WWDC Kazananları: Deniz Karakay

WWDC20 kazananı ve şu an Orta Doğu Teknik Üniversitesinde -ODTÜ- eğitim hayatına devam eden Deniz Karakay’ın hikayesini keşfedin!

Can Balkaya
TurkishKit
14 min readJul 12, 2021

--

SS Bize kendinden ve şu an yapmakta olduklarından bahsedebilir misin?

DD Elbette. Ben Deniz Karakay. ODTÜ Elektrik Elektronik Mühendisliği ikinci sınıf öğrenciyim. Developer Clubs of ODTÜ’nün liderliğini sürdürüyorum ve okulumda Github Campus Expert’iyim. Bu Github Campus Expert’liği Türkiye’de çok bilinmeyen bir kampüs programı. Şu anlık bu ikisini yönetiyorum diyebilirim, bir yandan da okulla uğraşıyorum.

Bunların yanında part-time olarak yaklaşık Temmuz ayından beri — önce stajdı, daha sonra part-time’a döndü — Gamer Arena adında bir startupta çalışıyorum. Yazılım üzerine ilerliyorum.

Önümüzdeki yaz için bir staj ile alakalı başvuru yapmıştım ve oradan sonra Ohio State’te bir research lab’inde “Computer Vision” ve “Photo Metric” üzerine affiliated researcher olarak çalışıyorum. Daha işin başlarındayım.

Aynı zamanda okul ile uğraşıyorum… Okul bu dönem çok zor. Geçtiğimiz dönemler gibi değil. İkinci sınıfım ama bu dönem her anlamıyla zorluyor. Kısaca böyle bahsedebilirim.

SS Ama sen baya bir şeyler yapıyorsun ya. Seni geçen seneden beri tanıyor olmama rağmen oldukça daha fazla şeye katılmışsın ve söylediğin şeyler oldukça heyecan vericiydi…

DD Elimden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Bakalım ne kadar sürdürebileceğim tempoyu. Şu anlık bu biraz soru işareti.

SS Senin de dediğin gibi bu durum bir şeyi yapmak istemekle alakalı bence.

DD Evet vakit ayırabilmek önemli çünkü o vakiti siz yaratıyorsunuz.

SS Kesinlikle. O zaman ikinci sorumuza gelelim: ODTÜ’yü neden seçtin?

DD Biraz hikayesi ilginç. Ben açıkçası ODTÜ’yü pek isteyerek yazmış değilim. Benim ilk tercihim ODTÜ olmazdı, Boğaziçi olurdu. Ben doğma büyüme İstanbulluyum. Kadiköy Anadolu Lisesi mezunuyum. 19 senedir İstanbul’da yaşıyorum.

Ankara’ya gitmek aklımda bile değildi. Hedefim Boğaziçi Bilgisayar Mühendisliğiydi, belki Boğaziçi Elektronik olabilir ama genel olarak o ikisiydi. Bir ara yurt dışındaki üniversiteleri denemiştim ama yurt dışından istediğim gibi bir sonuç gelmeyince Türkiye için bu sürece -üniversite sınavı sürecine- girdim.

Üniversite başvurularını yaptığım zaman ben İTÜ Bilgisayar Mühendisliğini bekliyordum. ODTÜ Elektronik dördüncü sıradaydı. İTÜ’yü birinci sıraya yazmıştım. Başa yazmamın sebebi İTÜ’nün puanı tutacak diye düşünüyordum, hatta geçen seneki puanı tutuyordu ama biliyorsunuz ki son senelerde Bilgisayar Mühendisliklerinin puanı uçtu. Bu yüzden İTÜ Bilgisayar gelmedi.

SS Bilgisayar Mühendisliğine olan ilgi sanırım oldukça arttı.

DD Evet, evet. Son beş sene de özellikle. Tüm dünyada da zaten durum böyle…

SS Ama Türkiye’de özellikle bir artış gözlemledik diye düşünüyorum.

DD Kesinlikle, kesinlikle. Özellikle bu son yapay zeka furyasıyla iyice arttı.

SS İnternetteki eğitim kaynaklarının gelişmesinin de katkısı olduğunu düşünüyorum. Hatta TurkishKit’in de bu kaynaklardan biri olduğunu da söyleyebilirim.

DD Kesinlikle. Bence çok büyük bir katkı sağlıyor. Öncü oluyor insanlara…

İşte benim de öyle oldu, İTÜ Bilgisayar gelmedi. İşin ilginci ODTÜ Elektroniğin puanı İTÜ Bilgisayardan daha yüksekti. Benim TÜBİTAK’tan ek puanım vardı. Yaptığımız bir proje Türkiye üçüncüsü olmuştu. Ek puanım Bilgisayar Mühendisliği bölümlerinde geçmiyordu ve yaptığımız proje bilgisayarla alakalıydı. Projede ben yazılım kısmıyla uğraşmıştım. Bu da ilginçtir.

Ekstra puanım ODTÜ Elektronik için geçiyordu. Bu yüzden, ben normalde İTÜ Elektroniğe girecekken ÖDTÜ Elektronik bölümüne girdim. Sonuç ile ilk karşılaştığımda anlamamıştım. “Ankara” yazıyor, ben Ankara beklemiyorum… Benimkisi biraz sürpriz bir süreç oldu denilebilir.

ODTÜ Elektronik birinci tercihim değidi ama burada olduğuma memnunum. Şu an İstanbul’dayım ama ODTÜ’de olsam daha mutlu olabilirdim.

SS Bence bu çok sevindirici bir şey çünkü ben de aslında doğma büyüme Ankaralı olmuş biri olarak, özellikle İstanbul’a TurkishKit’in fiziksel etkinliği olduğu dönemde sık sık gidip geldiğim için anlayabiliyorum. Ankara çok değişik bir ortam. Sen de fark etmişsindir. ODTÜ de oldukça güzel bir üniversite. Ben de bir Ankaralı olarak bu duruma sevindim.

DD İstanbul’dan sonra Ankara biraz daha farklı gerçekten. Bu noktada kimseye bir şey diyemeyeceğim. Görüşler herkese göre değişir ama İstanbul’dan sonra daha farklı geliyor Ankara. Daha sakin geliyor her şeyden önce. ODTÜ üzerinde konuşacak olursam ODTÜ, Ankara’dan bağımsız bir kampüs gibi. Zaten ODTÜ’nün içinde kaldığınız zaman dışarı çıkmanıza gerek yok. Sanki ODTÜ’de yaşıyormuşçasına bir ortam var.

Şu açıdan baktığımız zaman “İyi ki ODTÜ olmuş” diyorum çünkü evden çıkmak bence güzel bir özgürlük.

SS Daha uzak bir yerde olmak değil mi?

DD Bağımsız olmak. Mesela sen şu an ülkeden de bağımsızsın. Daha da farklı bir seviye… Bence kesinlikle deneyimlenmesi gerek…

SS Kesinlikle bence de güzel bir deneyim.

DD Şu aralar bunu biraz kaçırıyorum evde kaldığım için. Umarım bu pandemi durumları bir an önce biter.

SS Sana bir soru daha: Yazılım alanında kendini geliştirmek isteyen bir öğrencinin üniversite tercihi yaparken hangi kriterleri göz önünde bulundurması gerekir?

DD Bence önceden yazılım nedir, ne değildir diye bir araştırma yapması gerekir. En basitinden. Bu sedece yazılım için de değil. Şu an şeyin kaynağı var internette. Tabii ki yazılımda devasa bir kaynak var ve bu “kütüphane” her sene artmaya devam ediyor.

Bence kişinin seçmek istediği alanı ilk önce kendisi deneyimlemesi lazım. Doktorluk gibi alanlar için aynısı söz konusu olamayabilir, sonuçta doktorluk için farklı kaynaklara ihtiyacınız var.

SS Yazılım alanında Coursera gibi platformların kurslarını takip ederseniz, gerçekten üniversite dersleri ile çok yakın deneyimler yaşayabilirsiniz.

DD İnsanlar genelde öncelikli olarak tercih ediyorlar ama onun yanında diğer bölümlere de bakabilirler. Bölüm kadar okulun çevresi de önemli. Ben buna da katılıyorum. Olduğunuz çevredeki insanların da sizi ileriye taşıyor olması çok önemli. Siz bir yere gittiğinizde oradaki en iyi kişi siz olmamalısınız. Sizden daha iyi biri olmalı ki siz de daha iyi olmaya çalışın.

Ortam çok önemli. Ben ODTÜ’de bunu bulduğum için kendimi şanslı hissediyorum bir bakıma çünkü benden çok daha iyileri var ve bunu görmek gerçekten sizi hem motive ediyor hem de daha iyi hissettiriyor çünkü doğru yerdesiniz. Oradaki en iyi kişi siz olmamalısınız. Ben buna inanan biriyim.

Bunlar göz önüne alınarak tercih yapılabilir. Ben mesela Elektronik Mühendisliği okuyorum. Yine Bilgisayar Mühendisliği ile alakalı işler yapabilirim çünkü yine benzer bir alan. Hatta Elektronik Mühendisliğinde bazı konuların teoriği daha iyi veriliyor gibi bir durum da var. Tabii ki sizin alanınız daha da farklı olabilir, örneğin siz daha computer science ile ilgileniyorsanız Matematik okumak önünüzü daha iyi açabilir.

Yine de yazılım ile alakalı Türkiye’deki en temel bölüm Bilgisayar Mühendisliği ki şu an Türkiye’de adı “Computer Science” olarak geçmese de globaldeki adı o.

SS Aynen. “Bilgisayar Mühendisliği” olarak geçse de aslında “Computer Science” veya ona çok yakın ki aslında yurt dışında farklı olmasına rağmen… Normalde “Computer Science” ve “Computer Engineering” yurt dışındaki çoğu üniversitede farklı bölümler ama Türkiye’deki Bilgisayar Mühendisliği “Computer Science”a eş değer. Sanırım sadece Sabancı’da Bilgisayar Bilimleri bölümü var.

DD Olabilir. İTÜ, Hacettepe ve Tobetto da “Yapay Zeka Mühendisliği” gibi bölümler açmışlardı. O bölümler biraz daha “Computer Science”a yakın çünkü computer enginnering’de elektrik elektronik ile alakalı dersler alırsın.

Biz de herhalde “Bilgisayar Bilimi” deyince isim mi artık pirim yapmıyor yoksa ismi kullanmak mı istemiyorlar bilmiyorum. Belki ileride isimler güncellenir.

SS Bu birazcık daha detaylı bir soru olacak. Yakın zamanda geliştirdiğin bir iOS uygulaması var mı? Geliştirdiğin bir uygulamada Yapay Zeka ve benzeri teknolojiler kullandın mı?

DD App Store’da şu an bir oyunum var ama onu Unity ile yaptık. Swift ile yazmadım. Şu ana kadar markete native bir iOS uygulaması çıkartmadım ama daha önceden uğraştığım küçük uygulamalar vardı.

iOS’in yanı sıra biz Yapay Zeka ile alakalı şunu söyleyebilirim ki görüntü işleme ile alakalı bir Andorid uygulaması yapmıştım ama görüntü işlemeyi uygulamanın içerisinde olduğu cihaz yapmıyordu, bilgisayar yapıyordu. Telefon sadece bir kamera gibiydi. O kameradan gelen görüntüleri internet üzerinden bilgisayara anlık olarak gönderip derinlik tahmini ve object detection yapıyorduk ve bulduğumuz objeleri uygulamaya geri gönderip kulaklıktan ses çıkışı veriyorduk. Görme engelliler için yaptığımız bir projeydi.

Örneğin uygulamayı kullanan kişi olarak siz ilerliyorsunuz, görme engelli olduğunuzu hayal edin, telefonunuzu da göğsünüze yerleştirdiniz. Örneğin sağınızda bir sandalye var. Sağ kulaklığınızdan “Sandalye” kelimesini duyuyorsunuz ve sandalyeye yaklaştığınızda bu ses artıyor vs.

Böyle yarı araştırma yarı uygulama tarzında bir projemiz vardı. Örnek olarak bundan bahsedebilirim.

SS Oldukça güzel bir projeymiş. Hatta sanırım benim de katıldığım bir “hackathon”da buna benzer bir proje vardı. Tabii o proje direkt bilgisayara bağlı olarak ve üç boyutlu bir derinlik sensörü kullanılarak yapılmıştı.

Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte bilgisayara ve ekstra sensörlere ihtiyaç duymadan gerçekten işe yarayabilecek bir projeye benziyor ki zaten o proje “hackathon”da ödül almıştı.

Peki o zaman tam bu noktaya uygun bir şekilde sana bir soru sorayım; seni heyecanlandıran Apple teknolojileri nelerdir?

DD Şu an teknolojilerden çok yeni çıkacak Mac’i merak ediyorum. Soruya tam uygun bir cevap olmayacak belki ama şu aralar 14" MacBook Pro’ya takmış durumdayım. Bir an önce çıkmasını, piyasaya sürülmesini ve almayı umut ediyorum.

Teknoloji açısından düşünürsem ben yine ML ve SwiftUI kısımlarını çok merak ediyorum. O kısımlar çok ilerledi.

Tabii ki yine yeni çıkacak olan iOS ve macOS sürümlerini merakla bekliyorum.

Genel olarak benim asıl merakım Mac üzerine…

SS Bu konuda yalnız değilsin. Ben de bu aralar Mac’imi yenilemeyi düşünüyorum çünkü ben de Mac’imi alalı çok uzun bir süre oldu; hatta 2013 yılından beri aynı Mac’i kullanıyorum.

Yalnız ben 14" değil de 16"lik bir MacBook Pro’nun çıkacağını düşünüyorum, Apple Silicon olarak.

Zaten az önce söylemiş olduğun teknolojileri saymıyorum bile. Onlar gerçekten neredeyse herkes için heyecan verici gelişmeler.

DD Azıcık bir ilginiz varsa heyecanlanmamak elde değil.

SS Yapay Zeka kullanarak iOS ve/veya macOS uygulamaları geliştirmek gibi bir planın var mı? Belki CoreML ile…

DD Olabilir. Bu aralar okul biraz yoğun. O yüzden birazcık uzak kaldım bu işlere ama yine de öyle bir fikrim var. Belki görüntü işlemeye dair daha spesifik işler yapmak istiyorum.

SS Zaten Yapay Zekanın kullanım alanları oldukça geniş. 5 dakika düşünseniz bile Yapay Zeka kullanarak uygulama geliştirebileceğiniz 50 tane farklı fikir bulabiliyorsunuz. Her konu hakkında bir uygulama yapmak mümkün aslında.

DD Evet. Dil işlemeden görüntü işlemeye… Ses ile alakalı bir uygulama da olabilir…

SS Apple’ın da CoreML’e daha fazla özellik eklemesiyle birlikte bu alanlar git gide genişliyor. Hatırlarsan Create ML ilk çıktığında sadece resim sınıflandırmayı destekliyordu. Hatta Create ML’in kendi uygulaması bile yoktu. Xcode Playgrounds ile özel bir kod yazıp sonra oradan Create ML ile modeller eğitebiliyordunuz.

Geçtiğimiz yıllarda tabii ki bu çok daha büyük bir hale geldi ki bu sene de Core ML ve Create ML’in daha da iyi bir hale geleceğine şüphe yok.

Peki o zaman, sana gelecek ile alakalı birkaç soru sormuştum. Şimdi de biraz daha geçmişe dönelim. Swift ile kodlamaya ne zaman başladın ve öğrenme sürecinde hangi kaynaklardan yararlandın?

DD Swift ile programlamaya ilk başladığım zaman ben TurkishKit’i bilmiyordum. Sene 2015 olabilir. O zaman TurkishKit daha yoktu.

SS Evet, o zaman yoktu. 2017'de TurkishKit kuruldu.

DD Evet, baya eskiydi. Ben o zamanlar WWDC Scholarship olaylarını daha çok çok yeni öğreniyorum. Mac almaya çalışıyorum vs. O dönem alamamıştım ama internetten Swift nedir diye birazcık öğrenmeye başlamıştım.

Daha sonra Mac de alınca Swift ile küçük küçük uygulamalar geliştirmeye başladım. Daha Swift 1 veya 2 vardı sanırım.

SS Hatırladığım kadarıyla Swift ilk defa 2014 yılında çıktı.

DD Tam ne zaman çıktı bilmiyorum ama benim Swift’e başlamam 2015 veya 2016 zamanlarındaydı. 2017 değildi çünkü TurkishKit yoktu. TurkishKit kurulduktan sonra içeriklerini çok takip ettim. Sen sordun ya hangi kaynaklardan yararlandın diye…

Swift’i ilk öğrenmeye başladığım zamanlar kaynakların çoğu Objective-C üzerineydi. Ben Objective-C’yi hiç öğrenmedim. Swift ile başlayanlardanım diyelim.

Türkçe de kaynakta yoktu zaten o zamanlar. O yüzden direkt Apple’ın orijinal kaynaklarından yararlanıyordum. Dönüp baktığım zaman, bu sene 2021, çok güzel kaynaklar var. TurkishKit de sağ olsun bu konuda Türkçe kaynak olarak çok çok iyi işler yapıyor.

Hâlâ yeni bir şey geliştireceğim zaman TurkishKit’e bakıyorum orada ne var, yazılmış bir makalesi var mı diye ki genelde oluyor, olmazsa da yazılıyor. O anlamda TurkishKit blogunu tavsiye ederim. Ben oradan çok faydalandım.

SS Senin de serüvenin de TurkishKit olarak yardımcı olabildiğimize çok sevindim.

Peki şu an Apple platformlarında uygulama geliştirme dikeyinde neler yapıyorsun?

DD Mobiler adında bir web sitesi var. Yeni mobil teknolojiler ile alakalı bir haber sitesi. Orada bir blog yazısı üzerine çalışıyorum. Bu dönemdeki konumda iOS ile alakalı. IOT ile bir Arduino’lu bir sistem ile motorları kontrol edebildiğimiz bir iOS uygulaması. Biraz daha açayım: Uzaktan kumandalı bir araba gibi bir cihaz düşünün. Onu iOS uygulaması üzerinden bir iPhone ile kontrol edebiliyorsunuz.

Böyle bir yarışma düzenlemeyi planlıyoruz: Tamamen telefon üzerinden kontrol edilebilen robotların mini sumo yarışı gibi bir proje. Buradaki iOS uygulamanın demosu için çalışıyorum.

SS Ben de bir keresinde Swift’i kullanarak bluetooth ile bir şeyler yapmayı denemiştim. Tabii bu birkaç sene önceydi ama basit bir konu değil.

DD Evet değil. iOS platformunda bluethooth daha da zor. Gerçi en son wi-fi ile yaptık ama bluethooth için de geliştiriyoruz. İki bölümü var. Bunun için bir tutorial çıkartmaya çalışıyoruz.

SS Şimdi konuyu biraz daha Swift Student Challenge’a çevirmek istiyorum. WWDC Swift Student Challenge’a başvurmaya nasıl karar verdin? Başvuru sürecini bizlere anlatabilir misin?

DD Dediğim gibi ben bu yarışmayı baya bir önceden duymuştum ve o zamandan beri “Ben bu yarışmaya girmeliyim.” diye kendime söylüyordum. İlk zamanlar Mac’im yoktu, sonrasında Mac’im vardı ama vaktim yoktu gibi bir durum vardı. O yüzden baya bir sene katılamadım.

İlk defa geçtiğimiz sene Mart ayında pandemi süreci başlayınca okullar kapandı, her şey kapandı. Evlere gömülmüştük. Ben de tam o dönem yazlığa gitmek durumundaydım. Yazlıkta da internetimiz yok. Yazlığa gittiğim ilk günde Swift Student Challenge’ın başvuruları açıldığı gündü. İlk başta şaşırdım.

Bu sene şansımı denemeliyim diye düşündüm, hazır okullar da ne yapacaklarını bilmiyorken vs. Fakat o ara Xcode bilgisayarımda kurulu değildi. Yeni bir sıfırlama sürecinden geçmişti. Nasıl kuracağımı düşündüm, orada internet yok ve mobil internet ile Xcode’u kuramazsın. iPad’de İstanbul’da kalmış…

O sıra fark ettim ki iPad’de olan Swift Playgrounds uygulaması Mac için de gelmiş. Tam da o günlerde olan bir gelişmeydi bu. Onu görünce bunun benim şansım olduğunu düşündüm. Swift Playgrounds Xcode’a göre daha basit bir uygulama olduğu için indirebilmiştim. Bu şekilde Swift Playgrounds projemi yapmaya başladım.

O dönem hepimiz COVID-19 yüzüden evlerimizde olduğumuz için COVID-19 ile alakalı bir proje yaptım.

Geçen sene Swift Playgrounds Mac’e gelmeseydi ben başvurmamış olabilirdim ve bu yüzden de bu konuşmayı yapmıyor olabilirdik…

Hâlâ arada Swift Playgrounds kullanıyorum. Bana kullanımı rahat geliyor.

Konuşmacılarımızdan bir kişi sana “Swift ile programlamaya başlayacak birisine neler tavsiye edersin?” diye sormuş.

DD TurkishKit’e bakabilirsin… Bu da reklam gibi olmasın ama gerçekten TurkishKit’e bakmalısın. En başta öğrenme aşamasındaki “tutorial”ları gerçekten çok iyi. Onları inceledikten sonra küçük uygulamalar geliştirebilirsin. Bence en iyi kendi kendine bir şeyler geliştirerek öğreniliyor.

“Tutorial”lardan öğrendikten sonra sizin markete uygulama çıkarmak gibi bir uygulama fikriniz olmalı. Market olmasa bile insanlara fayda sağlayan bir uygulama yapmak gerçekten iyi bir amaç. Ayrıca geliştirdiğiniz uygulamaları kullanın. Sadece geliştirmek için değil, aynı zamanda kullanmak için de uygulama yapın.

Zaten telefonunuza kendi uygulamanızı kurduktan sonraki an çok ilginç. Düşünün, telefonunuzda Facebook var, Instagram var, LinkedIn var ve sizin uygulamanız var… Bu çok ayrı bir keyif. Ayrıca uygulamanızı markete koyup başka insanların da telefonunda kendi uygulamanızın olmasını hayal edin… Bu gerçekten çok güzel bir his.

SS Bu anlatılmaz yaşanır diyebileceğimiz hislerden birisidir herhalde.

DD Tavsiye olarak TurkishKit’in yanı sıra şu an internette bir sürü kaynak var; Apple’ın kendi kaynakları var, Udemy’de bir çok kurs var…

SS Apple’ın kaynakları da gerçekten çok iyi. Hatta şunu da söyleyebilirim ki biz TurkishKit olarak Apple hazırlamış olduğu kaynaklardan oldukça fazla ilham alıyoruz.

Dinleyicilerimizden bir soru daha gelmiş: “Peki WWDC’de hiç kadın öğrenci var mı ve yaş sınırı var mı?”

DD Yaş sınırı 13 diye biliyorum. 13 yaşının üstündeki herkes başvurabiliyor. Kazananlardan tabii ki de kadın öğrenci var. Çok da fazla var. Sayıyı bilmiyorum ama Türkiye’den WWDC18 bursu kazanan Nadin’i biliyorum.

SS Peki WWDC20 senin için nasıl geçti?

DD Tabii ki oraya gidememek üzücüydü. San Jose’ye gitmek çok farklı bir keyif olurdu. Ben ona rağmen keyif aldığımı söyleyebilirim. Zaten yayınlar çok kaliteliydi.

SS Özellikle Keynote çok güzeldi değil mi? Bana soracak olursan gerçekten bir sinema filmi gibiydi.

Peki onun dışında session ve “lab”ler nasıl geçti? Yani Keynote dışındaki WWDC deneyimin nasıl oldu?

DD Güzeldi. Ben genel olarak takip etmeye çalıştım ama “lab”lere çok giremedim. Genelde session’ları takip etmeye çalıştım. Daha çok SwiftUI ve ML -Machine Learning- ile alakalı “session”ları takip ettim.

Bir de siz TurkishKit olarak her WWDC günü canlı yayın yapıyordunuz, bu akşam neler oldu gibi. Sizi de dinliyordum.

SS Kaliforniya havası farklı olsa bile Apple bize az da olsa o havayı getirebildi. Örneğin “session”larda kodların ekranlarda çıkıp sonra üstüne tıklayıp kopyalayabiliyor olmanız çok güzeldi.

Ben de bir tane “lab”e girmiştim ve hatta “lab”de biraz sorun yaşadığım bir playground ile ilgiliydi. Orada Xcode’da hiç görmediğim şeyler yapmıştı “lab”deki Apple mühendisi. Gerçekten fiziksel olan WWDC’deki “lab” hissini vermişti.

Bence Apple online ortamda yapılabilecek en iyi deneyimi verdi diyebilirim. Tabii ki 2021'e kadar. O konuda ben de heyecanlıyım. Biliyorsun ki Apple her sene bize küçük süprizler yapıyor.

DD Ondan sonraki etkinliklerinde de bunu sürdürmeye devam ettiler zaten. Doğru söylemek gerekirse ben eskiden bütün Apple etkinliklerini izlemezdim ama pandemi dönemindeki etkinlikleri beni gerçekten çok etkiledi.

Şu an herkesin aynı anda izleyebiliyor olması ve WWDC’ye katılabiliyor olması çok iyi bir durum.

SS Evet. Eskiden WWDC’ye sadece 7000 kişi katılabiliyordu. Bu 7000 kişinin 350'si “scholar”dı tabii. Ki pandemiden önce WWDC’ye fiziksel olarak katılabilmek için geliştiriciler bir kuraya katılıyordu ve kurayı kazanırlarsa bilet alabiliyorlardı. Bilet fiyatı da 1600 dolardı.

Yani aslında Apple geliştici topluluğunun küçük bir kısmı WWDC’ye gidebiliyordu. Online WWDC’nin avantajı bu sayıyı milyonlara çıkartabilmesi oldu.

Bu arada, küçük bir not eklemek istiyorum. WWDC’ye katılmak için verilen yasal yaş sınırı aslında kağıt üzerinde gözüken bir kural. Örneğin Yuma’yı — Yuma Sorianto — bazılarınız tanıyordur. İlk WWDC Scholarship’ini 10 yaşında kazanmıştı ve o zamandan beri her sene kazanıyor.

O yüzden Apple genelde 13 yaşının altındaysanız bile sizi kabul edebiliyor. Hatta hatırladığıma göre Apple, Yuma resmi olarak San Jose üniversitesinin yurdunda kalabilecek yaşta olmadığı için özel bir otel ayarlamışlardı. Yuma ve 13 yaşının altındaki diğer kazananlar için.

Yani Apple’ın küçük yaştaki katılımcıları sonuna kadar desteklediklerini söyleyebiliriz. Aslında bu yaşlı katılımcılar için de aynı. WWDC17'de Yuma ilk defa scholar olduğu zaman onunla birlikte 70 yaşında bir başka kişi de scholar olmuştu.

Kısacası WWDC’ye başvurmak için hiçbir zaman geç değil. WWDC’ye başvurmanız için herhangi bir yerde öğrenci olmanız yeterli.

Şimdi de ilk başlarda bahsettiğin bir konuya değinelim ki ben de bu konudaki cevaplarını merak ediyorum. Konuşmamızın başlarında öğrenci kulüplerine katıladığını söylemiştin mesela Github Campus Expert gibi vs. Bu kulüplerin sana nasıl bir katkı sağladığını düşünüyorsun.

DD Ben lisede başladım. Lisede ben MUKAV (Mühendislik Uygulamaları Kadıköy Anadolu Lisesi) topluluğundaydım. Bu topluluğa katıldığım zaman ben dokuzuncu sınıftaydım. Orada yapılan projeleri görünce mühendislik neymiş görmeye başladım. Bu tarz ortamlarda bulunmak insana gerçekten büyük bir vizyon katıyor: Bu alanda bir şeyler yapmak için fırsatlar doğuyor. Orada tanıştığınız insanları o dönemde arkadaş gibi görüyorsunuz ve ilerleyen zamanlarda bu kişiler arkadaştan da öte birer dost, teknik destek alabileceğiniz ve ileride proje yapabileceğiniz — ki ben de oldu — kişiler oluyorlar.

Bana toplulukların çok katkısı oldu. Network açısından da aynı şekilde.

Ben on birinci sınıftayken “KODKAL” adında Kadıköy Anadolu Lisesi’nde bir topluluk kurmuştuk. Halen daha devam ediyor. Şimdi dönüp baktığım zaman halen o topluluğun yaşıyor olması çok keyifli bir durum.

Üniversite çok daha büyük bir havuz. Daha fazla şansınız ve seçeneğiniz var. Bir anda hepsine gitmeye çalışıyorsunuz. Akademik ve teknik konular ile alakalı toplulukların yanı sıra spor ile alakalı topluluklara da girebiliyorsunuz. Örneğin ben bric topluluğuna girmiştim. Böyle ilginç topluluklara da girebiliyorsunuz yani. Bunlar sosyalleşmenizi de çok büyük oranda arttırıyor ve dediğim gibi bir çevre kazanıyorsunuz.

Dediğim gibi bu girdiğiniz topluluklar tek bir türde olmasına da gerekmiyor. Daha kariyere yönelik, daha tekniğe yönelik topluluklar da olabilir. İşte biz şu an DSC METU (Developer Students Clubs METU) olarak — Google’ın topluluklarının genel ismi — soft teknolojiler geliştirme üzerine işler yapıyoruz. Daha mobil teknolojiler vs.

Onun dışında daha farklı topluluklar da var. Örneğin bir başka takımımız var. Orada da teknolojideki kadın farkındalığına yönelik etkinlikler yapıyor. Örneğin geçen hafta bir etkinlik yaptık; “challenge”lardan bahsediyorduk. Ben orada WWDC Swift Student Challenge’dan bahsettim.

Umarım bir an önce bu pandemi ortamı biter de fiziksel olarak da etkinliklere katılabiliriz.

SS Ben de bu konuda senin dediklerine kesinlike ve kesinlikle katılıyorum. Topluluklar hepimize çok büyük artılar katan yapılar. Hem lise olsun hem de üniversitede. Hatta özellikle de üniversitede olsun.

TurkishKit’in de bir topluluk olduğunu düşünürseniz toplulukların ne kadar da önemli olduğunu anlayabiliriz. Ben de TurkishKit’in bana kattıklarını saymaya başlarsam konuşmayı gece 1–2 gibi bitirmek zorunda kalırız.

Ben de zaten senin dediğini diyecektim. İlla yazılımla veya teknolojiyle alakası olmasına da gerek yok. Senin dediğin gibi bir bric topluluğundan da çok yakın arkadaşlar edinebilirsiniz ve hatta onlardan yeni şeyler öğrenebilirsiniz. Mesela bric ile alakalı bir WWDC projesi yapabilirsiniz.

DD Bu çok güzel bir fikir. Bununla alakalı yazın bir şeyler yapabilirim. Ben çok beğendim.

SS Sana bir fikir verebildiysem sevindim çünkü şu ana kadar yaptığım bütün WWDC projelerinin fikirlerini hep başkalarından aldım. Toplulukların önemini şu anda bile görebiliyoruz.

DD Topluluktaki insanların kalitesi de önemli. Siz de o topluluğun kalitesini yükseltiyorsunuz, aynı o topluluktaki insanların sizi de yükselttiği gibi. TurkishKit’te içerisinde olması keyifli olan topluluklardan biri.

SS O zaman bir soru daha sormak istiyorum ki bu konudaki cevabını da baya bir merak ediyorum. Okulunda böyle bir imkanı olmayan öğrenciler kulüplere nasıl katılabilirler?

DD Bu alanda yapılabilecek en iyi şey çevrenizde sizinle aynı ilgiye sahip insanlarla kendi kulübünüzü kendiniz kurmanız ama bu tabii ki çok kolay değil. Diyelim ki kendi kulübünüzü de kuramıyorsunuz, istediğiniz ortam oluşmuyor vs.

Bu tarz durumlarda daha büyük topluluklarla iletişime geçip neler yapabileceğinizi konuşabilirsiniz. Belki o topluluklarla etkinlik yapabilirsiniz vs.

SS Bu konuda söylediklerin çok doğru. Ben de bir şey ekleyecek olursam, aslında etkinliklere katılmanızı çok öneririm. Pandemi döneminde bu biraz daha zor olsa da online topluluklarda yer almanızı tavsiye ederim.

Okulunuzda topluluk yoksa dışarıda kendi alanınız ile alakalı mutlaka bir topluluk bulabilirsiniz ki TurkishKit’te tamamen bağımsız bir topluluk.

Örneğin ben de okula ilk başladığımda pek fazla kulüp yoktu, hatta ben de kendi lisemdeki teknoloji kulübünün kurucularından biriydim aslında.

Dışarıdaki topluluklara ve etkinliklere katılmanız başlamak için yeterlidir diye düşünüyorum. En azından toplulukların Slack ve/veya Discord kanallarına katılabilirsiniz. Örneğin TurkishKit’in Slack kanalı oldukça iyi bir örnek.

DD Örneğin bir topluluk olarak bir gün etkinlik yapacaksınız diyelim, direkt olarak diğer toplulukları da örnek almanız gerekiyor ki bu ister istemez olan bir durum. Yani bir topluluğun etkinliğine katıldığınız zaman — aynı şu an bu yayında olduğu gibi — etkinliğin nasıl yürütüldüğü ile alakalı bilgi sahibi olmaya başlıyorsunuz.

SS Kesinlikle. Hatta sanırım Nadin’in tam olarak böyle bir anısı vardı. Onun da kendi okullarında yaptıkları “Coding Submit”te TurkishKit’ten örnek aldıklarından bahsetmişti. Hatta sanırım bunu onların bilgisayar öğretmenleri söylemiş.

Kendi topluluğunuzu kurduğunuzda bile başka topluluklarda bulunmak iyi sonuçlar doğuruyor kısacası.

Bizi daha yakından takip etmek istiyorsanız, sosyal medya hesaplarımıza aşağıdan ulaşabilirsiniz!

Twitter | Instagram | Facebook

--

--