İşte Bu Sefer Oldu!

Gizem Ciftci
Yetkin Yayın
Published in
5 min readAug 1, 2023

Bu yazıyı herkesin merakla açtığını biliyorum. Acaba bu sefer olan şey ne? Ben neyi başardım?

Spor yapmak artık hayatımda düzenli yaptığım bir şey haline geldi. O kadar mutluyum ki böyle olduğu için. “Spor yapmak zorundayım.” gibi bir cümle hayatımdan çıktı. Spor yapmanın bedenimize, zihnimize ve hayatımıza ne kadar fazla fayda sağladığını hepimiz biliyoruz. Ben sizlere bunları anlatmayacağım. Ben bunu nasıl başardım? Sporu hayatıma kalıcı olarak nasıl soktum? bunlardan bahsedeceğim.

Öncelikle Beni Tanıyalım

Ben Gizem 22 yaşındayım. Esnaf (fırıncı) bir ailenin 3. çocuğu olarak dünyaya geldim. Fırıncılık gibi hizmet sektöründe çalışan bir ailenin çocuğuysanız hayatınızda pek düzen olmaz. Hatırladığım kadarıyla yemek düzenimiz pek yoktu (annem yazının bu kısmını okusa sanırım itiraz eder) bu sebeple kilolu bir çocukluk geçirdim.

Ergenliğim ise kilo nedir, nasıl verilir? gibi sorulara cevap aramaya çalışırken geçti gitti. Ne diyetler yapıldı, hangi mucizevi yiyecekler yenildi, ölümcül sporlar…

Yazdıkça aklıma anılarım geliyor, güzel tarafına odaklanalım sizlere komik veya garip olabilecek bir kaç anımdan bahsedeyim:

Normal bir kilo aralığında olan bir tanıdığımız bize kahvaltıya gelmişti. O karşımda otuyordu, kahvaltı boyunca o ne yerse aynısını yemiştim.

Ne kadar masum bir çözüm bulmuşum :))

Ortaokulda öğlen yemeği için sıraya geçtiğimde arkamdaki çocuk “Senin yediklerin sana bir ömür yeter daha nerene yiyeceksin” dedi ve ben ne mi yaptım? Sizi şaşırtmayacağım. Yemek yemedim, yemek arası boyunca okulun içinde (yağmur yağıyordu bu yüzden bahçeye çıkamadım) yürüyüş yaptım. İnsanların az olduğu yerlerde koştum.

Ahh be minik Gizem :)

Bedenimi, kendimi, potansiyelimi fark etmeye çalıştığım dönemlerde ise artık kendim için bir şeyler yapmam gerektiğini ama önemli olan şeyin bu yapacağım şeyi sevmem gerektiği sürekli kendime hatırlatıyordum.

Tabii ki yardım aldım.

Zayıflamaya başladığım bu dönem, evlere kapandığımız koronavirüs dönemine denk geldi. Kendimi motive etmeye çalışsam da süreç istediğim gibi gitmemeye başladı. Teoride her şey mükemmeldi ama pratik…

Kendimin yapamayacığıma karar verip bir diyetisyenden yardım aldım. Bu süreci pek hatırlamıyorum fakat aşırı zorlu bir süreç değildi. Haftalık takip sistemi beni çok motive ediyordu, sanki bir haftalık emeğimin karşılığı o gün diyetisyene gittiğimde ortaya çıkacak gibi hissediyorum bu yüzden pek zorlandım. Akışa kendimi bırakıverdim, bir baktım 3 ay olmuş ve bedenimde gözle görülür bir değişim başlamış. Yapabildiğimi görmek beni daha da gazladı tıpkı Medium’da yazdığım yazılardan güzel dönüşler aldığımdaki tekrar yazı yazma motivasyonu gibi :)

Uzun süre diyet yapsak bile eğer sağlıklı bir vücut ve zihin elde etmek istiyorsak sporu hayatımıza katmamız gerektiğini biliyoruz.

Murphy, bana bu şekilde her zaman destek oluyor :))

Evet artık yazımın ana konusu olan spora geldik.

Sporu Nasıl Sevdim

Zayıflama döneminde sporu sevmek pek mümkün değil. Topumun bize dayattığı, sporun tek amacı zayıflamak veya kas yapmak olduğu yönünde. Sağlıklı yiyeceklerden bile kilo aldıracak diye korkup yiyemediğimiz bir dönmeden bahsediyorum. Az besin az enerji demek az enerji zorla yapılan spor demek. Ben ise bu dayatmaları fark edip sürekli kendime telkinler vererek kendim için doğru olan düşüncelere odaklandım. Sporu hayatımın en önemli parçalarından biri olarak görmeye çalıştım. Zorlansam bile bunun doğal olduğunu, zorluk olmadan başarının gelemeyeceğini kendime hatırlattım.

Sizlere benim yarattığım birkaç taktik ile baş başa bırakıyorum.

Eşitleme Taktiği

Yürüyüş yapmaya başladım. O dönemde podcast dinlemeyi çok seviyordum. Kendime şöyle bir kural belirlemiştim, sadece yürüyüş yaparken podcast dinleyecektim. Böylelikle aslında yürüyüşe değil podcast dinlemeye gidiyordum. Beynimde yürüyüş = podcast dinlemek oldu. Eliptik bisiklet yaptığım dönemde de aynı taktiği uyguladım. Film belirledim ve o filmi sadece bisiklet sürerken izledim. Sevdiğim film = bisiklet sürmek oldu. Bu şekilde eşitlemeler yaparak zamanının nasıl geçtiğini bile anlamıyordum.

Taklit et, Prova Yap

Dinlediğim bir podcastte bir kadının işi gereği farklı ülkelere gittiği ve günde en az bir saat koşarak o ülkeyi dolaştığından bahsedilmişti. Neden bilmiyorum ama kendimi sürekli o kadın gibi hayal etmeye başladım. Yaptığım yürüyüş o kadını düşüne düşüne koşuya döndü. Bu sefer de sadece koşmuyordum, sürekli farklı yerler ve insanlar gören, kendinden emin ve koşu konusunda epey iyi biriymişim gibi nefesime, hareketlerime ve bedenime dikkat ederek koşmaya çalışıyordum. Olmak istediğim insanın ve yapmak istediğim eylemin sürekli provasını yapıyor gibi hissediyordum. Bu taktiği farklı zamanlarda da denedim mesela eğer YouTube’dan bir egzersiz videosu yapıyorsam, sanki o videodaki insan benim ve şu an beni biri videoya çekiyor gibi oyunlar yapıyordum, çok zorlanırsam hayali kameraya motivasyon konuşması yapıyordum :)

Motivasyon Konuşması
Tabii ki zorlanıyorum biliyorum sen de zorlanıyorsun kasların çalıştığı için zorlanıyor. Çalışmanın kolay olacağını kimse söylemedi hadii devam et.

Kendimi sürekli olumlu, komik durumların içine atıyordum. Ayy yapamıyorum çok zor gibi cümleler söylememeye özen gösteriyordum.

Şimdi ise kiloyla bir derdim kalmadı, sporu sevdiğim, bana iyi geldiğini bildiğim için düzenli spor yapıyorum. İki gün yapmasam üçüncü gün kesinlikle spor yapıyorum.

Hiçbir spor türü diğerinden daha iyi veya kötü değil hayatımın o döneminde benim için ne iyi geliyorsa onu yapmaya özen gösteriyorum. Benim serüvenim yürüyüş ile başladı sonrasında koşu, kort tenis, ip atlamak, eliptik bisiklet ve YouTube spor videoları ile devam etti. 4 aydır YouTube’u kullanarak düzenli olarak spor yapıyorum. Bana çok iyi gelen spor serileri buldum sizlerle de linklerini paylaşacağım fakat ondan önce YouTube’tan spor yapmak konusunda sizlere öneriler vermek istiyorum.

YouTube İçin Öneriler:

  1. İlk olarak yapacak olduğunuz sporun içeriğine bakmalısın. Zorlandığın bir konudaki bilinmezlik insanı yorar. Hangi hareketleri yapabilirsin veya yapamazsın mesela ben hala şınavlı komplex hareketlerde çok zorlanıyorum. Onları kendimce yumuşatmaya, dönüştürmeye çalışıyorum.
  2. YouTube’da spor yapan herkes mükemmel gözüküyor. Hiç zorlanmıyormuş gibi.. Tabii ki zorlanıyor; o sadece bir kayıt tekrar tekrar çekilebilir ve kimse kendinin en kötü halini koymak istemez. Videoları yaparken kendime bunları hatırlatıyorum.
  3. Isınma soğuma sanıldığından daha önemli. Kasların bir hazırlığa ihtiyacı var, lütfen atlamayalım. Kas ağrısı yaşamak sizi spordan soğutabilir.

Son olarak, ben hayatımda hiç spor yapıp sonrasında pişman olan biri görmedim (sakatlanma olmadığı sürece).
Bizi her anlamda geliştiren bir şeye bence daha fazla anlam yüklemeliyiz ve harekete geçmeliyiz.

YouTube’da Yaptığım Spor Serileri:

Leslie adında bir kadının evde yapılabilecek yorucu olmayan ama çok keyifli bir spor alternatifi. Dışarı çıkmak istemediğim günlerde keyifle yapıyordum.

Bu ilk seride 60 günü tamamladım. Herkese önerebilirim, eğer ilk defa sporunuza dumbell ekleyecekseniz lütfen ilk günlerdeki alışma sürecini gelişiminizin büyük bir parçası olarak görün. :)

Caroline Girvan serileri bana zor geliyor kendime challange olarak Iron serisine başladım. Bu link ise ilk günün tamamladığımı içeren bir dakikalık bir video. Kendimi motive etmek için elimden geldiğince çekip paylaşmayı planlıyorum.

29.07.23 tarihinde başladığım seri :)

Tuğçe Alpay’ın videolarını uzun süre yaptım, özellikle karın egzersizlerini. Videolar içerisinde konuşarak motivasyon konusunda da büyük bir fayda sağlıyor.

Cloe Thing, Pamela Reif ve Madfit YouTube kanallarından da faydalandım.

Okuduğunuz için teşekkür ediyorum, umarım faydalı olmuştur. Başka bir yazıda görüşmek üzere, spor ile kalın.

--

--