8 Bin 372

Canan Ekinci Yılmaz (C.E.Y.)
Türkçe Yayın

--

11 Temmuz 1995 — 11 Temmuz 2019
Srebrenitsa Katliamı’nın yirmi dördüncü yılı.
II. Dünya savaşında Almanlar’ın Yahudilere uyguladığı soykırımdan sonra Avrupa’da yaşanan en büyük soykırım 11 Temmuz 1995 tarihinde Yugoslavya’nın Srebrenitsa kentinde gerçekleşmişti.
Resmi rakamlara göre 8372 kişinin katledildiği soykırımda ölenleri anmak ve yaşanan bu vahşeti kınamak için Genç Boşnaklar Derneği 2011 yılında Türkiye’de eylem yaptı. 8 bin 372 çift ayakkabı toplayan ve bu ayakkabıları Taksim’de BM’nin İngilizce kısaltması olan ‘UN’ (United Nations) şeklinde sergileyen dernek üyeleri bu yolla dünyanın bu katliama kayıtsız kalışını bir kez daha bütün dünyaya hatırlattı.
Serginin ardından, kullanılır durumda olan bütün bu ayakkabılar, Suriye’den kaçıp Türkiye’ye sığınan muhtaçlara dağıtıldı.

Bosna Tarihi

Osmanlı Padişahı I. Murat, Prens Lazar komutasındaki Sırp kuvvetlerini 1389'da Kosova Meydan Muharebesinde yenmişti. Fethedilen yeni topraklara Anadolu’dan getirilen Türkler ve Müslümanlar yerleştirilmişti. 500 yıllık Osmanlı Yönetiminde çeşitli ırk ve dinlere mensup bu insanlar barış içinde kardeş gibi yaşamışlardı.
Ta ki Kosova savaşının 600. yıl dönümü olan 1989'da on binlerce Sırp faşistini bir açık hava mitinginde bir araya getiren Miloseviç onlara şu ibretlik çağrıyı yapana kadar.
“İslâm vebası ülkemize tam buradan yayıldı. Ve biz Sırp vatanseverleri onu yine aynı yerden başlayarak yurdumuzdan kazıyacağız.”

Bosna İç Savaşı işte bu sözler başlamıştı.
Bosnalı müslümanlar bütün uluslar tarafından bu savaşın ortasında yapayalnız bırakılmışlardı. 1991 yılında Küveyt halkına sahip çıkarak Körfez Savaşı’nı başlatan devletler Bosna’da yaşananları görmüyorlardı bile. Çünkü onların ‘petrol’leri yoktu. Çünkü onlar her türlü hakarete ve aşağılamaya layık bir ırka ve bir dine mensuplardı.
Oysa ki Bosnalı müslümanlar şehirlerde yaşayan, sanat ve kültür ile uğraşan kendi halinde insanlardı.
Nisan 1992'de Srebrenitsa’nın hemen dışında bulunan Bratunac köyünde yaklaşık 350 Bosnalı Müslüman, Sırp paramiliterleri ve özel polis güçleri tarafından ölümcül işkenceye tabi tutulmuş ve katledilmişti. Sırplar hafta içi rutin işlerinde çalışırlarken hafta sonları pikniğe (müslümanları işkenceyle öldürmenin adı piknik idi) gidiyorlardı..
Ülkede Fransız İstihbaratçıları tarafından tecavüz kampları kurulmuştu. Bosnalı kadınlara en iğrenç işkencelerin yapıldığı bu kamplarda tecavüze uğrayarak hamile kalan kadınlar, kürtaj yaptırabilme zamanları geçinceye kadar serbest bırakılmıyorlardı. Böylece Müslüman Boşnak soyunun Sırplaştırılması, yani “gen aktarımı” hedefleniyordu.
“Savaşta her yol mubah!” psikolojisiyle zıvanadan çıkmışcasına vahşileşen insanlar, yıllarca yan yana yaşadığı, komşuluk ettiği masum insanların can düşmanı oluvermişlerdi.

İnsan olma vasfını kaybetmek
İşkenceye maruz kalmak başka bir şey, onu uygulayan olmaksa çok daha başka bir şey.
Bir canın can çekişmesine seyirci kalabilmek, onun acılar içindeki haykırışlarını duymazdan gelebilmek, parçalanmış cesetlerle yaşayabilmek, onları birer çöpmüşcesine kepçelere doldurarak çukurlara atabilmek, ölüp ölmediğine bakmadan canlı canlı dozerlerle üzerlerinden geçebilmek, kırılan kemiklerin sesleriyle, kan kokusuyla yaşayabilmek ve üstüne üstlük bütün bunlardan haz alabilmek.
Kısacası; insan olma vasfını kaybetmek…

İnsanı bu kadar zalim yapan ne?
Birikmişlik mi?
Bilenmişlik mi?
Hırs mı?
Gözüdönmüşlük mü?
Vahşet geni mi?
Delilik hali mi?
Yasağın ve cezanın olmaması mı?
Yoksa;
“Zalim”, insanın içinde yaşayan gerçek “ben” mi?

11 Temmuz 2019 / C.E.Y.

Bu yazım ilk olarak 11 Temmuz 2011 tarihinde çeşitli mecralarda yayımlandı.
https://cananekncylmz.blogspot.com/2016/06/8-bin-372.html

Savaş ve Barış üzerine, içinde ilgili link olan bazı yazılarım:
İşte benim köklerim / 9 Ekim 2010
8 bin 372! / 11 Temmuz 2011
Senin oğlun şehit oldu mu?
/ 19 Ekim 2011
Geçmiş zaman olur ki… 24 Kasım 2011
Savaşmaktan Değil, Savaştan Korkarım… 9 Ekim 2012
Dümdüz de etseniz… / 20 Kasım 2012
Ya siz neredeydiniz? / 26 Şubat 2013
Bursa’dan Bosna’ya uzansın eller
/ 7 Mart 2013
Siz savaşı ne zannediyorsunuz? / 14 Mayıs 2013
Senden korkuyorum! / 11 Eylül 2013
Ölerek Kazanıldı Bu Zafer! / 22 Mart 2014
Bu savaşı onlar çıkartmadı…
/ 20 Haziran 2014
Sadece barış için savaşalım… / 30 Ağustos 2014
Sarıkamış’ta Donmak! / 5 Ocak 2015
Hocalı’ya Giden Yol’a taş döşeyenler…
/ 28 Şubat 2015
Savaşın öteki yüzü… / 11 Mart 2015
Bilemedim, seçemedim… / 22 Ağustos 2015
Onlar mı? Onlar Suriyeli… / 15 Eylül 2015
İniltileri duymuyor musunuz?
/ 7 Aralık 2015
Tabutlar geçiyor yükle yürekle / 15 Mart 2016
Gözleri sonuna kadar hayata açık / 2 Mart 2018
Ne Konuştuğumuzun Farkında Mıyız? / 18 Temmuz 2019
Kardeş de bir yere kadar…
/ 28 Temmuz 2019

--

--