Neredeyim ve Ne Yapmam Gerekiyor?

Ela Akyer
Yetkin Yayın
Published in
3 min readSep 20, 2023

Hiç düşündünüz mü bu hayatta aslında nerede olmanız ve ne yapmanız gerektiği üzerine? Özellikle 20'li yaşların başındaki bireyler için bu soru; hem heyecanı, hem yeni hayatlara başlangıcı, hem de korkuyu çağrıştırabilir. Hatta bu duyguların hepsini aynı anda hissetmek de mümkündür ve bu sanılanın aksine çok normaldir. Bazılarımız için 20'li yaşlara girmek; beraberinde getirdiği büyüme, aileden yavaş yavaş ayrılma isteği ve sorumluluk alma bilinci ile gelen artık “bağımsız” olma isteği demektir. Bu hisler aslında; kendimizi bulma ve keşfetme zamanlarında gelir ve 20'li yaşlar, kendimizi anlamaya veya bulmaya çalıştığımız dönemlerin işte tam kendisidir. Peki, her genç 20'li yaşları için; ‘heyecanlı’, ‘istekli’ ve ‘bağımsız olmayı dört gözle bekleyen’ tarafta mıdır?

Her insanın düşünce yapısı ve hayattan beklentileri farklı olduğu için; hayır, hiç sanmıyorum.

Hatta 20'li yaşlarındaki çoğu birey, hayata karşı genellikle kararsız veya ‘panik’ içinde. Eğer şu anda bu yazıyı okuyorsanız ve benzer duyguları yaşıyorsanız veya hayatınızın bir noktasında bu duygulardan en az birini yaşadıysanız, bu kesinlikle olağan bir durum. Kendi içimizde çatışmalar yaşadığımız, kendimizi keşfetmeye başladığımız ve yaşamı anlamlandırmaya çalıştığımız bu kritik dönemde, hayata karşı; kararsız, stresli, yetersiz ve ‘geç kalmış’ hissedebiliriz. Ben bugün, birçok gencin (bazen de kendimin) yaşadığı ‘ yetersizlik/geç kalmışlık’ hissi hakkında yazmak istiyorum. Umarım siz değerli okuyucular için faydalı olur! :)

20'li yaşlarımızda çevremize baktığımız zaman; bazı arkadaşlarımızın bizlere göre daha iyi yerlerde olduğunu veya kendini çok daha fazla geliştirdiğini görmek, kendimizi yetersiz veya bir şeylere geç kalmışız gibi hissettirebilir. “Ben neden bunu yapamıyorum?”, “Arkadaşlarımın hepsi iyi yerlere gelmiş, hepsinin hayatı mükemmel ilerliyor, benden daha başarısız olan var mıdır acaba?” gibi, kendimizi aşağı çeken, yeni şeyleri denememizi engelleyen bu engellemenin yanında, aslında yeni deneyimlere karşı girişimlerimizi baltalayarak, bu soruları bilinçli yahut bilinçsizce kendimize sorarak/aklımıza getirerek kanıksamamıza sebep olur. Dahası da yeni elde edebileceğimiz deneyimlerin de önüne geçerek elde etmemizi sağlayacak hedeflerimizi baltalayarak girişimcilik ruhumuzu köreltebilir. İşte bu tür soruları sık sık kendimize sorarak/aklımıza getirerek hayat enerjimizi tüketmiş ve hayatımızdaki başarılarımızı küçümsemekten başka bir şey yapmamış oluruz. Eğer bu soruların sizi harekete geçireceğini veya gerçeği görmenizi sağlayacağını düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Aksine, 20'li yaşlarda kişiyi ele geçiren negatif düşünceler ve kendi yaptıklarını/yapabileceklerini küçümsemek, sadece 20'li yaşlarda kalmaz, kişinin ilerideki benliğini de zedeler. Daha öncesinde de bahsettiğim gibi, bireyin girişimcilik ruhu körelebilir ve birey, artık bazı hedefleri için ‘çok geç’ olduğunu düşünüp bunlardan vazgeçmiş bile olabilir.

Eğer sizler de 20'li yaşlarınızda iseniz ve ‘yetersizlik/geç kalmışlık’ gibi negatif duygulara sık sık kapılıyorsanız, sizlerle bu tür düşünceleri azaltmak için aklımın bir köşesinde yer alan -ara ara kendime de hatırlattığım- birkaç pozitif düşünceyi paylaşmak istiyorum:

  • İlk olarak, büyük resme bakmanız gerekiyor. Hayat, sadece 20'lerinizde kendinize kattıklarınız ile bitmez. Kendinize, her yaşınızda yeni bilgiler ve yetkinlikler katmaya devam edin. Ayrıca, hayatın size hangi döneminde ne vereceğini de bilemezsiniz. Bu sebeple, bir başarısızlıkta hemen vazgeçmeyin ve denemeye devam edin. Göreceksiniz, en sonunda denediğinize değecek.
  • Kendinizi yalnızca ‘geçmişteki siz’ ile karşılaştırın. Sürekli çevrenizdeki bireyler ile yapılan karşılaştırmalar, sizi yıpratır ve kendinizi olduğunuz yerden daha aşağıda görmenize neden olur. Bu yüzden, karşılaştırma yapacağınız tek kişi, “kendiniz” olmalıdır. Hem bu şekilde; kendinizde olan eksiklikleri, kazandığınız yetkinlikleri ve ne kadar geliştiğinizi görebilirsiniz (geri besleme/feedback) hem de kendinize karşı toksik bir kıyaslama yapmamış olursunuz.
  • Son olarak, kendinize inanmayı, güvenmeyi ve kendinizle gurur duymayı ihmal etmeyin. Çünkü, gurur duyulmayı ve tebrik edilmeyi en çok siz hak ediyorsunuz!

Umarım düşüncelerinizi ve içinizdeki birçok duyguyu kelimelere dökebilmiş, sizlere ışık tutabilmişimdir ve sizler de yazımdan kendinize ait bir parça bulabilmişsinizdir.

Düşünce girdaplarında kaybolmadan kendinizi keşif yolculuğunuzda bol şans dilerim,

Ela Akyer

--

--