Kimine Siyahtım, Kimine Beyazdım Görmediler Rengimi

Elif Kula
Yetkin Yayın
Published in
3 min readOct 19, 2023

Başlıktan da hafiften konuyu anlayabildiğimiz üzere bugün biraz dünya üzerindeki eşitsizlikler, adaletsizlikler ve farklılıkların hoş görülmemesinden elimden geldiği kadarıyla dert yanmak istiyorum. Tabi bu konularda kadınlar hep daha fazla mağduriyet yaşadıkları için bir kadın olarak bunun üzerinde fazlasıyla duracağım. Ayrıca hakkaniyet ve eşitlik arasındaki farklar neler, hukukta kadın hakları ve uygulamaları, kadınlar olarak nasıl ayrımcılığa ve zorbalığa maruz kalıyoruz ve çözümleri neler olabilir gibi sorulara yanıt arayacağız. Benim için ve tabi birçok kişi için anlatması zor olan yazımıza yavaştan geçelim.

Photo by Tim Mossholder on Unsplash

Dünya üzerindeki eşitsizlik, adaletsizlik kavramları hep dilimizde. Anlamını, önemini bilerek veya bilmeyerek sürekli konuşuyoruz. Ben de bu konuyu ele alarak kendi fikirlerimi paylaşmak istiyorum. Öncelikle eşitsizliğin tanımına bakalım. Eşitsizlik; çeşitli toplumsal sınıfların ya da kişilerin yaşama koşulları arasındaki büyük ayrımdır. Eşitsizlik çok dikkate alınmayan (benim gözlemlediğim kadarıyla) bir kavram gibi gözükse de aslında BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nın 10.maddesidir ve sağlık, eğitim, sosyal ve ekonomik eşitsizlikler gibi alt kolları vardır. Biz bugün daha çok sosyal kısmına bakacağız.

Eşitsizliğin tanımından bahsetmişken örnek vermeden önce bir de eşitlik ve hakkaniyet kavramlarının farkına da bir göz atalım. Eşitlik, araç ve desteklerin eşit dağılımıdır. Hakkaniyet ise eşitsizlikleri tespit eden ve çare bulan özel uygulamalardır. Halk arasında aynı anlama geliyormuş gibi görünse de aslında ikisi birbirinden oldukça farklı.

Eşitlik ve hakkaniyet kavramlarının farkı

Tabi bu eşitsizliklerden en çok zarar gören de yine kadınlar oluyor. Örneğin dünya geneli teknoloji alanında çalışan ve cinsiyetinden ötürü olumsuz etkilenen kadın sayısı erkeklere göre 5 kat daha fazla. Ayrıca kadınların giydikleri, söyledikleri, yaşam tarzları sürekli birileri tarafından yargılanıyor ve bu sadece maalesef ki sözlü tacizle kalmıyor. Her gün yüzlerce kadın tecavüze uğruyor ya da öldürülüyor. Bu örnekleri dünya üzerinden verdim ancak ülkemizde durum daha da kötü. Türkiye’de her gün yaklaşık bir kadın farklılıklarından dolayı öldürülüyor ve Türkiye’deki kadınların %93’ü cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı tacize maruz kalıyor. Türkiye’deki bu olayların/istatistiklerin sebeplerine; ülkenin konumu (Ortadoğu’da yer alması), ataerkil toplum yapısı, nüfusun dış göçler sebebiyle büyük oranda bozulması ve toplumun eğitim seviyesinin düşüklüğünü sayabiliriz.

Bence bu konuyu sadece tanımlarla anlatmak çok yetersiz kalıyor. O yüzden birkaç örnekle olanların tüm çirkinliğini biraz daha gün yüzüne çıkarabiliriz. Kadınların gece dışarı çıktıklarında yalnız başına yürürken tedirgin olmaları ve sürekli yolu kontrol etmeleri, bazılarının bir kadının kıyafetine karışma “hadsizliğini” kendilerinde görmeleri ve sözlü tacizde bulunmaları, iş yerlerinde de kadınların mobbinge uğraması gibi örnekleri maalesef ki daha da çoğaltabiliriz fakat ben biraz da çözümlerinden ve bireysel olarak neler yapabileceğimizden bahsedip bu evrensel yaramız olan konuyu kapatmak istiyorum.

Başta “eşitsizliklerin azaltılması”nın sürdürülebilir kalkınma amaçlarından biri olduğunu söylemiştik. Bu uluslararası anlamda büyük bir adım. Ülkemizde de eğer anayasayı incelersek bunlarla ilgili tüm yasaların olduğunu görürüz. İşte bu noktada tüm sıkıntılar bu kanunların uygulanışında çıkıyor. Bu yüzden biz bireysel olarak sorumluluk alıp Kadın Haklarını Koruma Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarına katılarak ve bu sayede birilerini eğiterek bir adım atabiliriz.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türk kadınları ve Atatürk

Cumhuriyet’in 100. yılında, Atatürk’ün bize bir asır önce verdiği tüm haklarımızı “Atatürk’ün Kızları” olarak koruyup, tüm bunlara sesimizi çıkararak tepkimizi ortaya koyacağız ve inatla istediğimiz gibi, tüm farklılıklarımızla var olmaya devam edeceğiz. Ne diyordu şarkıda:

Böyleydim kendim’ bildim bileli

Durdurma desinler istediğini…

En son şunu da eklemek istiyorum: Başlıkta ve bu yazıyı yazmamda başlıca ilham aldığım kişiyi ve müziğini de buraya ekliyorum. Bu yazıyı okuyan genç kızlar, kadınlar ya da bu konuya duyarlı insanlar varsa onlara da ilham ve güç olması dileğiyle…

--

--