Sahi, Ne İçin Koşuyoruz?

Berk Üstünel
Türkçe Yayın
Published in
5 min readOct 28, 2019
Havada durdum şahitlerim var!
2. MarmaRun Koşusu, İstanbul ’19

Spor bana çocukluk yıllarımda hep anlamsız bir uğraş gibi gelmekteydi. Bu sebeple hiçbir zaman fanatik bir taraftar olamadım. Babam sebebiyle sözde Fenerbahçeli’ydim ama ilk on biri say deseler sayamazdım. Liseye giriş sınavı döneminde futbolu tamamen hayatımdan uzaklaştırdım ve takım tutmayı bıraktım. Hangi takımlısın diye gelen sorulara da yıllarca “Takım tutmuyorum.” dedim. Sanki annesine küfretmişim gibi tepkiler aldım bazılarından. Ne de olsa bir Türk erkeği elbette bir takım tutmalıydı. Mümkünse de üç büyükleri!

“Futbol asla sadece futbol değildir.”
Simon Kuper

Ortaokulda bir keresinde beden eğitimi dersim karnemde 3 (orta) bile gelmişti. Sebebi de takım oyunlarına hiç katılmayıp kenarda oturduğum ve sözlülerde bazı egzersiz hareketlerini yapamadığım içindi. Dönem sonunda yapılan sözlüde sıra bana gelmişti ve ben yine istenen hareketlerin bazılarını yapamamıştım. Sözlü bittiğinde o zamanki hocam notumu okuduktan sonra soyunma odasına gidip diğer çocuklar duyup da alay etmesinler diye sessizce ağlamıştım.

O zaman çok içime oturan bu olayı asla unutmadım. İyi ve uslu bir çocuk olmanın her zaman başarıyı getirmediği, mücadele etmedikten sonra da asla getirmeyeceğini daha o gün anlamıştım. Şu an hatırladığımda güldüğüm bu trajik anı, bana o gün çok önemli başka bir ders daha vermişti: Hataları dışarıda aramadan önce kendine bir bak. Bunu yıllar sonra fark edecektim tabii.

“Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.”
Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Aradan yıllar geçti. Hala takım oyunlarında geçmişten gelen altyapı eksikliği sebebiyle vasat bir performansım var. Ama en azından hayatımda sporun her çeşidine yer vermeye, denemeye ve öğrenmeye devam ediyorum. Üniversitede geçirdiğim 6 yıl boyunca hayatımda hiç denemediğim 20’den fazla spor dalını deneyimlemiş olmam da bunun en bariz kanıtı. Bunlardan birkaçında da kendime göre ilerleme katettiğimi düşünüyorum.

Ben sporu birkaç sene öncesine kadar sadece bireysel bir keyif aracı, sağlıklı ve zinde olmak için boş zamanda yapılan bir aktivite olarak gördüm. Ama zamanla bunun aslında ne kadar bencilce bir düşünce olduğunu, sadece bireysel gayeler uğruna yapılan sporun kendi egonu beslemek ve kendini tatmin etmek dışında bir halta yaramadığını anladım. Hatta Edelkrone’un kurucusu Kadir Köymen’in SIFIR adlı Youtube kanalında şu videoyu gördükten sonra düşüncelerimden bir kez daha emin oldum.

İlk kez charity run (yardım amaçlı yapılan koşu) etkinliğime, 2016 yılında Prag’da Erasmus+ programı kapsamında değişim öğrencisi olarak bulunurken sevgili buddy’im Lucie’nin vesilesiyle katılmıştım. Red Dress Run (Kırmızı Elbise Koşusu) konseptli bu etkinlik, bir huzurevine yardım toplamak amacıyla her yıl yapılan bir etkinlikti.

Dünyada birçok yerde yapılmaya başlanan Kırmızı Elbise Koşusu etkinliklerinin temelinde koşuyu eğlenceli, çekici ve anlamlı bir hale sokmak var. Her yaştan insanın katılabildiği bu etkinliklerde kırmızı bir elbiseyle koşmanız ve koşarken de yolda gördüğünüz insanları durdurarak onlara ne için koştuğunuzu söyleyip bağış toplamanız gerekiyor. Ve inanın, kırmızı bir elbiseyle koşarken sizi kimse geri çevirmiyor, gönüllerinden ne kopuyorsa destek oluyorlar.

Lucie’nin konuyu açıp beni koşuya davet etmesi ve kırmızı bir elbise giymem gerektiğini söylemesinden sonra kabul ediyorum biraz afallamıştım. Ona nazikçe koşuya katılabileceğimi ancak kırmızı herhangi bir elbisem olmadığını söylediğimde “Sorun değil, bende bir tane fazladan var, hem de çiçekli!” cevabını almam cayma fikrimi daha da zora soktu. Ancak o gün kafamdaki tüm ön yargıları yıkıp aşağıda göreceğiniz kırmızı elbiseyle Prag’ın en yoğun sokak ve caddelerinde 80’den fazla çılgın insanla beraber 5 km koştum.

Kırmızı Elbise Koşusu, Prag ’16

İşte özellikle bu olaydan sonra spor benim için sadece zayıflamak, kalori yakmak, karnı şekillendirmek, kasları şişirmek yani kısaca sağlıklı ve formda olmak için yapılan bir aktivite olmaktan çıktı. İnsanları harekete geçirmek ve ilham vermek için harika bir araç haline geldi. Özellikle de koşunun, bunları uygulayabilmek için en ucuz ve kolay spor dalı olduğunu düşünüyorum.

3 Kasım 2019 Pazar günü 41.’si düzenlenecek İstanbul Maratonu da iyilik peşinde koşmak için harika fırsatlar sunuyor. Her sene Adım Adım Platformu üzerindeki onlarca Sivil Toplum Kuruluşu (STK)’nun, on binlerce koşucu ve yüz binlerce sponsorun işbirliğiyle maraton vesilesiyle milyonlarca lira bağış toplanıyor. Bu sayede STK’lar yıl içinde yapacakları projeler için kaynak edinerek bir nebze rahat nefes alabiliyorlar.

Ben de bu sene İstanbul Maratonu’na kaydımı yaptırdım ve adımlarımı otizmli çocukların eğitimi için atmaya karar verdim! Otizm doğuştan gelen ve yaşamın ilk 3 yılında, iletişim problemleri ile kendini gösteren bir gelişimsel farklılık… Nedeni halen bulunamayan otizmin tek tedavisi erken tanı ve yoğun özel eğitim! Bugün doğan her 59 bebekten 1’i otizmli olarak dünyaya gelmekte ve bu oranların önümüzdeki senelerde hızla artacağı varsayılmakta! Çalışmalarını takdirle takip ettiğim Tohum Otizm Vakfı, 2003 yılından beri, otizmli bireylerin ve ailelerinin bilgi gereksinimlerini karşılamaya, otizmli çocukların erken ve yoğun özel eğitim almalarına ve en az kısıtlayıcı eğitim ortamlarına yerleştirilmeleri konusunda gayret göstermeye, nitelikli sağlık ve eğitim hizmetlerinin yürütülmesine ve otizm konusunda kamuoyunda bilinç oluşturmaya gayret eden, kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu. Tohum Otizm Vakfı ile ilgili ayrıntılı bilgiye www.tohumotizm.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Hedefim; otizmli çocukların yaşam boyu ihtiyaç duydukları özel eğitime kavuşarak topluma kazandırılmalarını sağlamak için Tohum Otizm Vakfı adına 500 TL bağış toplamak. Otizmli çocuklarımızın eğitimini desteklemek isterseniz kampanyama göz atabilir ve dilediğiniz miktarda bağış yapabilirsiniz. Gelin siz de kampanyama yapacağınız değerli bir bağışla bir çocuğun gülümsemesine ortak olun!

Bu yazı vesilesiyle bağımsızlık mücadelemizin verilerek sonunda cumhuriyet ile taçlanan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun diyor ve sizi de 3 Kasım’da gerçekleşecek 41. İstanbul Maratonu’na katılmaya ve hatta kendi kampanyanızı oluşturarak bağış toplamaya davet ediyorum!

Bu yazı ilk olarak berkustunel.com sitesinde yayınlanmıştır. Yazıyı beğendiyseniz yandaki 👏 ‘a istediğiniz kadar tıklayabilir ve yazının diğer insanlara ulaşmasına daha fazla katkıda bulunabilirsiniz. Yazı ve konu hakkındaki düşüncelerinizi yorumlarda belirtirseniz beni çok memnun edersiniz. Sonuna kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim.

Benimle berk.ustunel@gmail.com adresinden veya aşağıdaki kanallardan iletişime geçebilirsiniz:

Medium | LinkedIn | Web

Ayrıca diğer yazılarıma aşağıdan ulaşabilirsiniz:

--

--

Berk Üstünel
Türkçe Yayın

Istanbul, TR berkustunel.com business analyst, life-time learner, knowledge trader, motivation booster, tech enthusiast, animal rights activist and many more