Üsküdar, Sahaf ve Zaman

Büşra Canpolat
Yetkin Yayın
Published in
3 min readAug 24, 2023

Yaşamayı seviyorum. Her anı dolu dolu ve anlamlı. Her baktığım ayrıntıda o özelliği ve o manayı görmek paha biçilemez bir duygu. Bu anların illa ki müthiş farklı müthiş üst anlar olması zorunlu değil, akla gelebilecek en ‘ufak’ anda dahi hayat dolu benim için. Mana dolu. Yeter ki o manayı görmek isteyeyim o anlamı keşfetmek isteyeyim. Gökyüzüne baktığım an da çok öte bir mana ile dolu, bir sahafa girdiğimde kokusunu aldığım kitaplar da. Sahi sahaf demişken. Sahaf hissi ve kokusunu bilir misiniz…

Hele bir de sahafın anılarını dinleme fırsatınız olduysa değmeyin o anın keyfine. Daha önce de dükkanının kapısını çalmış olduğum bir sahafı bugün yine ziyaret ettim. Bir an beni tanır veyahut tanımaz emin olamadım ama hemen kendimi tanıttım. Tanıdı tanımadı emin değilim ama yine ilk gittiğim gün olduğu gibi içten bir amcaydı kendisi. Dükkanının önünde oturuyordu ve istersen bir iskemle çek ve otur dedi. Anılarını dinlemeyi merakla beklediğim için tabii ki bu teklifi kabul ettim. Merak ile anlatacaklarını beklemeye başladım. Tabii tahmin edersiniz ki yazarınız çok meraklı bir genç. Sorular sordum, cevaplar aldım ve her cevap ile birlikte merakım daha da arttı…

Tüm konuşmayı aktarmayacağım hem sizi sıkmamak hem ayrıntılarda boğulmamak adına ancak beni etkileyen bir an’a değinmek istiyorum.

Üsküdar’ın maneviyatının yoğunluğundan ve derinliğinden bahsediyorduk. Kendisi Üsküdar’ın İstanbul’un fethinden yaklaşık 50 yıl önce fethedildiğinden bahsetti. O zamanlar Türk ve Müslüman halk Üsküdar’a göç etmiş ve yerleşmeye başlamışlar. İstanbul fethedildiğinde de Üsküdar genellikle bürokrasinin oturduğu bir yer olmamış. Bunun sebebi o zamanın ulaşım şartlarının zorluğu sebebiyle saraya yani yönetimin merkezine erişimin zor olmasıymış. O zamanlar bizim bildiğimiz gibi köprü, vapur gibi ulaşım araçları yok tabi ki, bu bağlamda düşününce de sandal ve türevi araçlar ile boğazı geçmek pek de kolay değil.

Bu gibi sebeplerle Üsküdar halkın daha yoğun yaşadığı bir yermiş bununla birlikte evliyalar, alimler ve manevi yönü kuvvetli bazı insanlar da yaşam için Üsküdar’ı tercih etmişler. Bu perspektif ile bakınca aslında Üsküdar tarihin izlerini yoğun bir şekilde taşımıyor mu? O maneviyat günümüze kadar taşınmış. Adeta yüzyıllar öncesinin elleri, kokuları, hisleri bizlere ulaşıyor…

Zaten zaman göreceli bir kavram değil mi aslında…?

&B.C.

--

--