Dünya’nın Eğitim Sektöründeki Rock Star’ı: Finlandiya (Bölüm 2)

EŞREF TOKGÖZ
Yetkin Yayın
Published in
6 min readJun 17, 2022

Değerli okurum hoş geldin. Nasılsın ? Duyuyorum duyuyorum. Ben de iyiyim teşekkür ederim. O zaman çayını, kahveni kaptın hop ikinci bölümdeyiz.

BÖLÜM 2: AÇILIN YOLDAN EĞİTİMİN ROCK STAR’I GELİYOR

  • Dünya’nın Eğitim Sektöründeki Rock Star’ı: Finlandiya

Eğitim ve öğretimin ne olmadığını yukarıdaki birçok ifadede görmüş olduk. Gönül ister ki bu başlığı atarken “Türkiye” ifadesini kullanalım fakat nafile. Peki hep olumsuzluklardan bahsettik. Yok mu Eşrefciğim eğitimde güzel bir örnek? Güzel değil en güzel örneği vermek için sizlerleyim. Şu ana kadar eğitim ve öğretim için bahsettiğimiz başlıklar :

· Nerede başladı

· Nasıl başladı

· Nasıl devam etti

· Kimler bu süreçte öncü oldu

· Öncülerin önerileri nelerdi

· Öneriler ne derece de etki yarattı

· Türkiye’de durum neydi

Finlandiya’da eğitim ve öğretim açısından toplumun desteklediği ve eğitimin başarısının zirveye çıkmasında etkili olan bir kültür bulunmakta. Bu dünyanın diğer ülkelerinde kolay kolay yer edemeyen bir kültür. Hatta Finlandiya’nın eğitim sistemini kopyala-yapıştır yapanların başarısız olma sebeplerinden en önemlisi. Finlandiya’da öğrenciler, öğretmenler, eğitim sistemi, toplum arasında çok güçlü bir güven kültürü var. Şimdi “Bu mu yani en başarılı eğitimin sırrı?” dediğinizi duyar gibiyim. Hemen kahvenizi yenileyin yeni bir başlığa hızla geçiyoruz.

  • Mesele Kültür Meselesi Arkadaş!

Gerçekler bize bunu söylüyor. Evet mesele kültür meselesi arkadaşım. Bugün az gelişmiş ülkeler incelendiğinde en büyük problem nedir? İş, yaşam, sağlık, eğitim vb. sistemlerin kültür eksikliği. Eğitime inanmayan 10 insanın olduğu bir yerde 11. insan neden eğitim ve öğretim süreçlerine dahil olmak ister ki? Eğitime değer verilmeyen ya da güvenilmeyen toplumlarda bireyler eğitimi adeta yobazlık olarak bile nitelendirebilir. Hırsızlığın nüksettiği bir evde herkesin güvenlik edebiyatı yapmasındaki mantıksızlık gibi eğitimin yok hükmünde değer gördüğü toplumlarda da eğitim edebiyatı yapmak mantıksızdır.

Eğitim ayakları sağlam temellendirilmiş bir eğitim kültüründe parlayabilir. Eğitim süreçlerinin kişilere kazandırdığı ya da kazandıracaklarının hem toplumsal açıdan hem manevi açıdan hem de maddi açıdan değeri olmalı ki bireyler elde edilecek değerler karşısında kendilerini motive edebilsinler.

O zaman haydi kültür oluşturalım! Maalesef kültür dediğimiz kavram bir olgudur. Kesinlikle bir olay değildir. Yani “oldu-bitti” gibi değil “olmuş-oluyor-olmamakta-olmaya devam ediyor” gibi bir kronolojiye sahiptir. Bir toplumda kültür inşa etmek aslında o toplumu inşa etmektir. Zayıf eğitim sistemiyle temellendirilmiş bir kültürde ortaya çıkacak toplum yetersiz eğitimden kaynaklı olarak gelecek nesillere zayıf bir kültür oluşturacaklardır. Dolayısıyla burada karşımıza çıkan karanlık duruma ben “Zayıflık Döngüsü” diyorum.

Zayıf kültür ile kurgulanmış toplumsal yapı da zayıf olacaktır. Zayıf bir toplumsal yapı zayıf eğitim sistemini ortaya çıkarır. Gelecek nesillere aktarılan zayıf kültürün barındırdığı zayıf eğitim sistemi tekrardan süreci toplumsal yapının zayıflığına getirir ve bu durum reformlar gerçekleştirilmeden düzeltilmez.

Şekil 1.2: Zayıflık Döngüsü

Görüldüğü üzere aslında toplumsal kurgu bize her şeyi özetliyor. Finlandiya’nın neden zirvede olduğu çok açık. Kültürü o kadar iyi işlemişler ki eğitim sistemlerindeki reformlara olan güven çok yüksek derecede. Halihazırda bu güven zemini sayesinde özerkliğini kazanan eğitim sistemi başarılı bireyler yetiştirerek güçlü toplumsal yapının temellerini atmakta.

Finlandiya’da ders müfredatları ve içerikleri 1980’li yıllar itibariyle artan reformalar aracılığıyla yerel yönetimlere ve okullara-öğretmenlere bırakılmıştır. Bir dersin nasıl işleneceği, hangi konuların işleneceği ve değerlendirmelerin nasıl yapılacağı öğretmene yani eğitim biriminin özerkliğine bırakılmıştır. Güven kültürünün toplumsal tabanda yaygınlığı nedeniyle kimse bu durumu sorgulamaz çünkü hem otorite hem halk hem de öğrenci eğitim sistemini kurgulayan öğretmene güven duyar. Durum böyle olunca öğretmen için adeta bir laboratuvar haline gelen eğitim sahası öğrencilerin de sıradan ve birbirine benzer öğretim tekniklerinden sıyrılarak farklı farklı tekniklerle öğrenme süreçlerine gerçekleştirmelerine imkan tanır.

Finlandiya için öğretmen aynı zamanda öğrencidir. Bir sınıfın idaresini üstlenen öğretmen sınıftaki eğitimi ve öğretimi etkileyen her konuya karşı çözüm bulma sorumluluğundadır. Çünkü öğretmenlik öğretim ortamı olan sınıfta 25 sayfalık slaytları okuyarak değil sınıftaki öğrencileri eğitim ve öğretim süreçlerine dahil ederek ya da onları bu süreçten alıkoyan sorunları tespit ederek çözüm yollarının arayışıdır.

  • Öğretmen Eğitimin ve Öğretimin Dedektifidir!

Finlandiya eğitim sisteminde öğretmen araştırmacı konumundadır. Örneğin öğrenciler derse odaklanamıyorlarsa bunun nedeni araştırmalı ve öğrencileri derse karşı motive edecek çözümler bulmalıdır.

Şekil 1.3: Eğitimin Mağduru Alican

Adeta dedektif gibi davranan öğretmen aslında araştırma süreçlerinde kendini de geliştirmiş olmaktadır. Böylece Finlandiya eğitim sisteminde merkezi otoritelerin her sene başı toplanarak müfredat hazırlama gibi zaman kayıpları olmaz.

  • En Doğal Hakkımız: Teneffüs ve Oyun

Oyun denilince akla sadece bebekler ya da arabalarla geçirilen eğlenceli vakit gelmemeli. Oyun her yaşın en doğal aktivitesidir. Oyun her insanın en doğal hakkıdır. Sürekli olarak bilgi aktarılan bir insan ne kadar verimli eğitim ve öğretim tekniği olsa da belirli süre sonunda artık aktarılan bilgiyi anlamamaya başlar. Bugün dünyanın çoğu ülkesinde kullanılan “45+15” sisteminin doğuş yeri Finlandiya’dır.

45 dakika ders 15 dakika teneffüs sistemiyle süregelen Finlandiya eğitim sistemi bu yapıyı o kadar güzel korumuştur ki teneffüsler öğrenciler için bilgili sindirme, sosyalleşme ve adapte olmak için hazırlık sürelerine dönmüştür. Bununla da kalmayıp her okula 1 saat fiziksel aktivite zorunluluğu getirilmiştir. Öğretmenler her ne kadar teneffüste okul sahasının güvenliğini sağlasa da çocukların faaliyetlerine karışmazlar. Zil çaldığında her koşarak çıkan bir öğrenci varsa bu öğrenciyi durdurmak Finlandiya eğitim sistemine göre yanlıştır. Çünkü çocuk kontrol altında olduğunu hissetmemeli ve kendi kararlarının sonuçlarına katlanmayı öğrenmelidir. Böylece çocuk yere düşerse bir daha koşmamasını gerektiğini çok iyi anlar.

  • Eşit ve Hakkaniyetli Eğitim

Eğitim sistemleri ne kadar gelişmiş ve iyi kurgulanmış olursa olsun eşitliği-hakkaniyeti içinde barındırmadığı sürece her eğitim sistemi uzun vadede çöküşe doğru yol alır. Hele ki Finlandiya gibi diğer ülkelere nispeten az nüfusuna sahip bir ülkede kayırma gibi bir durumun söz konusu bile olamaz.

Eşitlik ve hakkaniyet temelde aynı kavramlar gibi algılanır ki bu bir algılama hatasıdır. Eşitlik toplumun her bireyine aynı fırsatları tanımaktır. Hakkaniyet ise çeşitli nedenlerle geri kalmışlara, yetişemeyenlere ve dışlananlara daha fazla fırsat tanıyarak adaleti sağlamaktır.

Toplumdaki herkse ücretsiz eğitim hizmeti sunulduğu takdirde bu hizmetin sunulduğu herkese eşit davranılmıştır. Fakat eğitime konum, hastalık, maddi imkanlar nedeniyle ulaşmakta zorluk çekenler ya da ulaşamayanlar eğitim hizmetine ulaşanlar karşısında dezavantajlıdır. Bu durumda sistemin yapması gereken dezavantajlı gruplarından sorunları çözüm getirmek olacaktır. Örneği maddi imkanlar-konum-hastalık nedeniyle eğitim hizmetine ulaşamayanlara araç tahsis edilebileceği gibi online eğitim sistemleri araç-gereçlerinin teminini sağlayarak da bu durumu hakkaniyetli hale getirmek mümkündür.

Eğitimin asli unsurları olan öğrencilerin eğitim süreçleri sonucunda hakkaniyetli, liyakata tabi şekilde kazanımlarını kullanabileceklerine olan inançları güçlü olmalıdır ki süreç boyunca motive olabilsinler. Buradan anlaşılacağı üzere topluma adalet duygusu ne kadar işlerse aslında eğitim buna paralel olarak daha çok kesime sunulmasını ve bireylerin sisteme olan güvenlerinin pekişmesini sağlamaktadır.

Finlandiya eğitim sisteminde sınıflar asla zeka ya da başarı sırasına göre belirlenmez. Sınıftaki başarı tek tek değil kolektif bir zihniyet olarak değerlendirilir. Keza standartlaşmış eğitim sistemlerinin vazgeçilmezi olan istatistiki sonuçlar üzerinden yapılan çıkarımlar yerini bölgesel değerlendirmelere bırakır. Örneğin birbirine yakın 2 okul özelinde yapılan matematik sınavının sonuçları eğitim biriminin ve unsurlarının ne denli başarıya ulaştıklarını göstermektedir.

Öğrenciler, öğretmenler ve eğitim sistemi temelinde rekabet değil iş birliği duygusu yatmaktadır. İş birliği içerisinde gerçekleşen eğitim sisteminin özeti birlikte başarma ya da birlikte kaybetme hissiyatını tüm sisteme aşılamaktadır. Öyle ki 13 Ekim Finlandiya’da “Başarısızlık Günü” olarak ilan edilmiştir. Bu felsefeden bile yola çıkarak Finlandiya eğitim sisteminin adeta dile gelip bize söyledikleri “Başarısızlık başarının en önemli parçasıdır.”

Değerli okurum. Hızlı gidiyoruz ama bu güzel bir şey. Eğitim hakkında eminim bunları sen zaten biliyorsun. NE? YOKSA BİLMİYOR MUSUN? Merak etme bende bilmiyordum okuyup öğrendim. Artık sende yavaştan Finlandiya’nın sistemini çözmeye başladın.

Bölüm 3'te görüşmek üzere.

NOT: Kahve bardağını yıkamayı unutma çok kalınca bardaktan leke çıkmıyor.

Saygılar-E.T

--

--

EŞREF TOKGÖZ
Yetkin Yayın

Yaşamın özünü aramak deliliklerden en güzelidir