Başarılı Bir Meditasyon ve Bize Katabilecekleri

Fatih Başar Kutlu
Türkçe Yayın
Published in
7 min readJul 6, 2021

Yazı yakaladık, kısa veya uzun hepimizin aklında yaşadığımız yoğun stresten kaçmak, ferahlatıcı denize ve eğlenceli kumsallara kendimizi atmak var. (Hatta bu yazının aksamasının bir diğer sebebi, benim de yaptığım bu minik yaz kaçamağı) Ancak aslında yaşamımızın yoğun temposundan kurtulmak kadar bizleri zihnen rahatlatabilecek ve hengamemiz esnasında öfkemize, sükunetimize hakim olabilmemizi sağlayacak çok önemli bir yöntem daha var; Meditasyon

Kaynak: Freepik

Erişimi en kolay bilgi rehberi Wiki, meditasyonu şu şekilde tanımlıyor;

Meditasyon; kişinin bilinçli farkındalık yöntemi ya da bir objeye, fikre, eyleme odaklanarak dikkatini ve farkındalığını eğitmek ve zihnen berrak ve duygusal olarak istikrarlı ve sakin bir ruh haline bürünmek için yaptığı pratiktir.

Tabii meditasyon da kendi içerisinde sayısız yöntem içerdiği gibi birçok kadim geleneğin de temel parçalarından biri olarak karşımıza çıkmakta; dolayısıyla meditasyonun genel kabul gören bir tanımını yapmak ve sabit bir pratiğini oluşturmak da bu noktada zorlaşıyor. Ancak kesin olan bir şey var ki, nasıl bir meditasyon yöntemini size uygun bularak uygularsanız uygulayın, tüm bu farklı meditasyon tiplerinin ortak oluşturduğu bir sonuç var; dingin bir zihin ve sakin bir yapı

Öncelikle, alıntımızda geçen bilinçli farkındalık yöntemini anlamanın bu noktada bize güzel bir başlangıç sağlayacağını düşünüyorum.

Amerikan Psikoloji Derneği(American Psychological Association), bilinçli farkındalık kavramını;

“ Kişinin deneyimlerinin, önyargı ve yargılarını bir kenara bırakarak, an be an farkında olmasıdır. Dolayısıyla bilinçli farkındalık, bir kişisel özellik değil, zihinsel durumdur. Bazı özel pratiklerle ve meditasyonlarla erişilebileceği gibi bu pratikler ya da meditasyonlarla aynı anlama gelmemektedir.”

şeklinde tanımlamaktadır. Dolayısıyla vurgulanan noktaları tek tek ele almamız gerekirse;

  • Bilinçli farkındalık, doğuştan gelen bir özellik ya da bir kere erişilerek elde edilecek bir yapı değil, özbilinç ve farkındalığın düzenli olarak beslenmesiyle erişilen bir zihinsel haldir.
  • Bilinçli farkındalığa erişebilmek için farklı meditasyonlar ve pratikler yapılabilir. Ancak ne bu pratikler bilinçli farkındalıkla aynı şeydir ne de bilinçli farkındalık yalnızca bu meditasyonlardan oluşmaktadır.

Dolayısıyla aslında bilinçli farkındalık da meditasyonların genel olarak hedeflediği zihinsel sükunet haline erişmek ile benzeşmiş bir kavramdır.

Yoğun bir iş temposunda olabilirsiniz, ailenizle çok büyük sorunlarınız olabilir, belki hiç beklemediğiniz bir hastaık nüksetmiş belki de çok sevdiğiniz birini yakın zamanda kaybetmiş olabilirsiniz. Stoacılık’ı incelerken sürekli değindiğimiz kaçınılmazlık; Yaşamda elimizde olan ve elimizde olmayan şeyler vardır. İşte böylesi beklenmedik hallerde, aslında Öfke Kontrolü ve Stoacılık yazımızda da değindiğimiz üzere ufak pratiklerle kendimizi sakin tutmak, zaten yaşamakta olduğumuz acı, hüzün veya öfkenin kontrolümüz altında kalmasını sağlayacaktır.

Peki başlangıç olarak nasıl bir meditasyon yöntemi izleyebiliriz? Yoğun ve stresli bir şehir yaşantısında nasıl meditasyon yapabiliriz?

Modernizasyonun Dünya üzerindeki tüm topraklara çok hızlı bir şekilde yayılmasıyla birlikte neredeyse büyük şehir haline gelmeyen yer kalmadığı gibi Dünya nüfusunun da inanılmaz derecede büyük bir oranı bu şehirlerde yaşamakta.

Elbette, sahil kenarında, doğayla iç içe bir konumda, çadırınızı kurmuş, kuşların cıvıltısı eşliğinde meditasyon yapabilmeniz çok daha kolay olacaktır. Ancak hayat şartları dahilinde her zaman böyle imkanları yaratamayabiliyoruz. O sebeple, tanımlamaların ardından yazımızın son kısmına gelirken, şahsi deneyimlerimden yola çıkarak, şehir yaşantısı içerisinde nasıl meditasyon yapabileceğimizi ve önemli noktaları ele alacağız;

1) Kendinizi hazır hissedin.

Aslına bakarsanız, Türkiye gibi İslam dininin yüksek oranla toplum içerisinde kabul gördüğü bir coğrafyada bir meditasyon örneği olarak verebileceğimiz en uygun pratik şüphesiz namaz olacaktır. Birçoğumuz, yetiştirildiğimiz kültür neticesinde az veya çok namazın nasıl olması gerektiğini öğrenmiş ya da etrafımızda görmüşüzdür. Nitekim bu genel çerçeve, aslında meditasyon için de uygun bir çerçeve olarak düşünülebilir.

Öncelikle, meditasyon yapma kararı verdiğinizde zihnen kendinizi buna hazırlamanız gerekir. “Evet, birçok işin ortasında ve oldukça yoğunum ama şu an zihnime çekilmeliyim.” düşüncesi, o anki temel düşüncemiz olmalıdır. Marcus Aurelius’un da dediğini hatırlayacak olursak;

“Gideceğin hiçbir yer, ruhundan daha huzur dolu ve müdahalelerden arındırılmış değildir. Kendi ruhuna danışmak ve seni bekleyenle yüzleşmek için geri çekil.”

Dolayısıyla o gün göndermeniz gereken mailleri ve bitirmeniz gereken işleri bir süreliğine zihninizin kenarında bırakın ve kendi zihinsel okyanusunuzun sakinleştirmek için kendinize vakit ayırın.

2) Uygun bir ortam oluşturun.

En sevdiğiniz diziyi izlerken nasıl ki size sürekli “O kim”, “Bu ne yapmıştı”, “Kaçıncı bölümdesin” gibi sorular sorulması tüm dizi keyfinizi alt üst ederek hevesinizi kırıyorsa, meditasyon yapmak için ayırdığınız vakitte de sizi uyaracak unsurların bulunması, meditasyona odaklanmanızın önüne geçecektir.

Dolayısıyla uygun bir otam oluşturmak aslında ne kadar başarılı bir şekilde zihninizi sakinleştirebileceğinizi ve meditasyonunuza devam edebileceğinizi de belirlemekte. Bunun için önerebileceğim bazı öncelikli unsurlar ise şu şekilde;

  • Meditasyon yapacağınız yerin yoğunluğu; meditasyon için bulunduğunuz ortamda ne kadar az insan yoğunluğu ya da sizi tetikleyebilecek ses, görüntü yoğunluğu olursa sizin için odaklanmak çok daha kolaylaşır.
  • Meditasyon alanının düzeni; illa ki her şeyin simetrik ya da yerli yerinde olması anlamında değil, daha ziyade meditasyon yapacağınız zaman içinde bulunacağınız mekanda görüntü olarak sizi rahatsız edecek ve meditasyonunuzu bölmenize sebebiyet verecek bir düzensizliğin olmaması.
  • Meditasyon alanının havası ve kokusu; bizleri aslında en çok tetikleyen unsurlardan biri de bulunduğumuz ortamın havası ve güzel kokusudur. Havasız bir yerde bulunmak, rahatlamak için ilk engellerden birini oluşturacağı gibi kötü koku da tıpkı ses ve görüntü gibi bulunduğumuz ortamda huzursuzlanmamıza sebebiyet verecektir. Bu noktada, özellikle aktarlardan kolaylıkla edinebileceğiniz tütsüleri, oda parfümlerine nazaran daha doğal olmalarından ötürü önerebilirim.
  • Son olarak da meditasyon öncesi beslenmemiz; tıka basa dolu bir karınla meditasyon yapmak, belirli bir süre bir şeye odaklanmak zor olacağı gibi fazlasıyla alkol almanız, uzun süre susuz kalmanız veya vücudunuzun tetikleneceği düzeyde kafein almış olmanız da meditasyon yapmanızı zorlaştıracaktır.

3) Nasıl meditasyon yapacağım?

Gerekli ortamı oluşturmamızın, aynı zamanda zihinsel ve bedensel olarak da kendimizi hazırlamamızın ardından geriye sadece size ve içinde bulunduğunuz duruma uygun bir meditasyon yöntemi belirlemek kalacak. Şahsen en çok tercih ettiğim, daha önce de tanımlama yaparken bahsettiğim üzere, zihnimi bir noktaya odaklama ve böylelikle mental olarak bir dinginlik seviyesine erişme yöntemi olsa da her zaman bunun için uygun ortamı bulamayabiliyorum. Dolayısıyla böyle durumlarda, bir başka yöntem olan nefes meditasyonu da yapılabilir.

Şimdilik, yazının da akıcılığı açısından, yalnızca odaklanma üzerine meditasyonu ele alacağım;

  • Zihnimizi bir noktaya odaklamak. Ve sonra hiçliği merkeze almak.

Gün içerisinde aklımızdan birçok fikir geçtiği gibi aslında gerçekleştirmediğimiz ya da üzerine uzun süre düşünmeye gerek görmediğimiz sayısız fikir de bilinçaltımızda bir süre de olsa yer edinmekte. Meditasyon için uygun ortamı alıp, uzun süre de olsa aynı şekilde kalarak rahat hissedebileceğiniz pozisyonunuzu belirledikten sonra, zihnimizi bir noktaya odaklamamız ve düşüncelerimizin, dalgalı bir okyanus misali gelip geçmesine izin vermemiz gerekir.

Belirli bir unsura odaklanmaya çalıştığınızda, eğer daha önce uzun süreli bir meditasyon geçmişiniz yoksa, öncelikle aklınıza en yakın zamanda takılıp kaldığınız düşünceleriniz hücum edecektir.

Aklınıza gelen düşünceleri tıpkı bir haber sitesinde başlıkları okuyarak hızlıca geçiyorcasına, üstünkörü bir şekilde kabul edip, üzerine ayrıntılı olarak odaklanmadan geçip gitmesine izin vermeniz gerekir. Elbette bu pratiğe yeni başlayan birisiyseniz, bu sizi oldukça zorlayacaktır.

Devamında ise hiç aklınızda olmayan, belki çok önce düşündüğünüz belki de öylesine bir yerde duyduğunuz bir sürü düşünce gün yüzüne çıkacaktır. Aslında bunu bir “ikinci aşama” olarak değerlendirdiğimizde, eğer zihniniz bu şekilde davranmaya başlıyorsa, ilerleme kat ettiğinizin de bir göstergesi olarak düşünülebilir.

Eğer düşüncelerimizin bize oynadığı bu oyunu atlatabildiysek, son aşamada kendimizi “hiçbir şey düşünmemeye” odaklamak, zihnimizin daha da berrak bir hal almasını sağlayacaktır. Ancak bunu yaparken de tabii ki kendimize telkin ettiğimiz “hiçbir şey düşünmeyeceğim” düşüncesi kafamıza takılı kalabilir. Ve elbette bu adımların üstesinden gelmek belirli bir süre boyunca düzenli olarak meditasyon yapmamızı gerektirecektir.

Farklı örneklerden bahsettiğimiz üzere, örneğin, bu noktada Budizm, şahsi enerjimizi evrenin enerjisiyle birleştirmek maksadıyla böyle bir yöntem izlememizi öngörürken, Tasavvuf’ta ise bu noktaya kişinin vahdet-i vücut ile birliğini sağlaması olarak bakılır. Ancak elbette meditasyon yaparak zihnimizi dinginleştirmek için herhangi bir din çerçevesinde davranmamız da şart değildir.

  • Odaklanmamıza yardımcı olarak ek unsurlar;

Tıpkı içinde bulunduğumuz ortamın uygunluğunu düzenlemenin, negatif anlamda bizi etkilemesini önlememizi sağlayacağı gibi, odaklanmamıza yardımcı olacak birtakım yöntemler geliştirmek de mümkün.

Daha önce değindiğimiz Budizm ve Tasavvuf örneklerimizden yola çıkacak olursak, mantra ya da zikir adı verilen birtakım “özel” sözlerin meditasyon esnasında odaklanma noktası olarak belirlenerek tekrar edilmesi ve böylelikle zihnin bu merkez haricindeki düşünceleri ekarte etmesi kolaylaşacaktır.

Örneğin Matrix 3 filminin kültleşmiş Ajan Smith ve Neo dövüşünde kullanılan ünlü Navras müziği, aslında Brhadaranyaka Upanişad’ının I.III.28'inci kısmında geçen oldukça güzel bir Budist mantrasının Goa Trance müzik janrasıyla yorumlanmış hali olup şu anlama gelmektedir;

asato mā sad gamaya — Cehaletten, gerçeğe yönlendir beni,
tamaso mā jyotir gamaya — Karanlıktan aydınlığa yönlendir beni,
mṛtyor mā amṛtaṁ gamaya — Ölümden ölümsüzlüğe yönlendir beni.

Nitekim Tassavuf’un ayrılmaz bir parçası olan zikirlerde de Allah’ın sıfatlarına sabit bir sözcük gurubuyla (Örneğin: Allah ya Daim) değinilirek kişinin nihai hedef olan vahdeti vücuda erişebilmesi ve zihninin yalnızca bu birleşmeyle dolmasını amaçlanır.

Kaynak: Wikipedia | Soldan sağa: Hindu Keşiş Swami Vivekananda, Budist Keşiş Hsuan Hua, Taoist Keşiş Baduanjin Qigong, İnançsız Guru Narayana, Zikreden Müslüman Sufiler ve Aziz Assisili Francesco

Peki meditasyon yaparak ne elde edeceğiz?

Bahsettiklerim iyi, hoş, güzel de kaybedeceğimiz 15–20 dakika ya da her gün ayıracağımız yarım saat karşılığında meditasyon bize ne vaadediyor? Vaktin nakit olarak atfedildiği bu “fırsatlar dünyası”nda meditasyona ayıracağımız sürenin geri dönüşü nasıl olabilir?

İçinde bulunduğumuz şehir yaşantısı ve kapitalizm gibi tüketim üzerine kurulu, tüketim kültürünün hakim olduğu mevcut yapı, aşağı yukarı herkesi anksiyete bozukluğuna, kronik strese, insomnia/uyku düzensizliğine ve bunlardan kaynaklı birçok günlük soruna istemsizce itmiş durumda. Bu genel sosyal bozukluk ya da kişisel bozukluk halimizi, düzenli olarak yapacağımız meditasyonla kontrol edilebilir hale getirebiliriz.

Elbette üzülmek ya da depresif hissetmek de insanlığımızın bir parçasıdır. Duygularımızı bastırmak bu noktada bize fayda getirmeyeceği gibi duygusal düzensizliğe yol açarak bizi olumsuz yönde etkileyecektir. Ancak meditasyon yaparak erişmeye çalıştığımız hedef zaten duygularımızın bastırılarak arkaplana atılması değil, tam tersine suni bir şekilde bizi etkileyen ve aslında özbilincimizden kaynaklanan duygu ve düşüncelerimizi idrak etmemizi sağlayacaktır.

Tabii tüm bunlar, şahsen böyle bir yöntemi tercih etmek istememizle başlar ve zihni dinginliğe erişmenin tek yolu da elbette bu değildir.

Yazımızı burada sonlandırırken, aynı zamanda daha itidalli bir hayata nasıl erişebileceğimizi ve yazının içinde de değindiğimiz Stoacı felsefeyi farklı açılardan hayatımıza uygulayarak kendimizi geliştirebileceğimiz noktalara ilişkin kaleme aldığım önceki yazılarımı okumak için;

--

--

Fatih Başar Kutlu
Türkçe Yayın

I'm %99. [MSc in IR, UniMi] | — |PS: I’m using my friends Paypal Account for tips. Thanks for you attention and support! ^^ | — |