Âşık mı Yoksa Takıntılı mı? — Limerence Terimi

Türkcen Azra
Yetkin Yayın
Published in
10 min readNov 27, 2023

Aşk dediğimiz şey, ilk görüşte oluşan bir sevgi ve bütünlük sağlama hâli midir? İlk görüşte hissedilen coşkun duygular aşk mıdır? Bir insanı sadece bir defa görmekle aşk doğabilir mi? O anda, ilk görüşte, tüm hissettikleriniz gerçek olsa bile buna aşk diyebilir misiniz ya da demeli misiniz?

Daha önce neredeyse hepimiz muhakkak birisine karşı yoğun duygular beslemişizdir. Onun için yaşamış, onun fikirleri ne ise onu savunmuş ve ona dönüşmüş olabiliriz. Yalnızca bir defa görmüş bile olsak o kişi bizim için bir bağımlılık hâline gelmiş olabilir, onu zihnimizde kurgulayarak kendi ideallerimizle birleştirmiş olabiliriz. İşin özünde kendi zihnimizde yarattığımız o kişi, bizim için aşkın ta kendisi olmuştur bir noktadan sonra. Biz ise zamanla o büyük aşka bağlanıp onunla var olmanın verdiği hoş ve sarhoş edici etkinin ağına takılı kalmışızdır. Bu ağdan kurtulmak ise hiç kolay olmamıştır, olmayacaktır ve bazılarımız bu ağın içinde olduğunu bile fark etmemiştir. Burada bizi Limerence terimi karşılıyor, hissettiğimiz şeylerin aşk mı yoksa bir takıntı durumu mu olduğunu anlamak için bugün bu terimi ele alacağız.

İlk Görüşte Aşk imgelemi

Yazı içerisinde Limerence terimini başlıklar hâlinde ele alacağız. Bu başlıkları yazdıktan sonra beraber Limerence terimini öğrenmeye geçebiliriz:

  • Giriş ve Günlük Yaşamdan Örneklendirme
  • Limerence Nedir? Nereden ve Nasıl Gelişir?
  • Limerence Nasıl Hissettiriyor?
  • Limerence Aşamaları
  • Limerence Belirtileri
  • Limerence ve Aşk Farkı
  • Çözüm Yolları ve Tedavi
  • Sonuçlar ve Son Söz
  • Kaynakça

Limerence Nedir? Nereden ve Nasıl Gelişir?

Limerence terimi, 1979 yılında Psk. Dorothy Tennov tarafından oluşturulmuştur. Bu terimden bahsederken birçok kişi benzer fakat çeşitli tanımlamalarda bulunur. Bu tanımlara bakacak olursak:

  • Yoğun sevginin, hayran olmanın ve umut beslemenin verdiği takıntı ve bağımlılık hâli
  • İlk görüşte hissedilen coşku, ihtiras ve arzulama gibi duyguların ilerleyerek sürekli o kişiyi düşünme, özleme ve muhakeme gücünü yitirme gibi durumlara dönüşmesi
  • Bir kişiyi takıntılı biçimde severken bu sırada onu aşırı uç derecede takip etme, kıskanma ve bilişsel saplantı geliştirme biçimi
  • Çok kısa bir süre içerisinde, duygusal bağlılık kurma imkanın olmadığı bir sürede, oluşan ve kontrolünü kaybettiğiniz duygular
  • Romantik ilişkilerde kontrol edemediğiniz saplantılar, fanteziler ve arzuların psikolojik durumu
  • Karşı tarafın her hareketiyle ümitlenme ve belirsizliğin verdiği etkiyle kendince ufacık şeyleri bile anlamlandırarak karşı tarafı düşünme hâli

Uzun uzun tanımlamalardan bahsetmiş olmam sizi sıkmış olabilir fakat burada esas amaç, tüm yaklaşımları ele alarak bir sentez tanım yaratmak. Bu sentez tanımımız ise şu olabilir: Kişinin, bir kişiye karşı hissettiği yoğun duyguların zamanla dönüşerek takıntı ve saplantı hâline gelmesiyle birlikte kişinin hayatında yarattığı zararlı ve çok az miktarda zararsız; davranışsal, psikolojik ve fiziksel semptomlarla ortaya çıkan bir terimdir.

Ayrıca Limerence terimini açıklarken Dorothy Tennov, Limerence’ın iki unsurdan oluştuğunu söyler: Limerence ve Limerence Nesnesi. Limerence bu terimin belirtilerini ve etkilerini hisseden kişidir. Limerence Nesnesi ise bu kişinin hissettiklerinin kaynağı olan kişidir. Limerence nesnesini partner ya da karşı taraf olarak da tanımlayabiliriz.

Limerence teriminin insanda gelişimi ve ortaya çıkması “uyumsuz ve sağlıklı sürdürülememiş aile ilişkileri, istismarcı aile bireyleri, bağlanma travmaları ve kökenine inilmemiş travmalar” gibi nedenlerle oluşur. Eğer aile içinde kavgalar, kopukluklar bir rutin olmuşsa ya da ilişkilerinizde bağlılığınızın sonucunda yaşadıklarınız sizi olumsuz etkilemişse bu nedenler ileride sizi Limerence terimi ile karşı karşıya bırakabilir.

Limerence Nasıl Hissettiriyor?

Burada hayal gücümüzle hareket edeceğiz. Şimdi beraber birkaç örnek düşünelim:

Bir gün yolda yürürken yanınızdan birisi geçiyor ve o kişiyle göz göze geliyorsunuz. Bu kişiyle göz göze geldiğinizde onun bakışlarından ve görünümünden çok etkileniyorsunuz. Sanki tam olarak sizin için yaratılmış. Bakışları ve görünümü sizin bu yorumu yapmanıza neden oluyor. Ardından bu kişinin yanından uzaklaşıyor ve yolunuza devam ediyorsunuz. Yolda giderken, evinize/okulunuza/işinize vardığınızda ya da arkadaşlarınızın yanına gittiğinizde hâlâ bu kişinin aklınızda olduğunu fark ediyorsunuz. Bu kişiyi düşünürken ona bazı anlamlar yüklüyor, zihninizde kendinize ideal olarak yarattığınız arzuları ve karakteristik özellikleri o kişiyle bütünleştiriyorsunuz. O da ne? Aynı anda kalp atışlarınız hızlanıyor, karnınızda cıvıl cıvıl kelebekler uçuşuyor ve o kişiyi düşündükçe kendinizden geçiyorsunuz. Düşüncesi bile böyle mutlu eden bir insana nasıl hayran olmazsınız ki!..

Şimdi düşüneceğimiz örneğimizde ise Limerence terimini yaşayan kişinin, karşı tarafa kurduğu bağlılığın saplantıya dönüşmesi söz konusu olduğunda neler yaşanacağını yansıtacak.

Karşınızdaki kişiyle ilgili merakınız daha da artmış ve onu gerçek veya sanal hayatta sürekli gözlemlemeye başlamışsınız. Kimlerle konuşuyor, nereye gidiyor, ne yapıyor, ne paylaşıyor ve daha birçok sorunun cevabına sahipsiniz. Aynı zamanda artık aşırı derecede onu kıskanıyorsunuz ve onun en ufak hareketinde bile ruh haliniz değişebiliyor üstelik bu hareketin size karşı yapılmış olmasına bile gerek yok. Duygularınız ve inançlarınız tamamen onun elinde. Onun hareketleri sizin hissedeceklerinizi belirliyor ve onun inandıkları sizin inancınız haline geliyor. Her hareketinizde tek amacınız onun gözüne girebilmek! Kendi dünyanızdan, düşüncelerinizden, yaşamınızdan, kariyerinizden ve çevrenizden kopuyor onu ve onun gerçeklerini benimseyerek dönüşüyorsunuz. Karşı taraf gözünüzde hiç hata yapmayan ve yanılmayan bir ulvi varlığa dönüşüyor. O mükemmel ve onu eleştiren herhangi bir şey saçmalıktan ibaret geliyor. Siz ise onunla tamamlanmışsınız, bu söylenenler saçmalıktan başka ne olabilir ki?..

Üçüncü örneğimiz ise “Karşı tarafla ilgili farkındalığa sahip olduğunuzda neler olacak ve nasıl ilerleyeceksiniz?” sorusunu anlatacak.

Hissettiğiniz her şeyin bozulmuş bir gerçeklik algısı olduğunu fark ediyorsunuz. O coşkun ve yoğun duyguların etkisi azalıyor fakat bu azalma sizin iyi hissetmenizi sağlamıyor aksine büyük bir hayal kırıklığına uğramış, kederli, telaşlı ve huzursuz bir ruh haline bürünüyorsunuz. Gerçeklerle yüzleşmek size zor geliyor ve karşı tarafı bırakmak/ayrılmak o kadar da kolay değil. Bitiremediğiniz için saldırganlaşıyor, aşırı kontrolcü oluyor veya ilişkide ani bir resmiyet yaratıyorsunuz. Ayrılmak ya da bırakmak istemiyorsunuz ama artık her şeyin farkındasınız. Şimdi ne olacak?..

Son örneğimiz ise bu örneklerden farklı olarak karşı tarafla bir ilişkiye başlama ihtimaliniz halinde ne yapabileceğinizle ilgili.

Karşı tarafla görüşüyorsunuz ve sohbet halindesiniz. Aynı zamanda onu düşünmeye ve ilahlaştırmaya devam ediyorsunuz. Ona bağlanmışsınız. Yoğun duygularla sevdiğiniz (?) bu kişiyle kurduğunuz ilişki ciddileşmeye başlıyor. Ne oluyor? Siz karşı taraftan kaçıyor ve ondan uzaklaşıyorsunuz. Kaçıngan tavrınız aradığınız ve idealleştirdiğiniz kişiyle yaşama ihtimaliniz olan ilişkiden sizi çekip alıyor…

Örneklerimizin sonuna geldik ve buradan sonrasında ele alacağımız aşamaları artık daha iyi anlayacaksınız. Nerede, ne zaman, nasıl ve ne oluyor sorularını cevaplarken örneklerimizle bağlantı kuracaksınız. Şimdi gelin yeni başlığımıza geçelim.

Limerence Aşamaları

Limerence üç aşamalı bir terim olarak karşımıza çıkıyor. Bu üç aşama şunlardır:

  • Attachment/ Infatuation (Bağlanma / Kara Sevda)
  • Crystallisation (Zihinsel Sentez / Kristalleşme)
  • Deterioration (Bozulma)

Bağlanma aşamasında her şey daha çok tazedir ve tam olarak ilginiz olmasa bile ilişki kurmaya müsaitsinizdir. Zaman geçtikçe karşı tarafta olan özellikler size onun özel olduğunu düşündürmeye, onunla duygusal bağ kurmaya ve onu sürekli düşünmeye sevk eder.

Kristalleşme aşaması, duygusal bağınızı kuvvetlendirdiğiniz ve canınız pahasına da olsa karşı tarafı savunduğunuz aşamadır. Bu aşamada sizin için her şeyin anlamı karşı taraftır ve onunla dünyanız bambaşka bir boyut almıştır. Cennette gibi hissedersiniz bu nedenle en büyük korkunuz onu kaybetmektir çünkü o ulvi bir varlıktır ve size bir davranışı varsa siz bunu hak etmiş olmalısınız. Hak etmediğiniz bir davranışı yapmaz çünkü o sizden üstün düşüncesine kapılırsınız. Aynı zamanda onunla bütünleşmeniz sizin düşünce ve inanç yapınızın onun düşünce ve inanç yapısına benzemeyi de doğurur. Her şey güzel olsa da sürekli karşı tarafı takip eder, gereksiz kıskançlıklara girer ve ruh halinizi onun ellerine bırakırsınız.

Bozulma aşamasında ise ihtiras, coşku, yoğun sevgi, mükemmel kişi düşüncesi azalır ve farkındalık başlar. Farkındalığınızla birlikte olumsuz duyguların esiri olursunuz. Karşı tarafı daha çok kontrol etmek isteyebilir, saldırgan tavırlar sergileyebilir, aşırı telaşlı bir ruh haline bürünebilirsiniz. Karşı taraftan ayrılamazsınız ama bazen ilişkiyi resmî bir duruma getirebilirsiniz. Eğer aşabilirseniz bu noktada Limerence’ı da aşabilirsiniz.

Limerence’ın 1 ve 2. aşamalarına örnek imgelem

Limerence Belirtileri

Belirtileri maddeler halinde ele alacak olursak;

  • Karşı tarafla ilgili birçok hayal kurma ve ondan başka bir şeyi düşünememe, takıntılı düşünceler geliştirme
  • Karşı tarafı başkası ile düşünemeyip aşırı derecede kıskanma ve sahiplenme ve ilerlediği durumda tehlikeli bir şekilde takip etme
  • Kişinin önceliklerinin karşı tarafın öncelikleriyle aynı olmaya başlaması ve kişinin kendi hayatından ve gereksinimlerinden bağlantılarını koparması
  • Kişinin yaşamındaki her şeyin karşı tarafla ilgili ve karşı tarafa dair olması
  • Öz kontrolü kaybetmek(karşı tarafın onayına muhtaç olmak), huzursuz hissetmek, takıntılı hale gelmek, anksiyete ve depresyona yatkınlığın artması gibi olumsuz duygular içerisinde olmak
  • Zihinde sahte bir ilişki kurmak, karşı tarafı olduğundan daha iyi görerek onun doğrusunu ve yanlışını ayırt etme kuvvetine sahip olmamak
  • Karşı tarafı sürekli özlemek, onun yanında olma isteği duymak ve onun yanında olmamaya tahammül edememek
  • Karşı tarafın mükemmel olduğu düşüncesiyle onun tarafından reddedilme korkusu yaşamak, duygularınıza verdiği veya vermediği karşılığa bağlı duygusal değişim yaşamak ve mükemmel görülen karşı tarafa hoş ve alımlı görünebilmek için yüksek çaba harcamak
  • Çevredeki her şeyde karşı tarafı anımsamak
  • İlişkiyi kurmak ve ardından onu daima sürdürme isteği
  • Karşı taraf kötü birisi olsa da bunu ve eksiklerini göremeyip bunları romantize etme
  • Önemli olmayan ve ufak detaylardan büyük anlamlar çıkarma

Yukarıda uzunca verdiğimiz belirtileri üçe ayırmak da mümkündür:

  1. Psikolojik Belirtiler : Karşı tarafa müdahale etme, karşı tarafı merak etme ve kıskanma…
  2. Fiziksel Belirtiler : Kalp atışında hızlanma, kan basıncında artış, terleme, ağız kuruluğu…
  3. Davranışsal Belirtiler : Kekemelik, kafa karışıklığı, utangaçlık…

Araştırma yaptığım kaynaklardan birinde gördüğüm şu ifade “Belirtiler” başlığının sonunu getirirken işimizi kolaylaştırabilir. Red flagleri green flag olarak görmek! Bu cümlenin belki bir özet olabileceği ve üzerine düşünüldüğünde çıkarım sağlama konusunda daha kısa bir yoldan yardımcı olacağını düşünüyorum. Gelin Limerence ve Aşk Arasındaki Fark başlığıyla devam edelim.

Limerence ve Aşk Arasındaki Fark

Aşk bizim için doyum sağlarken Limerence bizim gerçekliğimizi yitirmemize neden olur. Aşk’ın verdiği cinsel ve duygusal hazzı Limerence sağlamayabilir çünkü Limerence zihnimizde kurguladıklarımızın verdiği bir yanılsamadır. Aynı zamanda aşk bahsettiğimiz duyguların uzun vadede yaşanmasıdır ve hissedilmesidir. Limerence’da ise bu duygular genellikle 1.5–3 yıl arası içerisinde bitmektedir.

Aşkı sakinlik ve dinginlik içinde, zamana yayarak ve sağlam temeller atarak yaşarız fakat Limerence anlık tutkuların ve zamanla toksikleşen bir bağlılığın eseridir. Aşk duyguların tadına vararak yaşamak iken Limerence dopamin salgılanışıyla ani coşkuların ve isteklerin yaşanmasıdır.

Aşk; karşı tarafla bir olabilme, güven sağlama, engelleri aşabilme, birlikte karar verebilme ve hayata bağlanmayı sağlar. Limerence; karşı tarafın doğrularına göre karar alma ve hayatını zamanla tüketmeye neden olur.

Aşk, kusurlarıyla sever ve bakarken tarafsız bakar. Doğruları da yanlışları da görür. Limerence kusur görmez, karşı taraf daima kusursuzdur. Karşı tarafta kusur görenin kusurlu olduğuna inanır.

Aşk sadakati ve ruhsal/ fiziksel huzuru sağlar. Limerence sürekli tetiktedir. Terk edilmekten, yalnız kalmaktan ve reddedilmekten korkar. Aşk dengeli yaşar her şeyi. Limerence; delice kıskanır, sahip olmak ister ve düşünür.

Çözüm Yolları ve Tedavi

  • Kendinizi sevmeyi ve kendinize karşı dürüst olmayı öğrenmek. Kendinizi tanımak için çaba sarf etmek, değişiminize direnmemek.
  • Sorununuzun olduğunu bilerek iyileşme yolunda ilk adımı atmak ve iyileşmenin zaman alacağını unutmamak.
  • Sadece kendi duygularınızı yönetebileceğinizi ve bunların sizin sorumluluğunuzda olduğunu bilmek.
  • Reddedilme korkusuyla yüzleşerek bu sıkıntılarınızın kökenine inmeye çalışmak.
  • Karşı tarafı tanımaya çalışarak zihninizde idealize ettiğiniz halini çözüme kavuşturup gerçekliğe yönelmek.
  • Bir ilişki kurma ihtimaliniz olduğunda neler hissettiğinizi, bir ilişkide kendinizde olumsuz gördüğünüz yönleri ve ilişkilere ve karşı cinse dair aklınıza gelen olumsuz düşünceleri not almak. Bunlar üzerine çalışmak.
  • Her zaman dediğimiz gibi en önemli maddemiz, uzmanlardan yardım almak. Onların gerekli gördükleri takdirde uygulayacakları bilişsel davranışçı tedavi, antidepresan tedavisi, travma odaklı çalışmalar gibi çalışmaların gerekliliğini bilmek.
Limerence imgelemi

Sonuçlar ve Son Söz

Aşk yaralarımızı sararken Limerence bizde yaralar açıyor. Biz bunun farkında olmuyoruz. Unutamadığımız aşklarımız oluyor ve sanıyoruz ki o hayatımızın aşkıydı, bir daha onun gibisi olmayacak. Genellikle yanılıyoruz, takıntılarımıza ve saplantılarımıza aşk diyoruz. Geçer gibi geliyor, aştık sanıyoruz ve bazen aşamıyoruz. Bunu aşk sandığımız için bir uzman desteği almaktan çoğu zaman çekiniyoruz. Aşk insanı ne kadar yaşatırsa Limerence da o kadar tüketiyor. Bunun bilincine bu yazıdan sonra varabildiğimizi düşünüyorum.

Belirli bir yaş aralığında daha fazla görülse de Limerence’ı hepimiz deneyimlemiş olabiliriz. Limerence olduğunu bilmeden deneyimlemiş olabiliriz. O coşkulu hislerin, gözlerinin içinin parıldamasının, güneşin başka doğup batmasının, beğenilen kişinin etkisiyle dünyada cennete kavuşmuş gibi hissetmenin ve büyük hayallerin ışığında yaşayıp uykuda mest edici rüyalar görmenin hatta daha da ötesinin yaşandığı deneyimlerimiz olabilir. Yukarıda belirttiğimiz gibi bunların ne olduğunu, neyden kaynaklandığını detaylıca düşünmek ve gerektiğinde uzman eşliğinde ilerlemek konusunda anlaşmış olmalıyız.

Son olarak ülkemizde Limerence terimi yavaş yavaş adını duyururken bu yazıyı yazmak benim için büyük bir mutluluk kaynağı çünkü gözlemlediklerim şunu gösteriyor ki, aşk ve bağlanma arasında ayrım yaptığımıza çok fazla rastlamadım. Büyük aşklar yaşadığımızı düşünüyoruz, büyük aşklara şahitlik ediyoruz ama birçoğunun özünde Limerence terimiyle bağdaştığını bilmiyoruz. Bilmiyorduk. :) Artık bu konuda daha bilinçli yaklaşacağımıza eminim. Aşkı ararken kendinizi kaybedip güzel duygularınızı heba etmeyin. Hayatın bazen de aşka benzer durumlarla sizi kandırabileceğini unutmayın! Aşkla kalın, esen kalın! Bir sonraki yazımızda görüşmek üzere!

Kaynakça

--

--

Türkcen Azra
Yetkin Yayın

Hesabı yazı yazma yeteneklerimi geliştirmek için oluşturdum. Yazılardan alıntı yapacağınız zaman lütfen referans veriniz.