oldukça önemli bir yere sahip bu eser aynı zamanda gerek dışımızdaki gerek içimizdeki dünyaya olan bakış açımızda ufkumuzu oldukça genişletebilecek nitelikte. Umarım beğenmişsinizdir!

Bununla birlikte, Johnny Depp’in William Blake’ten esinlenilerek oluşturulmuş aynı adlı bir karakteri canlandırdığı, ölümle yaşam arasındaki mistik bir yolculuğu konu alan Ölü Adam (1995) filmini de izlemenizi tavsiye ederim!

Serimizin daha önceki son 5 yazısına aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz;

LinkedIN üzerinden de Stoacılık çerçevesinde kaleme aldığım yazılara erişmek için benimle bu bağlantı üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

--

--

Fatih Başar Kutlu
Türkçe Yayın

I'm %99. [MSc in IR, UniMi] | — |PS: I’m using my friends Paypal Account for tips. Thanks for you attention and support! ^^ | — |