Grigory Petrov | Beyaz Zambaklar Ülkesinde Kitap İncelemesi

Sadiye Arsoy
Yetkin Yayın
Published in
8 min readAug 7, 2022

Bir millettin eğitim, inanç ve emeğin gücüyle kurtuluş mücadelesini nasıl başlattığını ve başarılı olduğunu anlatan bu kitap, hepimizin okuması gereken bir eserdir.

Herkese merhaba.

Umarım iyisinizdir ve hayatınızda her şey yolundadır. Bugün yepyeni bir kitap incelemesiyle karşınızdayım. Temmuz ayında inceleme için radarıma aldığım kitap, Grigory Petrov tarafından kaleme alınan “Beyaz Zambaklar Ülkesinde”. Bu kitabı okumam yönünde çok fazla öneri almıştım. Okuyunca niye bu kadar çok fazla önerildiğini daha iyi anladım. Çünkü bu kurtuluş hikayesi sadece bir millettin mücadelesini anlatmıyor. Eğitimin, emek ve inançla birleştiği zaman ne kadar etkili bir güç olduğunu da ortaya koyuyor.

İncelememde elimden geldiğince kısaca tüm noktalara değinmeye çalıştım. Eğer atladığım bir şey olduysa kusuruma bakmayın. Bu gibi durumları belirtirseniz düzenlemek isterim. Keyifli okumalar!

1: Kitabın Künyesi

  • Kitap Adı: Beyaz Zambaklar Ülkesinde
  • Yazarı: Grigory Petrov
  • Sayfa Sayısı: 240
  • Türü: Kurgusal Olmayan
  • Basım Yılı, Baskı ve Yayınevi: 2021, (-) Baskı, Koridor Yayıncılık

2: Anahtar Kavramlar

Eğitim — Eğitim Sistemi — Bilim — Vatan, Millet Sevgisi — İnşa Etmek — Anlamlı Amaçlar Uğruna Mücadele Etmek — Aile Eğitimi — Dayanışma — Kültürel Birlik ve Beraberlik — Devlet Yönetimi — Din — Eşitlik — Aydın — Toplumsal Sorumluluklar — Sosyal Devlet

3: Beğendiğim Alıntılar

“Kitabın asıl sahip olduğu değer bize Finlandiya’yı anlatması değil, nasıl bir toplum olduğumuzu ve olabileceğimizi bütün açıklığıyla göstermesidir.”

“Siz de canlı lambalar olun. Yaptığınız işlerde elde ettiğiniz başarılarla ışık saçın.”

“Bu dünyada boşuna yaşamadığımı biliyorum.”

“Ekonomik ve kültürel atılımın gerçekleştirilmesi için her şeyden önce, bir ülkede tutarlı ve iyi düşünülmüş devlet politikalarının uygulamaya konması gerekmektedir. Aksi takdirde, gayretli insanlar tarafından kişisel çabalar ve emek sonucu elde edilen başarılar, tıpkı suyun kumda kaybolması gibi, yok olup gidecektir.”

“Maneviyatınızı ve ruhunuzu geliştirmek için çaba gösterin.”

4: Kısa Özet

Önsöz ve yazar hakkında kısımlarının anlatımıyla başlanan eserde, toplam 13 bölüm yer almaktadır. Finlandiya’nın gerçekleştirdiği kurtuluşa, dönüşümün izlerine, mücadele ruhuna ve eğitimin gücüne her bölümde konunun önemini ortaya koyacak şekilde değinildiği görülmektedir. Bölümlerde neler anlatıldığına dair kısa kısa açıklamalar yapacağım. Fakat, öncesinde esere dair minik bir özet geçmenin faydalı olacağını düşünüyorum.

Finlandiya 1809 yılına kadar İsveç egemenliği altında; yönetim, ticaret, okullar, edebiyat ve sanat başta olmak üzere birçok alanda İsveç’in belirlediği kurallara ve politikalara göre yaşamıştır. Söz konusu alanlarda faaliyet gösteren tüm kurumların yönetim mekanizmasında İsveçliler bulunuyordu. Yönetim mekanizmasında yer alan memurlar, öğretmenler, doktorlar ve daha birçok yetkili Finlandiyalıları küçümsüyor ve iyi bir hizmet vermiyordu. Günün birinde ortaya çıkan anlaşmazlıklar ve çeşitli stratejik adımlar sonucu Rusya Finlandiya’ya saldırdı. Ülkenin büyük bir çoğunluğunu ele geçiren Rusya, İsveç yönetimiyle yer değiştirir ve bundan sonraki süreçte Finlandiyalılara kültürlerini geliştirmeye ve yaygınlaştırmaya yönelik haklarını geri vereceğini söyler. Finlandiyalıların kültürel gelişim hareketinin başını dönemin filozofu olarak nitelendirilen bir aydın olan Johan Vilhelm Snelman adlı kişi üstlenir.

Evet, bundan sonra Snelman’ın üstlendiği bu kutsal görevin nasıl yankı bulduğunu ve destansı kurtuluş hikayesinin gerçekleşme aşamalarına tanık oluyoruz. Finlandiya halkının uyanışı için büyük bir mücadele veren Snelman, ülkesinin kalkınması ve gelişmesi için yılmadan çalışır. Ülkenin her yerini karış karış gezerek konferanslar verir. Aydınlara, öğretmenlere, din adamlarına ve doktorlara güçlü hitabetiyle yurtlarını nasıl refaha kavuşturacaklarını, buradaki rollerini anlatır. İçindeki vatan sevgisi o kadar güçlü ki, yorulmaz. Hitap ettiği kişi veya kişiler az olsa bile bıkmadan, usanmadan bu dönüşümün sağlanması için çaba vermeye devam eder. Halkı eğitme ve bilinçlendirme konularına çok önem vermektedir. Bu konuda da aydınların, öğretmenlerin ve din mensuplarının desteğini talep eder. Beklediği desteği kısa sürede, büyük bir etki ile aldı. Böylece bugün eğitim sistemi ve refah düzeyinin yüksek oluşuyla ünlenen Finlandiya’nın temel dinamiklerinin temelleri atılmış oldu.

Eserin tanıtımını ve çıkış noktasını kısaca aktarmaya çalıştım. Şimdi ise her bölümü ayrı ayrı inceleyerek neler anlattığını görelim.

1. Mene, Tekel, Peres: Devlet inşasının bina inşasına benzediği, Moskova’daki imparatorluk örneğine dayandırılarak anlatılmıştır. Bu örneğe göre; yeni nesiller yaşanan gelişim ve dönüşümün etkisiyle farklı idealler ve hedefler için yola koyulabilir. Farklılaşan istekler, arzular, hedefler eskiden hüküm süren yönetim anlayışının, bu nesil üzerindeki geçerliliğini kaybettiğini ileri sürmektedir. Bu nedenle, devlet yönetiminin baskıdan uzak, dayatma olmadan, adalet ve mantık çerçevesinde güçlü temellere dayandırılarak oluşturulmasının önemi vurgulanmaktadır.

2. Kahramanlar ve Kitle: Devlet ve devlet yönetiminin sadece belli kesimleri (bakan, kral, milletvekili) değil, halkın tüm fertlerini ilgilendirdiği ve bu konu hakkında her vatandaşın kafa yormasının ülkenin geleceği için önemli olduğu anlatılmıştır. Ayrıca halk ve halkı oluşturan kahramanların halkın içinden nasıl çıktığı, halkın tarihini nasıl yönlendirdiği tarihten örnek ve alıntılarla açıklanmıştır.

3. İkuynen Taystelu (Sonsuz Mücadele): Eserin ana konularından biri olan Finlandiya halkının bugünkü refah düzeyine ulaşmasının kaynağı olan çalışma enerjileri, azimleri ve inançlarından bahsedilmektedir.

4. Suomi: Finlandiya’nın coğrafi konumunun önemi ve bu önemin hem halk hem de diğer ülkeler tarafından nasıl değerlendirildiğine dair aktarımlar yapılmıştır.

5. Snelman: Fin halkının kurtuluşuna öncülük eden J. V. Snelman’ın başlattığı seferberlik hareketinin öneminden bahsedilmektedir. Özellikle halk kitlelerinin farkındalık ve bilincini arttırmak, uyuyanları uykusundan uyandırmak için aydın kesimleri (Öğretmen, din adamı, avukat, memur, doktor) harekete geçirmesinin yankılarına bolca yer verilmiştir. Hatta bu bölümde geçen bir cümleyi Snelman’ın yaydığı etkinin kanıtı niteliğinde gördüğüm için buraya da eklemek istiyorum: “Karanlık köşelerde canlı kandiller yaktım ve daha iyi aydınlatmaları için onlara yağ takviyesi yaptım.”

6. Din Adamları: Snelman’ın halkı harekete geçirmek üzere verdiği konferanslarda sıkça ele aldığı konulardan birisi olan din ve din adamları, bu bölümde yaptığı konuşmalardan kesitler verilerek aktarılmıştır. Snelman, bu konuşmalarında halk kitlesinin manevi hastalığa yakalandığını, dine gerektiği kadar önem vermediğinden bahsetmektedir. Öte yandan bundan yakınan din adamlarına da bu surumun sorumlusu olarak halkı suçlamamak gerektiğini, kendimizi sorgulamamız gerektiğini ifade etmektedir. Konuyla ilgili din adamlarına önemli ve büyük sorumluluk düştüğünü, aksi takdirde halkın dinsizlik hastalığına yakalanmasının kutsal değerleri yok edeceğini, kişilerin nefislerine hâkim olamayacağını ve kötülüklerin engellenemeyeceğini söylemektedir.

7. Yönetim: Rusya yönetimine girdikten sonra iç işlerinde serbestlik kazanan Finlandiyalıların, kendi siyasi süreçlerini inşa etme aşamalarına yer verilmiştir. Bu bölümde Snelman’ın memurlara yönelik yaptığı konuşmalar ve yüklediği sorumluluklar çok dikkat çekidir. Yasa bekçisi olan memurların, yasalara uymamasının halk için de kötü örnek oluşturduğunu ve adalet bilincine sahip bireylerin yetişmesine engel olduğunu, bu sebeple memurlardan bu konuda hassasiyet göstermeleri konusunda ricada bulunur.

8. Kışla: Gençliğinin en güzel en parlak döneminde kışlaya giden kişilerin, kışla hakkındaki algısının olumlu anlamda değiştirilmesinin gerekliliğinden bahsetmektedir. Askerliğe gelen gençlerin, buradan kendini eğitmiş, geliştirmiş bir şekilde ayrılıp, ailelerini de eğitmelerini ve toplumu ilgilendiren konularda söz sahibi olabilmelerini sağlamanın Finlandiya’nın geleceği için ne kadar ehemmiyetli olduğuna vurgu yapılmıştır.

9. Futbol: Dünya tarihinde İngiltere’nin sahip olduğu ün her dönem gündeme gelmiştir. Ancak Napolyon’u yendikten sonra ünü ve saygınlığı daha çok artmıştır. Birçok yönden diğer ülkeler tarafından taklit edilmeye başlanmıştır. Bu yönlerden biri de futboldur. Finlandiya da özellikle futbol konusunda İngiltere’yi örnek alıyor ve futbol takımları kurmaya başlıyor. Bu gelişmelerin üzerine Snelman da sporla ilgilenmenin çok güzel bir şey olduğunu ancak gençlerin zihinsel gelişimine destek vermeyen, onları körelttiğini düşünen bu sporla ilgilenmek yerine, ülkenin refahını arttıracak bilim, hukuk, zanaat, sanatsal faaliyetler gibi konulara yönelmeleri hususunda çağrıda bulunmuştur.

10. Ebeveynler ve Çocuklar: Snelman çocukların ülkenin geleceği olduğunu, onları sadece yeme-içme, bakım, barınma gibi ihtiyaçlarının yeterli olmadığını, ebeveynlerin çocuklarının kalbine ve aklına özel ilgi göstermeleri gerektiğini vurgulamıştır. Bunun için de arkadaşlarıyla birlikte köyleri karış karış gezip, ebeveynlere konuşmalar yapıp, farkındalık ve bilinç kazandırmaya çalışmıştır.

11. Krokep: Bu bölümde Snelman’ın başlattığı hareketin halk kitleleri tarafından istekle sahiplenilip, benimsendiğini ve yayılması için yoğun çaba gösterildiğinin anlatımı yapılmaktadır. Bu görevi üstlenen kişilerden biri de Yarvinen’dir. Etkileyici bir hikâyeye sahip olan Yarvinen, anlatımında arkadaşı Krokep’ten de bahseder. Söz konusu anlamlı hikâyeden, çalışkan insanlar için imkânsız yoktur sonucu çıkarılabilir.

12. Köylüler: Finlandiya’da köylülerin durumunun anlatıldığı bu bölümde, halka yapılan haksızlıklar, eğitimsiz bırakılmaları, emeklerinin sömürülmesi konularına dikkat çekilmiştir. Devlet eliyle tüm bunların düzeltilmesinin ülkenin ve halkların geleceğini belirlediği ifade edilmiştir.

13. Papaz McDonald: Son bölümde ise Papaz McDonald tarafından kaleme alınmış “Güneş Kitabı” adlı kitap ve halkta bıraktığı etkiler anlatılmıştır. Güneş Kitabı Finlandiya halkı için adeta bir rehber niteliğindedir. İçeriğinde hem etkileyici hikayelerden çıkarılan dersler hem de dönüşüm için gerekli adımlar yer almaktadır. Bu bölüm kitapta yer alan iyi ruh ve kötü ruh arasında geçen oldukça ilgi çekici ve anlamlı bir hikayeyle son bulur. Hikâyeden küçük bir alıntı ile kitap hakkındaki özetimi tamamlayacağım:

“… Ben ışığın, ateşin, doğruluğun ve sevincin kendisiyim. Ben hayat tohumları saçıyorum, parlak ışıklar yakıyorum. Seninle olan mücadelemiz, Ey Kötü Ruh, bugün başlamadı, bugün de bitmeyecek. Karanlık işlerine devam et: Işıklarını söndür, hayat meşalelerini kır, parçala! Ben ve silah arkadaşlarımsa aydınlık görevimizi yapmayı sürdüreceğiz.”

5: Sonuç ve Değerlendirme

Bir insanın vatanı için atacağı en küçük adımın, ülkesinin geleceğini değiştirebileceğine kanıt olan harika bir anlatımdı. Evet, kitabın girişinde de ifade edildiği üzere bazı noktalarda yazarın hayal gücü devreye girmiş ve gerçekliğe dair şüphe uyandıran/inandırıcılığı düşük anlatımlar vardı. Okuyunca benim de böyle bir izlenime kapıldığım yerler oldu. Fakat, bu durum kesinlikle anlatılmak istenen ana fikrin önüne geçmedi ve bence geçmemeli de. Çünkü, her şeye rağmen bir halkın eğitim gücünden yararlanarak nasıl kalkındığını ve yüksek refah seviyesine ulaştığı etkileyici bir şekilde anlatılmış.

Petrov, değişimi başlatmak için önce ona inanmamızın daha sonra bu uğurda yılmadan, azimle ve hevesle çalışıp önce kendimizi daha sonra halkımızı bu değişim ve dönüşümün bir parçası haline getirmek için çabalamamızın vurgusunu yapıyor. Snellman da önce inandı, daha sonra halkını da ideallerine, hedeflerine inandırdı. Birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde ülkenin kurtuluşunu gerçekleştirdiler. Nitekim, eserin son bölümünde Petrov’un hem kendimize hem halkımıza çalışkanlığı, iradeyi, disiplini ve azmi aşılamamızı öğütlemesi de bu yüzdendir. Bu özellikleri içselleştirip, yaşamaya çalışan nesillerin geleceğinin parlak olacağını, bilginin gücüyle kalkınacağını ifade etmektedir.

Petrov’un üzerinde durduğu bir diğer konu ise halkın sıkıntılar içindeyken yöneticisini suçlaması üzerine yaptığı aktarımlardı. Snelman yaptığı konuşmalarda halk neyse, neye inanıyorsa ve neyi savunuyorsa yöneticisinin de onun bir yansıması olduğunu vurguluyordu. Yani, yöneticinin halkın içinden çıktığını, halkın inanışlarını ve yaptıklarını temsil ettiğini anlatıyordu. Burada verilmek istenen mesaj bence şu şekildeydi: bizler iyi olan şeylere inanırsak, kimseyi kandırmazsak, ilim, bilim yolunda ilerlemeye çalışırsak, umut edersek, gelişmeye ve dönüştürmeye kendimizi adarsak içimizden çıkacak yönetici(ler) de bizim gibi olur.

Toparlamak gerekirse; Beyaz Zambaklar Ülkesinde eseri; yoksulluğa, imkânsızlığa ve zorlu hava koşullarına karşın aydınları, din adamları, doktorları, öğretmenleri kısacası halkının birlik, beraberliğiyle bir zamanlar bataklıklar ve kayalıkların ülkesi olan Finlandiya’yı verdikleri mücadele ile eğitim, tarım ve ekonomi başta olmak üzere birçok yönden kalkındırarak, gelişmiş ülkeler arasında yer almasını sağlamışlardır.

Gerek ülke olarak gerek bireysel olarak hangi durumda olursak olalım, karşılaştığımız olumsuz durumların bizi yıkmasına izin vermeden, dayanışma içinde mücadele etmeye devam etmeli, gelişime, dönüşüme ve yeniliğe açık olmalıyız. Ürettikçe, birbirimizi saydıkça, sevdikçe var olmaya devam edeceğiz. Ancak bu şekilde güçlü bir eğitim sistemi ve refah seviyesi yüksek bir toplum haline gelebiliriz. Kalkınabilmek için Finlandiya örneğinde olduğu gibi farkındalık, bilinç, çalışkanlık, disiplin ve azim yeteneklerimizi pekiştirmeliyiz.

Kısacası; attığımız her adımla çevremize ışık saçmaya ve aydınlatmaya devam etmeliyiz!

6: Sorgulama & Düşünme Alanı

→ Yaşadığımız toplumda üzerimize düşen sorumluluklarımızın farkında mıyız? Etrafımıza ışık olabilmek için ne yapıyoruz?

→ Günümüzde toplumun temel değerlerini eğitim, birlik ve beraberlikle dönüştürmemiz mümkün mü? Bireysel olarak buna inanıyor muyuz? İnanıyorsak atacağımız/attığımız ilk adım nedir/ne olmalıdır?

Umarım okurken keyif almışsınızdır ve ufak da olsa size bir katkısı olmuştur. Görüş/öneri/yorum ve katkılarınızı paylaşmanız beni çok mutlu edecektir. İlginiz, alakanız ve vaktinizi ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.

Sevgiler…

--

--

Sadiye Arsoy
Yetkin Yayın

Sağlık Yönetimi-Sağlık Bilişimi | Necmettin Erbakan Üniversitesi 🌎 Koordinatör - YetGen