Savrulma Çağı

Masumiyet Karinesi
Türkçe Yayın
Published in
3 min readMar 28, 2019

Başlıkla ilgili, kamyon devrilmiş devrildikten sonra laf ediyormuşum gibi bir yargıya varacaksınız. Varmayın… Çünkü önceden yazmış olduğum şu linkteki yazıları bir daha okumanızı isteyeceğim.

O zaman da The Economist’in yayınladığı içeriklerle alâkalı olarak açıklamada bulunmuştum. Nitekim bu noktada haklı çıktım çıkmadım gibi laf ebeliği yapmayacağım. Yazıyı okuyanlar anlayacaktır. Bu yazdıklarımdan sonra birçok olay gelişti. Dünya genelindeki ekonomik dalgalanmaları hep birlikte izledik. Hali hazırda ihracat yapan ve yurtdışına bir şekilde hizmet satmaya çalışan herkes bu devri yaşadı ve yaşamaya devam ediyor. Dünya genelinde yeniden bir piyasa canlanması var. Ancak bu tamamen 1 yıllık sıkışmanın sonucunda olan hareketler. Yani şöyle demek istiyorum; neredeyse insanlar 1 yıllık süreçte yapması gereken işleri ötelemek zorunda kaldı. Fakat yapılan anlaşmalar ve sözleşmeler neticesinde sıkışan işler için ek kaynak yaratıp işe yeniden ufak da olsa hareketlilik getirdiler. Ortalama her sektörde benzer sıkışmalar yaşandı.

Bu arada hangi siyasî yapıya müntesip olursanız olun, bu konu siyasî söylemler ve literatürden berîdir. 90 kuşağının çilesi olarak da algılanabilir. Buradaki çıkış yollarını yine bu ve bu nesle yakın bireyler açacak. Bu konudaki fikrim ve hayalim açıkçası böyle. Çağların bugüne kadar taşıdığı bu edinimsel bir alüvyon gibidir. Bu daralmalarda yeni manivelalar ortaya çıkacak. Ticaretin doğası yeniden şekillenecek. Ekonomik bir özgürleşmeden bahsetmek gerek. Bu bireylerin elde ettikleri maddi güçle ilgili değil. Teknokratlar çok öncelerden dijital kavramını yerleştirmişti. Küçük yazılımsal robotlar sayesinde gerek ticaret gerekse münferit hayatlarımız şekilleniyor.

Fintech yatırımlarını gördükçe yeni ticaretin nerelere varacağını tahmin etmek zor olmasa gerek. Yeni ödeme sistemleri belki şuanda çok maliyetli ancak bu sistemler de oturduğunda bu maliyetleri hatırlamayacağız bile. Kriptopara meselesi hala taze ve deneysel. Dünya dört gözle bu olgunun nirengi noktasını halâ izlemekte. Açık kaynak kodu meselesini bilmeyen yoktur zannımca. Tamamen tecrübeye bağlı olarak dikey yönlü ivmesi devam ediyor. Paranın bu kadar şeffaf ve sorunsuz aktarımı geliştiğinde, eski üretim şekli de yıkılacak. Kullandığımız her ne var ise hayatta, eşsiz bir teknik tasarımın neticesinde pazara sunuluyor. Eşsiz olmasından kastım, anlık olarak kopyalanamaması amaçlıdır.

Diğer taraftan 3D printer ve teknik yönden kusursuz üretimin de geliştiğini görüyoruz. Ödeme sistemleri yeterince şeffaflaşınca, teknik anlamda kusursuz olan hayali ürününüz; Amerika’da üretilip pazara arz edilmeye hazır hale gelecek. (Amerika sembolik olarak kullanılmıştır. İsterse bu üretim merkezi Mozambik’te olsun, teknik açıdan o fabrika veya tesiste üretilebiliyorsa dünyanın her köşesi olabilir.)

İşte tam olarak bu gelişmeler yaşanırken, tufanın ortasında kalmış bireyler olarak bizleri nereye sürükleyeceğini; ferdi olarak entelektüel birikimlerimiz yönlenmemizi sağlayacak. Muhtemeldir ki bir müddet daha bu savrulmaları yaşayacağız. Benim tahminim bu savrulmalar 10 yıl kadar bir zamanı kapsayacak. Kişi kendi fikrî kuluçkasını bulduğunda, limanlarını inşa edecek ve o inşa ettiği yeni limanlara sığınmaya yolunu açmaya çalışacak.

Genelde bu tarz yazılar yazdığımda Moore Kanunları, Üstel Gelişimler, Asimov, Kurzweil, Google, Singularity, Machine Learning, Quantum Bilgisayarlar ve daha nice etiketler aklımda beliriyor. Bu kavramların ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Hatta yapabilecekler ve yapamayacakları ile ölçüp biçiyorum. En sonunda tek bir noktaya geliyorum. Her şey bu etiketlerle üretilip tüketilebilir. Ama duyguları kopyalamak o kadar kolay olmayacak.

Bu fırtınada -hayalleri ile dengede- kalanlar olmanız dileğiyle.

Not: Bir yerde butonlar var o butonlara basıp okuyan dimağlara ulaşması temennisindeyim. Selamlar…

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--