Kim’in hikayesi
Bölüm 3
Çayımı alıp geldim. Çay önemli bunu söylememe gerek yoktur sanırım. Yoksa sizin için çok bir şey ifade etmese de hayatımı anlatırken sizlere kesipte çay koymazdım değil mi ? 12 yıl konusuna tekrar döneceğim merak etmeyin. Ama şimdi sizlere anlatmak istediğim birisi daha var. Ülkem için önemli figürlerden birisi olan bu kadın aslında görünüş olarak bir meleği andırıyor. Eğer ülkeme yolunuz düşer ve bir gün meleğe benzeyen o kadını görürseniz zaten tanıyacaksınızdır. Tanımanızın 1–2 saniye bile alacağını düşünmüyorum. Bu kadını melek formuna büründüren ise onun insanlara karşı tutumu ve herkesin elinden tutuyor olması değil. Böyle olsaydı zaten çok standart olurdu. Az çok anlamışsınızdır ki benim ülkemde böyle standart şeylerden daha fazlası oluyor. Sizinle konuştuğu anda… Bir saniye ona da bir isim verelim. Moli. Evet şu anda karar verdim ve adı Moli bu melek formundaki kişininde. Moli sizinle konuştuğu anda içinize huzur veren bir yapıya sahip. Bunun yanısıra eğer bir derdiniz, tasanız varsa yahut üstesinden gelemediğiniz bir problemle uğraşmaktan yıldıysanız Moli o anda orada bitiveriyor. Bu da Moli’nin özel gücü. Ülkem süper güçlere sahip insanlarla dolu sanırım bunu size söylemiştim. Son bir şey: Şayet onu görürseniz ne olur onu üzmeyin! Üzülmesine de izin vermeyin. Ben onu en son bıraktığımda o kadar narin ve zayıftı ki insanlara umut ve moral vermekten kendi hastalıklarının farkına varamamıştı.
Bu son notumuzu da söylediğimize göre asıl konumuza devam edelim. Ben küçük çaplı bir sokak ressamıyım. Kendi ülkemin dış dünyaya açılmaması için yapılan tüm duvarları boyayarak geçti çocukluğum. Resim kurslarından öğrendiğim bütün boyama tekniklerini kullandım. Her yere melekler ve şeytanlar çizdim. Polislerde yaptığım çizimler için bana ilham olan hayal dünyamı ve ülkemi çaldığımı düşündüler sanırım. Hayaller nasıl çalınabilir bilmiyorum ama öyle düşünmüş olabileceklerini düşünüyorum yahut farklı niyette beni tutuklamak istemiş olabilirler de. Sonuçta benim ülkemde yasak olmayan duvar boyama işlemi sizin ülkenizde yasak. Ama yine de bana çalıntı hayallerle boyama yaptığım için kızıyor olmaları daha mantıklı geliyor. Çünkü sizin ülkenizdeki insanların hayalleri çok çok az. Pek tabi ki de sizin hayallerinizin bu kadar az olması da çalındığının bir göstergesi. Umuttan bahsetmiyorum bakın hayalden bahsediyorum. Umut bir şekilde insanlarda bulunuyor. Ama hayal öyle mi ? Okumak gerekli hayal kurabilmek için. Düşünmek ve rahatlamak gerekli. Eminim ki tüm ülkenizdeki insanlar kitap okuyorlardır o yüzden bunu sorma gereksinimi bile duymuyorum. Geriye de iki şey kalıyor: Ya yeterince düşünmüyorsunuz ya da rahat değilsiniz. Ama bunlarda sizinle alakalı şeyler o yüzden çok fazla konuşmayacağım bu konuda. Şunu bilin ki hayallerinizi ben çalmadım. Lütfen bana inanın.
Bölüm 1 için tıklayınız.
Bölüm 2 için tıklayınız.