Cumartesi günü Datça pazarında görüp sirken otu aldık iki demet. Daha önce adını duymuş ama hiç kendisi ile tanışma fırsatı bulamamıştım.
Uğradığım Firik isimli Antakya ürünleri dükkanında görüp ne olduğunu merak etmiştim sürk peynirini.
Aslında ilk gördüğümde peynir olduğunu bile algılamamıştım. Daha sonra sürk peynirini incelerken resmini görüp, “haa bu oymuş” dedim. Sonunda da aldım denemek için.
Son üç aydır mutfakta kullanmaya başladığımız, optimize motorize birliklerimize yeni katılan oyuncak etiket makinası…
Her şey Bahar’ın “ben bişileri dondururken, üzerlerine hangi tarihte dondurduğumu yazıyorum; böylece karışmıyor” demesi ile başladı. Bunu ben de düşünmüştüm…
Ceviz önlenemez büyümesine devam ediyor. Artık tam yayıldığı zaman tek başına bile bir koltuğa sığamaz hale geldi. Uyurken pozisyon değiştirdikçe kafası sık sık aşağı sallanır hale geliyor. Kışın tüyleri de iyice artınca kocaman bir kediye dönüşeceği yönünde tahmin ediyoruz.
İlkay’ın eşi Banu’dan geçen sene öğrenip, accık kendi mutfak aletlerime göre adapte ettiğim enfes bir tarif kendisi. Son bir yıldır yeşil fasülye mevsiminde hemen her hafta bir öğün yiyoruz.