Yapacak Çok İş, Verecek Dikkat Yok
En son ne zaman masa başında yapmak istediklerinizin büyüklüğü yüzünden daraldınız hatırlıyor musunuz?
Özellikle internetin yaygınlaşmasıyla elimizin altında her konu için sınırsız kaynak var. Yani bir şeye başlamak ve öğrenmek hiç olmadığı kadar kolay. Peki sizce bu durum bir şeylere başlamamızı veya hali hazırda devam ettiğimiz işleri tamamlamamızı zorlaştırıyor olabilir mi? Kulağa saçma geliyor değil mi? Ancak bu sık sık kendimde gözlemlediğim bir durum. Başlamak istediğim, başladığım, devam etmeye çalıştığım o kadar çok şey var ki artık hangisi olduğu fark etmeden bir şey yaparken aynı zamanda düşüncelerimde farklı bir şeye yer verebiliyorum. Evet bende de böyle oluyor dediğinizi duyar gibiyim, aslında çok masumane bir şey gibi duruyor değil mi? Ama bana göre hiç masum değil hatta tehlikeli bir durum bence, evet yanlış duymadınız tehlikeli.
Multitasking nedir?
İşte tam burada yeni bir kavram getirmek istiyorum, multitasking. Yani çok görevlilik. Bu kavramın etimolojik kökeni aslında bilgisayarlar için. IBM şirketinin bir ürünü olan IBM System/360’ın kapasitesini anlatırken kullandığı bir kavram. Ancak bu ilk kullanımından bu yana insanlar içinde sık sık kullanılan bir kavram. Her ne kadar hem insanlar için hem de bilgisayarlar içinde kullanılsa bu iki kavramın ele alınış biçimi insanlar ve bilgisayarlar açısından farklıdır. Bilgisayarlar için bu durum aynı zaman dilimi içinde birden fazla işlem götürmek için işlemciye devam etmekte olan işlemi otomatik olarak durdurup yerine başka bir işlem alabilmesi durumu. Tabi bunu yaparken böldüğü işlemin durumunu da kaydediyor ki önceki işlem kaybedilmesin. Yani işin özü bilgisayarlardaki çok görevlilik durumu paralel bir işlem yapma durumu içermekten ziyade öncelik sırasına göre işlemlere işleme önceliği vermekten ibaret. İnsanlar içinse bu durum çoğu zaman aynı anda birden fazla işe dikkat ayırmak anlamına geliyor. Mesela atmamız gereken bir e-postayı yazarken, aynı zamanda televizyondan bir şey dinlemeye çalışmak gibi.
Bilim buna ne diyor ?
Kulağa o kadar da kötü gelmiyor değil mi? Sonuçta aynı zamanı kullanıp birden fazla işlem bitiriyoruz. Ya da yaptığımız yanılgısına düşüyoruz. Oysa iş hiç de öyle değil. Bu konuda 1960'tan bu yana pek çok araştırma yapılmakta ve bu araştırmaların bir kısmı bunun direk kötü bir yöntem olduğundan bahsederken aynı zamanda bu işlemlerin ayrı ayrı yapıldığında daha az zaman aldığına dikkat çekiyor. Bir diğer kısımsa bunun öğrenebilen bir aktivite olduğunu savunuyor.
Bunun kötü bir yaklaşım olduğunu varsayan araştırmalar temelde iki ana sebep etrafında buluşuyor. İnsan dikkatinin sınırlı olması, insanın aynı anda kısa süreli bellekte tutabileceği verinin çok küçük olması. Hatta bunu kanıtlayan bir deneyde şu birine tek seferde söylemesi için 15 sayısını sesli olarak okuması istendiğinde ortalama bir insanın 7'sini başarıyla söyleyebildiği gözlemlenmiştir. Bu deneyden yola çıkarak da George Miller (Harvard Üniversitesinden psikolog) insan ön belleğinin kapasitesinin 7 olduğunu söylemiştir. Yani bu yaklaşımın temel noktası insanın işleme kaynaklarının çok görevlilik için yeterli olmamasıdır.
Çok görevliliğin öğrenebilen bir aktivite olduğunu varsayanlardaysa durum yüksek sayıda aynı durumun tekrarı sonucu gözlemlenmesiydi. Yani aslında öğrenme olarak düşündüğümüz durumun refleksleşme olarak değerlendirildi. Örneğin çeşitli uyaranlar içeren bir slayt gösterilip bunun hatırlanması istendiğinde ilk denemede başarı oranı %55'ken 900 denemenin ardından başarı %90'a yükselebilmişti ancak dediğim gibi bu çok görevlilikten ziyade otomatikleşme olarak değerlendirildi. Bu veri artışına rağmen ayrıca araştırmacılar beyinin büyük oranda yapısını bilmediklerini ve öğrenebilme olgusunun görev zorluğuna ve çevresel faktörlere göre değiştiğini de belirtmişler.
Yani;
Bu araştırmalardan anladığımı özetleyecek olursam çok görevlilik henüz insanoğlunun kapasitesinin yettiği bir durum değil. Bunun üstüne daha pek çok araştırma yapılması ve beynin yapısının çözülmesiyle belki ileride mümkün olabilecek bir olguyken şu an gündelik hayata uyarlanması mümkün durmuyor.
Ben nasıl mücadele ediyorum?
Şimdi tekrar gelelim bize. Bu araştırmalar gösteriyor ki çok görevlilik verimi düşürüyor evet ama bundan nasıl kurtulabilirim? Diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Evet doğru çoğu zaman çok görevlilik istem dışı gerçekleşiyor. Ben bunun önüne geçmeyi YetGen’in içerisinde öğrendim. Seanslarımızdan birinde bize anda kalmanın önemini anlatmıştı Zümra hocamız (Zümra Atalay). İşte ben o zaman fark ettim ki çok görevlilik aslında gelecek stresinden kaynaklanan bir durum. O an orada bulunmayı bırakıp, geleceğin sorunlarına daldığım için geleceğin işlerini de o an yapmaya çalışıyordum. Aslında bunu fark ettiğimde zaten çözümü de bulmuştum. Sadece o an yaptığım işten başka bir konu hakkında endişeleniyorsam, nefes egzersizi gibi stres azaltıcı ve farkındalığımı arttıran birkaç aktivite yaparak tekrar ana dönerek o an yapmayı asıl istediğim aktiviteye tüm dikkatimi aktarıyorum.
Ben çok görevlilik sorunumu böyle çözdüm, benim için bu gelecek stresinin sebep olduğu bir kaygıdan kaynaklanıyordu. Şimdi sizde buraya kadar okuduğunuza göre iyi kötü bir fikriniz var. Sizce sizde ki çok görevlilik sorunu neyden kaynaklanıyor? Benim yöntemim sizin sorununuza yardımcı oldu mu? Ya da farklı bir açıdan bakıyorsunuz bunları bana yorumlar kısmında belirtmeyi unutmayın.
Okuduğunuz için teşekkürler, Ahmet Faruk Bilgin.
Kaynakça:
(Araştırmaların hepsinin güzel bir şekilde derlenip özetlendiği bir wikipedi sayfasını da kaynakçaya ekliyorum daha fazla bilgi edinmek isteyen arkadaşlar oradan ve oradaki kaynakçalarda daha derinlemesine araştırabilir.)
1. Wallis, Claudia (March 19, 2006). “The Multitasking Generation” (PDF). Time. 167 (13): 48–55. PMID 16579497.
2. Rosen, Christine (2008). “The Myth of Multitasking” (PDF).
3. Klingberg, Torkel (2009). The Overflowing Brain: Information Overload and the Limits of Working Memory. Oxford: Oxford UP. pp. 7, 8. ISBN 978–0–19–537288–5.
4. https://en.wikipedia.org/wiki/Human_multitasking#cite_note-11