Türkiye’de Birlik ve Beraberlik

Elmas Beyza Yılmaz
Yetkin Yayın
Published in
4 min readJun 24, 2024

EURO 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası, son günlerde tüm Avrupa’da olduğu gibi ülkemizin de gündeminden düşmüyor. Tüm Türkiye birbirine kenetlenip maçları büyük bir heyecanla takip ediyor. Bazı şehirlerimizde açık alanlarda dev ekranlar kurularak onlarca hatta yüzlerce kişi benzer duyguları beraber yaşama fırsatını elde ediyor.

Bu yazımda sizin de mutlaka fark etmiş olduğunuz ve ara ara düşündüren bir konudan bahsedeceğim: ülkemizde zaman zaman yoğunluğu değişen birlik ve beraberlik duygumuz ve değişimininin sebepleri.

Millet olarak uluslararası maçlar, doğal afetler, savaşlar gibi durumlarda birlik olup kopmamayı, birbirimizi her daim her şekilde desteklemeyi çok iyi yapabiliyoruz. Peki ya az önce saydığım gibi durumlar olmadığı takdirde birbirimize bu kadar kenetlenememizin sebebi ne olabilir?

Öncelikle şunu söylemeliyim ki insanların farklı durumlarda farklı davranış göstermesi hali yalnızca toplumumuza özgü değil. Herhangi bir topluluğa bağlı olan her bireyde bunu rahatlıkla görebiliyoruz. Örneğin ortaokul yıllarımıza gidelim, sınıflar arası spor müsabakaları olur ve tüm sınıf olarak büyük bir heyecan ve tutkuyla sınıf takımlarımızı desteklerdik üstelik normalde belki de sınıf futbol takımının kalecisi veya sınıf voleybol takımının pasörü ile aramız pek de iyi değilken. Buradan da anlaşılacağı üzere bu durum tamamen insana özgü bir durum. Günlük yaşam halinde bazı sebeplerden ötürü uzak durduğumuz hatta bazen ötekileştirdiğimiz insanlarla zaman zaman bu şekilde yan yana duruşumuzun sebebi aslında ortaya çıkan dış tehditlerdir. Bu durumun temelinde ise aslında bir savunma içgüdüsü yatıyor. İnsanların yaşadığı, ait hissettiği topluluklarla var olduğu gerçeği her birimizin iliklerine kadar işlemiş diyebiliriz. Ayrıca millet olarak tarihimizde birlik ve beraberlik içerisinde bulunma ihtiyacını oldukça fazla yaşadığımızdan savunma içgüdüsü kolektif hafızamızda epey yer kaplamakta.

Bir dış tehdit varlığında birlik duygusu içerisinde beraber hareket edebilme yetisinin ülkemizde bu denli etkin olmasına Prof. Dr. Doğan Cüceloğlu farklı bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Kendisine göre toplum olarak ‘dış tanıklık’ kavramına önem veriyoruz ve dış tehdit yani aslında dış tanıklık halinde bir olabiliyoruz. Hatta bir olabilmemiz genel olarak dış tanıklığa bağlı hale gelebiliyor.

Toplum olarak dış tanıklığa verdiğimiz önemin temelinde yatanın ne olduğundan bahsedeceğim ve bahsetmeden önce size iki kavramı tanıtmak istiyorum: denetim odaklı korku kültürü ve gelişim odaklı değerler kültürü. Denetim odaklı korku kültürü; denetler, emir verir. Üstlerin astlardan fikir alması yerine yalnızca direktif vermesi şeklinde örneklendirebiliriz. Bu kültürün oldukça zehirli tarafları vardır. Birey tarafından yapılan işler kendisi için değil dış tanıklar içindir. Bu sebeple ortaya konulan işlerde mükemmeli hatta iyiyi elde etmek oldukça zor olabilir. Gelişim odaklı değerler kültürü ise kişinin kendisini öne çıkarır, bireye kendi içerisinde sorgulama becerisini kazandırarak farkındalık yaratır. Birey sorumluluk ve sınırlarının bir başkası için değil kendisi için olduğunun bilincindedir v yaptığı şeyleri kendi değerlerini merkeze alarak yapmaya çalışır. Özetlemek gerekirse denetim odaklı korku kültürü, dış tanıklığa; gelişim odaklı değerler kültürü ise iç tanıklığa önem verir.

Bahsettiğim kavramlar zaman zaman yoğunluğu değişen birlik ve beraberlik duygumuzun temelinde yatanı ve özellikle de milletimizde neden bu denli etkin olduğunu açıklıyor. Toplumumuzda yetişen bireyler, kültürümüz dolayısıyla da daha çok denetim odaklı korku kültürü ile yetişti. Zamanla gelişim odaklı değerler kültürüne verilen önemin arttığını düşünsem de halen etkili olan durum maalesef ki dış tanıklık. Yani aslında bu sebeple millet halinde birlik olmamızda dış tehditler bizim için oldukça önemli bir noktada. Kolektif bilincimize göre dış tanıklar bizim için önemli olduğundan milli futbol takımımızın karşılaşmaları gibi durumlarda yaptığımız işe oldukça fazla değer verip mümkün mertebe maksimum emekle çalışıyoruz.

Çalışmalarımızın, verdiğimizin emeğin, yaptığımızın en ufak işin bile önce kendi zihin süzgecimizden geçmesi ve sonrasında olabilecek en iyi haliyle var olması diliyorum. Ayrıca erkek milli futbol takımımıza EURO 2024'te başarılar diliyorum, bol şans bizim çocuklar.

--

--