Anı Yaşama Felsefesi

Beyza Şimşek
Yetkin Yayın
Published in
3 min readSep 18, 2023

Uzun zamandır eksik bir yönüm olan ve aslında birçoğumuzun da eksik olduğunu fark ettiğim bir konu olan “anı yaşamak” hakkında konuşmak istiyorum.

Hayat yolculuğunda hepimiz acele içindeyiz. Başkaları ile, kendimizle yarışıp duruyoruz. Birilerinin belirlediği bir yerlere yetişmek için çabalıyoruz durmadan. Ama bu yerler içimizdeki çocuğun belirlemediği/istemediği şeyler olduğu için ne yaparsak yapalım yetişemiyoruz, eksik kalıyoruz.

Peki, neden kendimize bu eziyeti çektiriyoruz? Yaşamak için? Daha doğrusu “Yaşayabilmek için?” Bir yerlere yetişmek için çalışırken gerçekten de yaşadığımızı hissedebiliyor muyuz peki? En son ne zaman kafamızda bir şey olmadan nefes aldık, etrafımıza baktık? En son ne zaman bir çocuk merakı ile dolu olmadan merak ettik, soru sorduk? Öyle bir aceledeyiz ki, içinde yaşadığımız sisteme hayran olmayı, hayrete düşmeyi unuttuk. Eğer karşımıza çıkan şey bu yarışında bizi ilerletmeyecekse “sıradan”laşıyor gözümüzde. Şaşırmıyoruz, durmuyoruz, görmüyoruz, etmiyoruz merak.

Son 1–1.5 aydır bazen durup nefes almaya çalışıyorum. Hayret ediyorum doğaya. Dopdolu otobüs penceresinden dışarıya bakarken okuldan heyecanla çıkan çocukları izliyorum mesela, hayranlık duyuyorum. Yaşamak ve dünya hakkında bildiğimiz şeylerin en az olduğu bu yaşlar, aynı zamanda yaşamayı en iyi bildiğimiz yaşlar.

Gerçekten de planladığımız onca şey bu kadar önemli mi? Eğer yolculuğumuz ağaç ekilmeyen bir yerde geçiyorsa ne yaparsak yapalım, gerekirse okyanusu sırtlayalım bir tane ağaç bile ekemiyoruz. Biz ne kadar çabalarsak çabalayalım olması gereken oluyor, olmaması gereken de olmuyor. Evet, yürüyelim yolumuzda. Hatta çekelim altımız 0 bir araba, geliştirelim kendimizi. Ama çok takılmayalım yolu nasıl gittiğimize bu kadar. İlerliyoruz, kendi zamanımızda ve yolumuzda durmadan ilerliyoruz.

Bazen küçücük canlılar olduğumuz için ilerlediğimizi fark etmiyoruz. Hatta gerilediğimizi zannedip en büyük yaraları kendimize, yine, kendimiz veriyoruz. Kötü olarak gördüğümüz şeyler, bazen bize en büyük iyiliği verebilir. Ya da başkasının hayatında kötü bir karakter olduysak onun cezasını dünyada çekiyor olabiliriz. Eğer durum ikinci dediğim ise, o zaman başkasının hayatında onları gülümseten, iyi kişi olursak, doğru orantılı şekilde, onun ödülünü de er geç almamız gerekir.

İnsanları anladıkça hayatı, hayatı anladıkça insanları anlamak kolaylaşıyor. Hayat da aynı biz insanlar gibi dalgalı, kötüsü de var iyisi de. Her kötünün ardından iyi, her iyinin ardından da kötü geliyor. Ne iyi olanlar ne de kötü olanlar sonsuza kadar sürüyor, tıpkı hayatın ve insan yaşamının sonsuza kadar sürmediği gibi.

Her şey o kadar güzel bir uyum ve örüntü içindeki, biz bu örüntüdeki küçücük varlıklar olarak sistemde hem çok büyük hem de çok küçük rollerimiz var. Fark ettiyseniz, her şeyde bir zıtlık var. Asla bir konuda tam olamıyoruz. Belki de olmamamız gerekiyor, hayat gibi. Renkli renkli çiçeklerimizin yanında dikenlerimizin olması gerekiyor. Sistemde bunu fark ettik güzel, peki neden böyle?

Bu soruya başka bir soru sorarak cevap vermek istiyorum: Bu sistemde ne yaparsak yapalım, içindeyiz. Ve sistemi anladıktan sonra bizden kat kat daha karmaşık ve mükemmel olan bu sistemi değiştiremeyeceksek sisteme soracağımız “neden?” soruları gerçekten de o kadar önemli mi?

İşte, baştaki konumuza geldik, anı yaşamak. Sisteme yönelik sorduğumuz “neden?” sorularına odaklanırken de yaşamayı unutuyoruz. Üstelik bu “neden?” soruları, biz küçük varlıklar için yaşamayı unutmamıza değecek kadar fayda sağlamayacak. Bu durumu, okumayı yeni öğrenmiş bir 1.sınıf öğrencisine türev ve benzeri ileri seviye matematik öğretmeye çalışmaya benzetebiliriz. Kaldı ki biz bu mükemmel sistem karşısında çok daha yetersiz kalıyoruz. Daha önümüzde gidilecek çok yol var. Her sene daha akıllı daha olgun oluyoruz fark ettiyseniz. Bize bu olgunluğu kazandıran ise, genelde, sene içinde yaşadığımız ve üstünden geldiğimiz kötü zamanlar olarak değerlendirdiğimiz, o keşke yaşamasaydım dediğimiz, durumlar sağlıyor.

O yüzden bırakalım bunlar üstünde bu kadar kafa yorup hayata ‘yetişmeye’ çalışmayı. Seyahatimizden keyif alalım. Bakalım yolculuğumuz bizi nereye götürecek?

--

--

Beyza Şimşek
Yetkin Yayın

Bir gezginin, "yaşam" adlı serüveninde keşfettiklerini not ettiği düşünce seyahatnamesi. https://www.youtube.com/@totorodiaries