Felsefe Serisi 1 : Kinik Felsefe Nedir?

Rumeysa Dinçer
Yetkin Yayın
Published in
3 min readJul 30, 2021

Kinik Felsefe diyince ilk olarak aklımıza Sinoplu Diyojen amcamız ve onun Büyük İskender’e söylediği ünlü söz gelir:

Gölge etme, başka ihsan istemem.

Peki adını çokça duyduğumuz kinik felsefe tam olarak nedir?

Bu yazımda yukarıdaki sorunun cevabını vermeye çalışacağım.

1. Kinik Felsefe Nedir?

Kinik felsefe diğer adıyla Kinizm (Sinizm, Kinik ya da uşkuculuk), Sofist Gorgias’ın ve daha sonra da Sokrates’in öğrencisi olan Antisthenes’in öğretisidir.

Onların temel etik ilkesi erdemdir ve bundan anladıkları da, insanın özgürlüğü ve kendi iç bağımsızlığı ile yaşamını sürdürmesidir. İnsan, her tür gereksinmeye olan bağımlılığından kurtulmalıdır. Dolayısıyla böyle bir erdem anlayışı, bilgi ile temellendirilir; yani, insan ancak bilgilenme aracılığıyla kendisini kuşatmış olan gereksemelerden sıyrılabilir.

Kinizme göre, insan kendi kendisine dayanmalıdır, ki erdemli, yani kendine yetebilen bir kişi olabilsin. İnsanın doğaya karşı geliştirdiği toplumsallık, büyük ölçüde gereksiz ve yozlaştırıcı nitelikler arz eder; kinikler buna karşı doğal ve sade yaşamı öne çıkarırlar.

Kısaca özetlemek gerekirse Kinizm; zenginlik, güç, şöhret gibi bütün insani duyguları terk edip her şeyden uzak yaşamayı benimseyen bir düşünce biçimidir.

Kinik felsefe ve Diyojen

Kinik felsefenin asıl kurucusu Antisthenes olarak bilinse de kinik felsefe Diyojen ile ünlenmiştir.

Peki adından çokça bahsettiğim Sinoplu Diyojen amcamız kimdir?

Diyojen Sinop’ta dünyaya gelmiş varlıklı, kuyumcu bir babanın oğlu. Babası aynı zamanda Sinop’taki devlet bankasından da sorumlu olan bir bankacı. Ancak sahte para basıp kalpazanlık yapınca baba oğul Anadolu topraklarından sürgün ediliyor. Yolculukları önce Delphoi sonra Atina. Varlıktan yokluğa düşüyorlar. Yiyecek ekmekleri bile yok. Belki de hayat Diyojen’i olması gereken kişi olmaya hazırlıyordu.

“Fakirlik insanı felsefeye iter. Hiçbir şey sahibi olmayan insan nefsini köreltmeyi öğrenir.”

“Oradan oraya koşuşturan, karanlıktan korkmayan, hiçbir şey ile ilgilenmeyen bir fare. İşte bütün zorluklardan nasıl çıkabileceğini gösteren bir yol.”

İşte o bulduğu yol felsefedir. Kinik felsefe.

Diyojen’den birkaç yüzyıl sonra yaşamış olan başka bir filozof Lucian, Diyojen’in felsefesini Diyojen’in dilinden şöyle anlatır:

“Her şeyden önce seni bütün lükslerden arındıracağım. Fakirliği tattıracağım. Üzerine eski püskü bir aba giydireceğim. Sonra seni bir ırgat gibi çalıştıracağım. Ta ki yorgunluktan bayılana kadar. Yerde uyuyacaksın. Sudan başka bir şey içmeyeceksin ve ne bulursan onu yiyeceksin. Eğer para bulursan onu denize atmanı söyleyeceğim. Karını, çocuklarını, ülkeni düşünmeyi bırakacaksın, bunların hepsi sana birer saçmalık gibi gelmeye başlayacak. Aileni bırakıp ya mezarlıkta, ya bir kulede ya da bir fıçının içinde yaşamaya başlayacaksın. Böyle bir hayatla inan bana Pers kralından daha mutlu olacaksın. Seni bir işkence tahtasına bağlayacak olsalar bile umursamayacaksın. İnatçı ve kararlı olmalısın. Karşındaki kralda olsa sıradan bir insan da aklından geçeni aynı şekilde söyleyeceksin ki herkesin hayranlığını kazanasın. “

Diyojen, bir krala da normal bir vatandaşa da aynı şekilde davranırdı. Kendisine "Dile benden ne dilersen" diyen Büyük İskender'e, güneşinin önünden çekilmesini söyleyecek kadar bu düşünceyi benimsemiş ve uygulamaktan hiçbir zaman çekinmemiş birisidir. Lucian anlatmaya devam ediyor:

“Konuşmalarında saldırgan olmalısın, hatta bir köpek gibi hırlamalısın. Somurtmalısın ve yüz ifadenle uyumlu bir yürüyüşün olmalı. Diyeceğim o ki, her şeyin vahşi ve hayvani olmalı. Bütün mütevazılığı, efendiliği bir kenara bırakmalısın. Uyumlu olmaya çalışmamalısın. Yüzün asla kızarmamalı, utanmamalısın. En kalabalık yerleri seç ve oraya gidip tek başına kal, kimseyle konuşma. Kimsenin sana yaklaşmasına izin verme. Gücünü baltalamalarına izin verme. Pek çok kişinin kendi özelinde bile yapamayacağı, çok cesurca şeyleri herkesin önünde yap. Şehvet duygularını tatmin edecek en absürt yolları seç. Eğer istersen bir ahtapot ya da mürekkepbalığını çiğ çiğ ye ve öl. Sana vaat edebileceğimiz mutluluk budur.”

Diyojen, insanları hiç sevmez ve onları küçümserdi. Gündüz vakitleri elinde fenerle "Bir adam arıyorum." diyerek sokaklarda gezerdi. Bunu yaparak, Atina’da "adam" yani iyi ve erdemli birini görmediğini anlatmaya çalışmıştır.

Diyojen, olaylara bizim yaklaşmadığımız açılardan yaklaşabilme yeteneğine sahipti. Bu yeteneği sayesinde şu anda bile kendisinden söz ediyoruz. Oysa neyi vardı ki? Düşüncelerinden başka hiçbir şeyi olmayan bir düşünürdü.

Kaynaklar:

https://evrimagaci.org/kinizm-nedir-bu-ogretinin-savunucusu-sinoplu-diyojen-kimdir-9498

A. Perker. (2020). Sen Beni Aşağılayabilirsin Ama Ben Aşağılanmam. ISBN: 9786053117322. Yayınevi: Destek Yayınları.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Kinizm

--

--