Okuyoruz 2: Paulo Coelho Piedra Irmağı’nın Kıyısında Oturdum Ağladım

Gizem Nalbant
Yetkin Yayın
Published in
2 min readMar 27, 2023

Geleneksel uyguladığın usullerin neredeyse hepsinin kurallardan oluştuğunu ama sevgide kural olmadığını anlatmaya çalışan bir kitaptan bahsedeceğim.

Usullerimizi kendimizi denetim altına almaya çalıştığımız için yapıyoruz ve onları benimsiyoruz. Fakat her şeyin sonunda karar veren yine kendi yüreğimiz.

“Ruhani yaşam, sevgiden başka bir şey değildir. İnsan, iyilik yapmak, yardım etmek ya da birini korumak istediği için sevmez. Böyle davranırsak, gelecek için basit bir şeyi hedeflemiş oluruz ve kendimizi eli açık ve bilge kişi olarak görürüz. Bu davranışın sevgiyle hiç ilgisi yoktur. Sevmek, başkasıyla birleşmek, onda Tanrı’nın kıvılcımını hissetmektir.” diyor Merton.

En son ne zaman tehlikeye atıldığını düşündürtüyor, tehlikenin belirsizlikle geldiğini ve sonucunu tahmin edemeyeceğimizi biliyoruz. Günün sonunda dönüp arkaya bakma eylemini süreklilikle yapacağımızın bilincinde olsaydık belirsizlik tehlikeli olmaktan da çıkacaktı.

Acı çekip, zor zamanlar yaşadıktan sonra geçeceğini birinin sana söylemesi yerine senin bunu içtenlikle ve kaygısız biçimde bilmen dönüp arkaya bakma eylemini daha inançla gerçekleştirmeni sağlayacaktı.

“İşte, şimdi elinde kalan, yaşamını yitirmiş olmanın kesinliği.”

Hayat; günün birinde önüne çıkacak herhangi bir şeyin fethinin gerçekleşmesi için beslediğin umutlardır.

Hayatın her döneminde yeni bir insan olmamızın değişimine şaşırıyoruz ve bu değişime ayak uydurmaya çalışmakla geçiriyoruz. Her kendini buluşta ardından bir arayışla karşılaşıyoruz.

“Seven insan, önce kendinden geçmeyi, sonra kendini bulmayı özler.”

Bir kadının kitap boyunca aklı ve kalbinin arasında kalışını gösteriyor bize, düşündükçe katlanan gerginliğini göremediği için de kararları hayatının dengesini bozduğunu düşünüyor. Huzur içinde bir ruha sahip olmak isteyenler için yanlış bir değişim.

“Neden gözümüzün içindeki toz tanesini görüyor da, şu dağları, şu tarlaları ve şu zeytin ağaçlarını görmüyoruz?”

Sana olmayı öğretilen, ama sen olmayan kişi; öteki. Ötekini yaşama cesaretine sahip olan, yüreğinin sesini dinlemeyi öğrenen kişi.

Ne yapması gerektiğini sürekli düşünmeyen, planlamalar yapmak zorunda olmayan, yaşamın gizi karşısında gözü kamaşan insan. Sürüp giden başarısızlıklardan paçasını kurtaramamak ne uğruna savaştığını bilmeden yenilgiye uğramaktan daha iyidir. Ötekini yaşama cesaretin var mı?

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere, o zamana kadar kendine iyi bak

Sevgilerimle…

Gizem🤍

--

--