Lisede Erasmus+ Yapmak ✈️

Hafsa Eskiyurt
Yetkin Yayın
Published in
5 min readMay 18, 2024

Hola!

Uzun bir aradan sonra yeniden birlikteyiz. 2023’ü dolu dolu geçirmiş biri olarak “acaba 2024’te de böyle değerli anılar biriktirebilecek miyim?” diye düşünürken öyle güzel bir haber aldım ki!

Bu yazıda size 20 günlük Erasmus+ staj sürecimi anlatmak istiyorum.

Okulumun 3 dönemdir düzenlediği bir Erasmus+ staj programı var. Bir Avrupa ülkesinde 20 gün boyunca alanınıza yönelik staj yapıyor ve aynı zamanda ülkeyi gezme fırsatı elde ediyorsunuz.

İngilizce yeterlilik, mesleki derslerde başarı ve detaylarına hakim olmadığım diğer kriterler göz önünde bulundurularak bir seçme yapıldı. Ardından 24 öğrenci ve 3 öğretmenle Portekiz’in yolunu tuttuk.

Revolução de 25 de Abril de 1974

Ankara’dan direkt uçuşla Lizbon’a gittik. Daha sonra 4 saatlik bir otobüs yolculuğuyla asıl varış noktamız olan Braga şehrine ulaştık. Yol boyunca üzerimde ilk defa yurt dışına çıkmanın verdiği tatlı bir heyecan vardı: ilk defa ailem yanımda olmadan başka bir ülkeye gidiyordum.

Biz buraya hep "Braga yazılı yer" diyoruz :D

İlk gece okyanusa sıfır Axis Hotel Ofir’de konakladık. Valizlerimizi odalara bırakır bırakmaz okyanus manzarasının tadını çıkarmaya gittik.

Manzaranın güzelliği!

İlk kültür şokunu kahvaltıda yaşadım. Portekiz kahvaltılarının olmazsa olmazları arasında kek, kruvasan, mısır gevreği, meyve, kızarmış ekmek gibi daha çok bizim ikindi çaylarına benzeyen ürünler var. Nerede o güzelim Türk kahvaltıları: sucuklu yumurta, simit, zeytin, domates, salatalık…

Ertesi gün ise 20 gün boyunca konaklayacağımız Basic Braga by Axis’e geçiş yaptık. Otelin konumu mükemmeldi. Tren istasyonuna bitişik ve şehir meydanına 10 dk yürüme mesafesindeydi. Restoranlara, süpermarketlere ve şehir merkezine ister yürüyerek ister taksi kullanarak gidebiliyorduk.

Gel zaman git zaman günler çabucak geçti gitti. Hafta içi staj yapıyor, hafta sonu da yakın çevredeki şehirleri gezmeye gidiyorduk. Stajımı OferBraga adlı tatlı küçük bir aile şirketinde yaptım. Herkes çok yardımsever ve güler yüzlüydü. 💕 Oldukça memnun kaldım.

Peki 20 günlük Erasmus+ için cebimden ne kadar para çıktı? Vekalet işlemi dışında hiçbir ücret ödemedim. Pasaport, bilet, konaklama, otel-şirket arası gidiş dönüş, şehirler arası geziler, sabah-öğlen-akşam yemekleri gibi tüm masraflar proje bütçesinden karşılandı. Kısaca bedavaya Portekiz turu yaptım da diyebiliriz. 😀

Şimdi biraz da şehir hakkında konuşalım. Braga, Portekiz’in en büyük üçüncü şehri. Ülkenin dini merkezi olarak da nam salmış durumda. Şehrin insanları çoğunluk olarak Katolik mezhebine mensup . Turistik mekan olarak çok fazla kilise var. İçlerinden en önemlisi Bom Jesus kilisesi. Bu kiliseyi özel yapan şey ise 116 metre merdiven çıkılarak kiliseye ulaşılması.

Bom Jesus do Monte

Tavsiyem merdivenleri çıkmak yerine yürüyüş parkurunu kullanmanız yönünde olacak. Böylece kilisenin üst tarafından dolanıp kiliseye girebilirsiniz. Dönerken de merdivenleri kullanarak aşağı inerseniz daha az yorulmuş olursunuz.

Hava Durumu

Şehir sık yağış alıyor. Ben 20 Nisan-11 Mayıs arasında buradaydım ve son hafta hariç hava her gün yağmurlu ve soğuktu. Bazen bir bazen iki ceketle dışarı çıktığımı biliyorum. Bu nedenle mayıs-haziran ayları bence Portekiz’e gelmek için daha uygun. Ülkede yeşil alanlar fazla. Yeşilin tonu o kadar güzel ki güneş ışığıyla buluşunca oldukça etkileyici bir manzara oluşturuyor.

Kıvırcık saç ve papatya ikilisi >>

Sosyal Hayat

Saat 19.00’dan sonra dükkan ve marketlerin neredeyse hepsi kapanıyor. Sadece bazı kafeler ve barlar açık oluyor. İnsanlar bu saatlerden sonra evlerinde oturmayı tercih ediyorlar. Yani akşam gezmeye çıkmak isterseniz yapabileceğiniz aktiviteler fazlasıyla sınırlı. Sokaklarda köpek ve kedi gibi hayvanlar dolaşmıyor. Günün hangi saatinde dışarı çıkarsanız çıkın köpek tarafından kovalanma ve yaralanma riskiniz 0! 😀

İnsanlar güler yüzlü ve sıcakkanlı. Genç nüfus azınlıkta. Market ve mağaza fiyatlarında da büyük farklar olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz; Türkiye ile hemen hemen aynı.

Yemekler

Şimdi gelelim esas meseleye: Asla Türkiye’deki gibi bir çeşitlilik beklemeyin.

“Ay şöyle ekmek banmalı bol salçalı bi’ yeşil fasulye isterim, taze biberlerle yapılmış dolma yiyelim…” gibi düşüncelerinizi uçağa binmeden önce Türkiye’de bırakmanızı önemle tavsiye ediyorum. İster otel ister restoran olsun hiç fark etmez, tavuk, domuz eti, makarna üçlüsü sizin peşinizi bırakmıyor.

Buranın klasik bir sebze çorbası var. Her otelde ve restoranda bu çorba haricinde bir çorba servis edildiğini ben daha görmedim.

Ayrıca tüm yemeklere (yemeğe yakışsın yakışmasın fark etmez) tuhaf bir baharat katıyorlar. Ben dahil hiçbir arkadaşımın damak tadına hitap etmedi maalesef. Portekiz’de yaşamak istiyorsanız canınız her ne yemek istiyorsa evinizde rahatlıkla yapabilirsiniz. Ama kısa süreli kalmaya geliyorsanız biraz zorlanabilirsiniz.

Son gün :(

Trafik

Beni en çok şaşırtan durumu soracak olursanız “yayaya (insana) verilen önem” derdim. Belki şimdi söyleyeceğim şey bazılarınıza komik gelecek ama karşıdan karşıya geçmek cidden çok kolay. Herhangi bir yaya geçidi bulmanız yeterli. Siz daha yola adımınızı atmadan tüm araçlar duruyor. Çok hızlı gelen ve duramayacak gibi görünen araçlar bile duruyor. Sağınıza solunuza bakmadan yola atlasanız kolunuz bacağınız yerinde sapasağlam karşıya geçersiniz. (Nereden bildiğimi sormayın 😃) Çünkü Avrupa’daki trafik cezaları çok katı ve insanlar istisnasız tüm kurallara uymak zorunda. Bu da zamanla bir kültür oluşmasını ve yayaya (insana) değer verilmesini sağlamış. Kısacası siz arabaların durmasını beklemiyorsunuz, arabalar sizin geçmenizi bekliyor.

Peki, Portekiz’de yaşamak ister miydim?

Portekiz; doğasıyla, insanıyla, sokaklarıyla çok şirin bir ülke. Ancak yemek kültürü beni hiç tatmin etmedi.

Portekiz’de uzun yıllar yaşamak istemezdim ama büyük şehirde yaşarken daha fazla alternatifim olacağı için Lizbon’da sadece birkaç aylığına kalmak, ülkeyi ve kültürü daha da yakından tanımak isterdim.

Obrigada!

~Hafsa

--

--