Zaman Yönetimi

Fatih Başar Kutlu
Türkçe Yayın
Published in
6 min readJul 14, 2021

İçinde bulunduğumuz hayat, tam olarak nereden geldiğini veya nereye gideceğini bilmesek de bize bazı önemli noktalarda kesinlik sunmuştur. Örneğin, her insan hatta her canlı bir gün ölecektir. Ya da her geçen gün, vücudumuz, zihnimiz, karakterimiz değişmekte ve yine aynı şekilde nihai sona yaklaşmaktayız. Peki, uzunluğu net bir şekilde bilinmese de sonu olduğuna şüphe etmediğimiz böylesi bir macerada, bizim için en kıymetli şey zaman değil de ne olabilir?

Kaynak: Freepik

Çok sevdiğiniz bir arabayı düşünün ya da sürekli gitmek istediğiniz yurtdışı tatilini; isteklerimizden hangisini düşünürsek düşünelim, mevcut dünya düzeni içerisinde bir şeyleri gerçekleştirebilmek adına paraya ihtiyaç duymaktayız. Bu noktada para, bizim için bir şeylere daha kolay bedel ödeyebilmek adına bir araç niteliğindedir.

Ancak parayı elde etmek için de, her ne kadar farklı niteliklerde farklı miktarlar olsa da, vaktimizin önemli bir kısmını başklarının ihtiyaç duydukları hizmetleri gidermek ya da ürünleri yaratmak için kullanmamız gerekir. Bebek bakıcısıysanız, başka birinin bebeğine bakacağı sürede farklı bir iş yaparak para kazanması için onun bebeğine bakar ve kazanacağı paranın bir kısmını hak edersiniz. Bunun gibi, tüm alışverişlerimizin temeli nasıl para üzerine kuruluysa aslında tüm yaşantımızın temeli de zaman üzerine kuruludur.

Örneğin tüm dinler, insanın bildiği zamanın öncesine ve sonrasına açıklık getirme çabası içerisindedirler. Ya da ölüm dediğimiz şey aslında kişinin dünya üzerindeki zamanının sona ermesinden ibarettir. Eğer ölümsüzlük olsaydı, belki de mevcut düzende kıymetlendirdiğimiz birçok şeyin hiçbir anlamı kalmayacaktı. Çünkü onları elde edebilmek adına harcayabilecek kadar vaktimiz eninde sonunda elimizde olurdu.

Ancak şu an ise kısıtlı bir vaktimiz olduğunu biliyoruz ve bundan en yüksek verimi alabilmek adına farklı çabalar sarfediyoruz. Hatta, örneğin ilerleyen 10 yılda zamanımızı daha fazla paraya çevirebilmek adına geçtiğimiz 15 yıl boyunca okul okumayı bile göze alabiliyoruz. Böylelikle daha kısa bir zaman dilimini daha fazla para birimiyle takaslama imkanımız oluyor.

“İnsan malvarlığını korumak konusunda oldukça hesaplı davranır, ancak açgözlü olmanın onur vesilesi sayılacağı tek konu olan zamanın harcanmasına gelince oldukça bonkör davranır.” — Seneca

Bu durumda zaman yönetimi, bizim için aslında neredeyse her şeyden daha kıymetli bir hal almaktadır. Günlük rutinimiz içerisinde ya da aylık planlamamız süresince zamanımızı doğru yönetebilirsek, yaşantımızın genelinde de ondan yeteri kadar verim alabilmek işten bile değildir. Öyleyse, zamanımızı doğru yönetebilmek adına izleyebileceğimiz adımlar neler olabilir?

1) Ölümü hatırlamak.

Her ne kadar kulağa depresif gelse de yaşantımızın sona ereceği fikrini vakit ayıracağımız işleri değerlendirirken aklımızın bir kenarında tutarsak, çok da gerekli olmayan uğraşlara vakit ayırmaktan kaçınmak adına bizim için önemli bir itici güç olacaktır.

İnsan yaşantısı, tıpkı diğer canlılarda da olduğu üzere bir döngüye sahiptir. Belirli bir süre boyunca içinde bulunduğumuz dünyaya alışmaya çalışır, daha tecrübeli olan kimselerin bizim adımıza gerek gördüğü eğitim ve öğretimlerden geçer ve en nihayetinde “gerçek dünya” ile yüzyüze geliriz. Bu süre içerisinde birçok kişiyle ilişkilerimiz olabilir veya birçok farklı aktivitede bulunabiliriz.

İşte tüm bunları değerlendirirken aslında harcadığımızın, sonu olan bir süre havuzundan alınan değerli vaktimiz olduğunu akılda tutabilmek adına nihai sona her geçen gün yaklaştığımızı kendimize hatırlatmak bazen gereklidir. Bir Stoacı yaklaşım olarak Memento Mori yalnızca depresif anlamda yaşamın sonlanacağı düşüncesini değil aynı zamanda yaptıklarımızın kıymetini bilmemiz gerekliliği açısından da bizlere yol gösterici bir felsefe olacaktır.

“Ölmüş gibi, yaşamın şimdiye kadarmış gibi, kalan günlerini doğaya uygun yaşamalısın.” — Marcus Aurelius

Kaynak: LaverdadNoticias Web Sitesi

2) Önemsiz şeylere karşı net olmak.

Her ne kadar modern dünya birçoğumuzu acımasız diyebileceğimiz tecrübelerle sınıyor olsa da birçoğumuz hala daha naif ve iyi niyetli davranabilme yetimizi koruyacak kadar iyiliğe kıymet veren insanlar olarak kalabiliyoruz.

Karşılaştığımız durum içerisinde, kıymetsiz ya da bizim için harcayacağımız vakte değer karşılığa sahip olmayacak şeyler bulunsa da, çoğu zaman (en azından kendi adıma söyleyebilirim ki) sonucu önemsemeksizin vaktimizi bonkör bir şekilde bu durumlara harcamaktan çekinmiyor hatta bunun için bazen özel çaba dahi sarf edebiliyoruz.

Elbette, hiçbir iyilik yapmamak ya da yaptığımız tüm eylemlerimizde yalnızca kendi çıkarlarımız doğrultusunda hareket etmeyi kastetmiyorum ancak bazen en sevdiğimiz dostlarımıza kendi gereksinimlerimiz neticesinde “Hayır” diyebilmek gerekiyor. Çünkü, tekrar bir numaralı maddemize dönecek olursak, iyiliğin ötesinde kendimizden yapacağımız her bir fedakarlık esasında sınırlı olan vaktimizin yani en kıymetli kaynağımızın bu uğraşlar için aktarılması anlamına geliyor.

“Yaşamı şu an terk edebilirsin. Bu farkındalık ne yaptığını, söylediğini ve düşündüğünü şekillendirmeli.” — Marcus Aurelius

3) Günümüzü değerlendirmek.

Daha önceki “Marcus Aurelius Gibi Günlük Tutmak” yazımızda da doğrudan değindiğimiz üzere;

Erdemli bir birey olma yolunda yapılması gerekenleri bir çerçevede birleştiren Stoacılık’ın önde gelen isimlerinden Marcus Aurelius ve Seneca, kaleme aldıkları mektup ve günlüklerinde günlük tutmamızı ve kendi kendimize günümüzü, yaşamımızı, içinde bulunduğumuz zaman dilimini dürüstçe değerlendirmemizi önerir.

Elbette burada kastedilen o gün saat kaçta nereye gittiğimiz ya da kaçta uyanıp kimlerle konuştuğumuzun ötesinde gün içerisinde yaşadıklarımızı genel bir değerlendirmeye tabi tutarak olmak istediğimiz birey yolunda bizim için gerekliliklerini sorgulamak, yaptığımız hataları kabullenmek ve tekrar yapmamak adına kendimizle bir monolog geliştirmek şeklinde günlük tutmaktır.

Kendimize karşı olabildiğince dürüst ama acımasız olmayan bir yaklaşım sergilemek, yaptığımız hataları anlamamızı ya da bizden kaynaklanmasa da bizi olumsuz yönde etkileyen ve/veya vakit kaybetmemize neden olan şeyleri idrak edebilmemizi sağlayacaktır. Böylelikle, yaşamımızın ilerleyen günlerinde aynı sorunları yaşamamak adına önemli bir adım atmış olacağız.

“Mükemmel bir karakterin göstergeleri her gününü sonuncusu gibi aşırılıktan, üşengeçlikten ve tüm bahanelerden uzak harcamaktır.” Marcus Aurelius

Marcus Aurelius — M.S. 170–175

4) Kendimize uygun bir plan çıkarmak.

Tıpkı günümüzün sonunda yaptıklarımızı değerlendirdiğimiz gibi, bir sonraki günümüzü kafamızda genel anlamıyla şekillendirmek gün içerisinde bir işten diğerine savrulmamızın da önüne geçecektir.

Teknolojinin de gelişmesiyle yaşamlarımız çağın bir getirisi olarak artık oldukça hızlı ilerlemekte. Kısa süre içerisinde birçok şey yapmamız gerekebileceği gibi, elimizdeki şeyleri gerçekleştirirken aklımıza gelenlere savrulmamız aynı zamanda elimizdekinin de yarım kalmasına sebebiyet verebilmekte. Bu durumda hem daha önce elimizde olan iş yarım kaldığı gibi hem de sonrasında atladığımız işe tam olarak konsantre olmamız mümkün olmayacaktır.

İşte, zihnimizi bölerek birçok işi aynı anda yapma çabasıyla ortalama bir sonuç almaktansa daha öncesinde bu işleri bir plan dahilinde sıralayabilirsek ve ne fazla sıkı ne de fazla gevşek çizdiğimiz çerçevemiz dahilinde günümüz içerisinde yapmamız gerekenleri tamamlamaya yönelik bir sıra izlersek, aldığımız verim de daha yüksek olacaktır. Nitekim böylelikle, bir sonraki işe geçtiğimiz vakit de aklımız daha önce yarım bıraktığımız bir işte kalmayacak ve sağlam bir şekilde odaklanabileceğiz. Bu noktada düzenli olarak meditasyon yapmak da zihnimiz üzerindeki kontrolümüzü sağlamak adına bize yardımcı olacaktır.

Kaynak: Freepik

Elbette zamanımızı yönetebilmek adına birçok farklı yöntem de deneyebiliriz. Tıpkı herbirimizin karakteri farklı olduğu gibi, bu yöntemlerin üzerimizdeki etkileri de farklı olacaktır. Aynı şekilde yatkınlığımız ve isteğimiz de bu konuda şüphesiz büyük öneme sahip.

Ancak genel mahiyetiyle en önemli kaynağımız olan zamanımızı bu şekilde yönetebiliriz. Böylelikle, olmak istediğimiz kişiye bir adım daha yaklaşırken aslında ilerleyen süreçte elde etmek istediğimiz sonuçları da elde ederek anksiyete bozukluğu, yoğun stres ve pişmanlık gibi sorunlarımızdan kurtulmamız da mümkün olacaktır. Maslow’un İhtiyaçlar Piramidinde önemli yere sahip olan “kendini gerçekleştirebilme” gereksinimimize yaklaştıkça birçok şahsi olumsuz düşüncemizin üstesinden gelmek işten bile değil.

Okuduğunuz için teşekkürler!

Yazıda da bahsini geçirdiğim, daha itidalli bir hayata nasıl erişebileceğimizi ve Stoacı felsefeyi farklı açılardan hayatımıza uygulayarak kendimizi geliştirebileceğimiz noktalara ilişkin kaleme aldığım önceki yazılarımdan bazılarına aşağıdaki bağlantılardan erişebilirsiniz;

--

--

Fatih Başar Kutlu
Türkçe Yayın

I'm %99. [MSc in IR, UniMi] | — |PS: I’m using my friends Paypal Account for tips. Thanks for you attention and support! ^^ | — |